Partisinin 22 Mayıs'ta olağanüstü kongreye gideceğini ve aday olmayacağını açıklayan Başbakan Davutoğlu, "Görev süremin 4 yıldan kısa sürmesi benim tercihim değil, bir zaruretin sonucudur" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la dün yaptığı görüşmenin ve AK Parti MYK toplantısının ardından ilk kez açıklama yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 22 Mayıs'ta olağanüstü kongre yapılacağını, kongrede aday olmayacağını söyledi. Davutoğlu, "Görev süremin 4 yıldan kısa sürmesi benim tercihim değil, bir zaruretin sonucudur" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dünkü görüşmesinin ardından flaş gelişmeler yaşandı. AK Parti, olağanüstü kongreye gidiyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında 1 saati aşkın rötarlı olarak saat 12.14'te başlayan MYK, 12.50'de sona erdi.

Başbakan Davutoğlu, MYK toplantısı ve dünkü gelişmelerden sonra ilk kez basının karşısına geçti. Davutoğlu, yaptıkları istişareler neticesinde 22 Mayıs'ta olağanüstü kongre yapacaklarını, kongrede aday olmayacağını açıkladı. Davutoğlu, zamansız görev değişimiyle ilgili "4 yıllık hukukumuzun kısa sürmesi benden dolayı değil, ortaya çıkan zaruretin neticesidir. Tertemiz oylarınız için hem teşekkür ediyorum hem de hakkınızı helal etmenizi istiyorum." dedi.

İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"Aziz milletim, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak hepinizi selamlıyorum. Son 25 yıldır en köklü dönüşümlerin geçtiği bir süreçteyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen bir danışman, bir bakan, bir başbakan olarak hizmet vermiş olmak benim için büyük bir gurur vesilesi olmuştur. Bu görevi, kurucu liderimiz sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan emanet almıştım. Karizmatik bir liderin ardından görevi devraldım. Bana verilen hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı düşünüyorum. Canla başla çalıştım. Buna şahit de aziz milletimizdir.

Şimdi bugün geldiğimiz bu noktada, gelecek perspektifimizi paylamak gereği ihtiyacındayım.

Bu yaklaşık 20 aylık süreç 3 döneme ayrılabilir. 1. dönem 62. Hükümet dönemidir. Bu dönemin en önemli meydan okuması, AK Parti'nin bütün olarak geleceğe hazırlanmasıdır. Karizmatik liderden sonra bir boşluk oluşur. Benim bu dönemde önceliğim AK Partimizin birliği ve beraberliğinin muhafazası olmuştur. O dönem 3 dönemlik arkadaşlar için farklı kanaatlar söyleniyordu. Benim döneminde tek bir istifa olmamış, partimizin omurgasından da hiçbir şey eksilmemiştir. Bu konuda bana katkıda bulunan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

İkinci hedefim suhuletle seçime götürmekti. Paralel yapı, Suriye meselesi ile ülkeyi seçime götürmem gerekiyordu. 62. Hükümetimiz ülkemizi suhuletle seçime götürdü. Diğer meydan okuma 6-7 Ekim terör olayları. Bu olayların üstesinden gelmek, yaraları sarmak ve tekrarlanmaması için güvenlik planlamaları yapılması. Bu dönemde yapılan yatırımların sürmesi bir başka görevimdi. Hiçbir yatırım geride kalmamış, aksama sözkonusu olmamıştır. Ekonomimizin çerçevesi de çizilmiştir.

"TÜRK DEMOKRASİ TARİHİ İÇİN KRİTİK DÖNEM"

İkinci dönemimiz en kritik dönemdi. Türk demokrasi tarihi için kritik bir dönemdi. 7 Haziran-1 Kasım arası. İstikrarlı bir dönem sonrası puslu havayı seven çakallar ortaya çıkmıştı. Partimizde bir hüzün, 'ne olacak' kaygısı vardı. 'Geriliyor muyuz?' kaygısı vardı. Bu binanın balkonunda 'Başınızı dik tutun, bugün AK Parti'nin yeniden bilmillah diyeceği gündür' dedim. 7 Haziranla birlikte muhasebemizi yaptık. 'Bu ülkeyi bir saniye bile hükümetsiz bırakmam' demiştim. Kaos bekleyenler, çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular.

