Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarına her gün yenileri ekleniyor. Son örnek dün Gaziantep'te yaşandı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Hacettepe Üniversitesi ile yaptığı bir çalışma, kadınların gördüğü şiddette artış yaşandığını ortaya koydu.

EVLİ KADINLARIN YÜZDE 38'İ ŞİDDET GÖRÜYOR

2014-2015 yıllarını kapsayan 'Türkiye'de kadına yönelik aile içi şiddet araştırması'na göre, evli kadınların yüzde 38'i hayatının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Lise mezunu kadınların dörtte biri, üniversite ve üzeri eğitimi olan kadınların ise beşte biri şiddet görüyor. Yüksek refah düzeyindeki kadınların yüzde 31'i şiddet altında yaşıyor. Yüzde 25'i ise 'ekonomik şiddet' mağduru, yani eşleri çalışmasına izin vermiyor. Ayrıca üçte birinin eğitimi veya çalışması eşleri dışındaki kişiler tarafından engelleniyor. Söz konusu raporun üniversitelerin ilgili bölümlerine gönderildiği öğrenildi.

HAZIRLANAN SON RAPOR YİNE UTANDIRDI

Kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarına her gün yenileri eklenirken, konuyla ilgili son yapılan bir araştırma kangrene dönüşen bu toplumsal sorunu tüm boyutlarıyla gözler önüne serdi. 2014 ve 2015 yılı verilerinin paylaşıldığı rapora göre Türkiye'de evli kadınların yüzde 38'i hayatlarının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmış durumda.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün ortaklaşa hazırladığı 'Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Raporu' için 15 binden fazla kişiyle yüz yüze görüşmeler yapıldı. Buna göre ülke genelinde fiziksel şiddet yüzde 36, cinsel şiddet ise yüzde 12 düzeyinde. Şiddet mağduru kadınların yüzde 27'si hem fiziksel hem de cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye genelinde evlenmiş kadınların yüzde 38'i yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor.

BOŞANAN KADINLAR DA ŞİDDET MAĞDURU

Araştırmaya göre boşanma ya da ayrı yaşama da, şiddet gören kadınlar için çözüm olmuyor. Boşanmış ya da ayrı yaşayan kadınların yüzde 75'i, eski eşlerinden şiddet görmeye devam ediyor. Batı Anadolu ve Orta Anadolu bölgelerinde yaşayan kadınların da yarısı, yaşamlarının herhangi bir döneminde duygusal şiddet olarak tanımlanan istismara maruz kaldıklarını belirtiyor. Yüksek refah düzeyindeki kadınların da yüzde 31'i hayatının herhangi bir döneminde şiddete maruz kalıyor. Lise düzeyinde eğitimi olan kadınların dörtte birinden fazlası; üniversite ve üzeri eğitimi olan kadınların da beşte biri fiziksel veya cinsel şiddet görüyor.

HER DÖRT KADINDAN BİRİ 18 YAŞINDAN ÖNCE EVLENİYOR

Türkiye genelinde kadınların yüzde 26'sı 18 yaşından önce evleniyor. Evlilik yaşı ile şiddet düzeyi arasında belirgin bir ilişki göze çarpıyor. Fiziksel şiddet erken evlenen kadınlar arasında yüzde 48, 18 yaşından sonra evlenen kadınlar arasında ise yüzde 31 düzeyinde. Şiddet mağduru her 10 kadından 6'sı maruz kaldıkları şiddet sonucu 3 kez veya daha fazla sayıda yaralanmış.

ŞİDDET, ÇOCUKLARIN HAYATINI DA KARARTIYOR

Aile içi şiddet sadece kadınları değil, çocukları da olumsuz etkiliyor. Şiddet yaşanan ailelerde yetişen çocuklarda hırçınlık, sık ağlama, çekingen ya da içe kapanık davranışlar yaygın şekilde görülüyor. Erkekler açısından ise çocukluk döneminde şiddete maruz kalma ya da annelerinin şiddete maruz kalmasına tanık olma, yetişkin olduklarında şiddet uygulama eğilimlerini artırıyor. Tüm erkeklerin üçte biri fiziksel şiddet uygularken, babası annesine şiddet uygulayan erkeklerin yarısının eşine şiddet uygulaması, erkeklerin yarısının babalarının davranışını benimsediğini gözler önüne seriyor.

KADINLAR, ŞİDDETLE MÜCADELE YALNIZ

Şiddete maruz kalan kadınların büyük bölümü uğradıkları şiddeti kimseye anlatamıyor ve bu sorunla kendi başlarına mücadele etmeye çalışıyor. Şiddete uğrayan kadınlar arasında, kurumsal başvuruda bulunanların oranı ise sadece yüzde 11. Kadınları kurumsal başvuruya yönelten en önemli etken şiddetin tahammül edilemeyecek noktaya gelmesi. Kadınların maruz kaldıkları şiddeti ciddi bir sorun olarak algılamamaları, çocuklarının mutsuz olacağından çekinmeleri, eşlerinin değişeceğini düşünmeleri gibi sebeplerin yanı sıra nereye başvuracaklarını bilmemeleri ve kurumlara ilişkin olumsuz algıları da kurumsal başvurunun az olmasının nedenleri arasında yer alıyor.

Kaynak: Haberler
Editör: Barış Köksal