Meclis'te çoğunluğu olmayan geçici bir hükümetin en radikal kararları alması gereken dönemdi. PKK, DAEŞ saldırıları kapsamlı bir savaş ilanıyla ülkemizi karşı karşıya bırakmıştı. Madem ki Türkiye'ye savaş ilan edilmiştir, ülkemizin bütün dağları, bütün vadileri, bütün şehileri terörden temizlenene kadar mücadeleden taviz vermeyeceğiz.

"3 AYLIK DÖNEMDE BÜTÜN VAATLERİMİZİ YERİNE GETİRMENİN HUZURU VE ONURUNU YAŞIYORUM"

63. Hükümet döneminin görevi, 1 Kasım seçimlerine ülkeyi suhuletle götürmekti. 1 Kasım seçimlerine suhuletle gittik. Gurur duyacağımız bir netice çıktı. Yüzde 85'lik bir katılım ve Yüzde 49,5'le gelen bir AK Parti teşkilatı. 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu. Biz yeni dönemin çerçevesini çizmiştik. 3 aylık dönemde bütün vaatlerimizi yerine getirmenin huzuru ve onurunu yaşıyorum. Bu konuda emeği geçen bütün arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.

"81 VİLAYETİ DOLAŞARAK VERDİĞİM HİÇBİR SÖZ YARIM KALMIŞ DEĞİLDİR"

1 Kasım öncesi 81 vilayeti dolaşarak verdiğim hiçbir söz yarım kalmış değildir. 3 aylık reformlarımızı tamamladık, 6 aylık reformlarımızın bir kısmını tamamladık. Ancak en büyük reformumuz ve bir gün hayata geçecek sivil anayasa için kurullar oluşturduk. Uzlaşma komisyonu oluştu. Çalışmalar yaptık.

2 Kasım'da aldığımız kararlarla kapsamlı operasyonlar başladı. Sur, Silopi, Derik, Varto'da birçok ilçede, bu operasyonlar büyük bir başarıyla yürütüldü, yürütülüyor.

Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum. Bu mücadelede netice alınıncaya kadar nihayete erdirilecek. Türkiye her an kriz çıkabilir, ekonomik bakımdan sarsıntı olabilir denilen Türkiye sağlıklı işaretler veriyor, enflasyon düşüyor. Buradan kimsenin ekonomimizi bozacak spekülasyona gitmemesi uyarından bulunuyorum. Kimse ekonominin iç dengeleriyle oynamaya kalkmasın. Kurdaki düşüş devam etmeli. Bütün yatırımcılara bu güven ve istikrarın devam edeceği konusunda tereddüt etmemelerini belirtiyorum.

29 Kasım'da hükümeti kurduktan hemen sonra AB zirvesi gerçekleşti ve paket gereğince, mülteci geçişi 7 binlerden 10'lu rakamlara düştü. Vize muafiyeti için önemli adımlar atıldı. AB komisyonu, aldığı kararlarca önemli bir aşamaya gelmiş bulunuyor. G20 zirvesini gerçekleştirdik, İİT ve Dünya İnsani Zirvesi'ne evsahipliği yapacağız.

Cumhurbaşkanımız 'Ben emanetçi bir başbakan istemiyorum' demişti. Ben emaneti üstlendim. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevini layıkıyla yerine getirmek için gece gündüz çalıştım. Milletimiz şahittir.

"22 MAYIS'TA KONGRE KARARI ALDIK"

Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Partimiz tüzüğünün 70. maddesine göre 22 Mayıs'ta olağanüstü kongre kararı aldık.

"NEDEN GÖREVİMDEN AYRILIYORUM"

Muhalefet parti liderleri seçimi kaybettiği halde koltuğunda otururken, neden siz koltuğuzu bırakıyorsunuz diye soruyorsunuz. Benim bu kararımı almamda herhangi bir başarısızlık yoktur. Peki neden böyle bir karar aldım. Benim akademik hayatımdan itibaren bazı prensiplerim var. Üstlendiğim görevlerin hiçbirini ben talep etmedim. Bugün de böyle bir talebim olmadı.

Hayatta inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım, kimseyle pazarlık yapmadım, inanmadığım değerler uğruna mevki makam talebim olmadı.

Eskilerin çok güzel bir sözü vardır: Yoldan önce yol arkadaşı. Benimle olmayan arkadaşlarımın önce bana söylemelerini tercih ederim.

"BU ŞARTLAR ALTINDA KONGREDE ADAY OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM"

İlk imzayı kendim attım ama refik olan yöntemi doğru bulmadım. Hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. Tüm istişarelerim neticesinde AK Parti'nin birliği ve beraberliği neticesinde refik (yol arkadaşı) değişmesindense Genel Başkan'ın değişmesini tercih ettim Bu şartlar altında önümüzdeki olağanüstü kongrede aday olmayı düşünmüyorum. AK Parti'nin kaderi artık AK Parti'nin kaderi değil Türkiye'nin kaderidir.

"PİŞMANLIK SÖZ KONUSU DEĞİL, YAPTIĞIM GÖREVİ HAKKIYLA VE ONURUMLA YAPTIM"

Bizim dönemlerimiz bir başarı dönemidir. Benim bu kararı almamda herhangi bir şekilde hissettiğim bir başarısızlık duygusu ya da tarafımca atılmış bir adımdan duyulmuş bir pişmanlık söz konusu değildir. Yaptığım görevi hakkıyla ve onurumla yaptım.

"HİÇKİMSE BU SÜREÇTE PARTİDE BİR AYRIŞMAYA İZİN VERMEMELİ"

Kim ki partimizde bir gedik açmaya, kim ki şu veya bu olay sebebiyle partimizden yolunu ayırmaya kalkarsa onun karşısında önce ben dururum. Bu süreçte hiç kimsenin şu veya bu gelişmeden rahatsız olduğu gerekçesiyle partide bir ayrışmaya izin vermemesi talebinde bulunuyorum.

"AK PARTİ'NİN NEFERİ OLARAK SİYASET VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİ SON ANA KADAR SÜRDÜRECEĞİM"

Türkiye'ye bu tehditler söz konusuyken, içeriden ve dışarıdan birçok hain şebeke faaliyet içindeyken şunu belirtmek isterim, evet bu şartlarda olağanüstü kongrede aday olmayacağım ama AK Parti milletvekilliğim ve AK Parti'nin neferi olarak yürütmekte olduğum siyaset ve demokrasi mücadelemi son ana kadar sürdüreceğim.

"NE GELİŞME OLURSA OLSUN BEN VERDİĞİM SÖZE SAĞDIĞIM, CUMHURBAŞKANIMIZLA VEFA İLİŞKİSİNİ SÜRDÜRECEĞİM"

Ne gelişme olursa olsun ben verdiğim söze sadığım. Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Bunun açık ve net bilinmesini isterim ve bunun istismar konusu edilmesine de izin vermem.

Cumhurbaşkanımızın onuru, hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başkanı olarak hem benim dava arkadaşım olarak onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur. Onun ailesi benim ailemdir. Kimsenin bundan sonra yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmemesi icap eder.

Biliniz ki Hazreti Mevlana'nın torunu olarak sevgi dışında yüreğimde hiçbir şey yok. Kimseye sitem, öfke, kırgınlık taşımıyorum."

kaynak:haberler
Editör: Barış Köksal