Sultanahmet’te turistleri hedef alan canlı bomba saldırısının ardından ilk cuma namazını Sultanahmet Camii’nde kılan Erdoğan, çıkışta akademisyenler bildirisine sert tepkisini sürdürdü. Erdoğan saldırının gerçekleştiği Dikilitaş anıtı önüne karanfil bıraktı
12 Ocak'ta 10 kişinin hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısının ardından Sultanahmet Meydanı’na ziyaretler bugün de devam etti.Birçok turist ve vatandaş olay yerine giderek karanfil bıraktı.

Bölgeye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma Namazı’nı Sultanahmet Camii’nde kıldı.Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Cuma Namazı'nı kıldırarak, hutbe verdi.

Cuma Namazı'na İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da katıldı.Namaz öncesinde vatandaşlar, aramadan geçirilerek Sultanahmet Camisi'ne alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra patlamanın olduğu yere giderek karanfil bıraktı.Gazetecilere açıklama yapan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

Bu süreç kısa bir süreç değil ve bu süreci kendileri noktasında, kendileri için faydaya dönüştürmek, ülkemizi de adeta çevre ülkelerde olduğu gibi bir sıkıntılı duruma sokabilme gayreti içerisinde olan birçok terör örgütüyle şu anda mücadele içerisindeyiz. Bu terör örgütlerinin başında bölücü terör örgütü PKK geliyor. Bunun yanında aynı şekilde Suriye'nin kuzeyinde PYD, yine PKK'yla ilintili olan YPG ki aynı zamanda PYD ile beraber çalışıyor, bir diğer yine terör örgütü El-Kaide'nin adeta daha sonra ondan ayrılan DAEŞ terör örgütüdür.

‘Teröre müsaade etmeyiz’

Erdoğan ayrıca Suriye’nin kuzeyindeki sınır bölgesinde yaşananlara gelişmelere izin verilmeyeceği konusunda tavırları olduğunu vurgulayarak, “Bu tavrı kabul etmeleri diye bir şey mümkün değil, etmiyorlar. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, Türk milleti olarak bizim de bunu tabii kabul etmemiz mümkün olmayacağı gibi, Türkiye’de böyle bir teröre de müsaade etmemiz mümkün değil. Güneydoğu’daki temizlik harekatı sıradan harekat değildir. DAEŞ’in ülkemizde şu ana kadar 10 harekatı oldu. 10 Alman vatandaşı  

öldü. Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere yapmış olduğumuz bu temizlik sıradan harekat değildir. Tüm Alman halkına başsağlığı dileklerimi iletmek istiyorum. Mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Aynı şekilde Kuzey Suriye’den ve Irak’tan gelecek tehditleri göz önüne alarak koalisyon ile başlattığımız harekat vardır. Bu harekatı da özellikle DAİŞ’in şu anda kabul edemediğini, hazmedemediğini biliyoruz” diye konuştu.


‘Kararlılıkla sürecek’

Sultanahmet’te gerçekleştirilen kanlı terör saldırısına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi sıkıntılı duruma sokmak isteyen birçok terör örgütüyle mücadele içerisinde olduklarını dile getirerek şunları söyledi: “Bu terör örgütlerinin başında bölücü terör örgütü PKK geliyor. Bunun yanında aynı şekilde Suriye’nin kuzeyinde PYD, yine PKK ile ilintili olan YPG ki aynı zamanda PYD ile beraber çalışıyor ve bir diğer yine terör örgütü El Kaide’nin adeta daha sonra ondan ayrılan DAEŞ terör örgütüdür. DAEŞ terör örgütünün de biliyorsunuz ilk palazlandığı yerIrak, Irak’tan sonra Suriye, Suriye’den sonra tekrar Irak’a Musul hareketiyle girmiş olan bir örgüttür”

Bütün bu olan olaylar karşısında kalkıp da kapkara bir bildiri yayınlayıp, o katliamların altına imzayı koyan akademisyenleri özellikle tekrar kınıyorum, şiddetle kınıyorum. Milletimizin kimin kim olduğunu çok daha yakından anlamalarını, yani önünde bir profesör, doçent bilmem ne olması kimseyi aydın yapmaz, bunlar kapkaranlık insanlardır. Bunlar zalimdir, alçaktır, çünkü zalimlerle birlikte olanlar zalimdir. Katliam yapanlarla beraber olanlar katliam içerisinde oldukları için onlar da aynı suçu işlemişlerdir.

Siyaset yapamıyorlarsa gitsinler hendek kazsınlar ya da dağa çıksınlar.

‘Siyaset yapsınlar’

Bütün yargı makamlarını, üniversitelerin senatolarını, Anayasa ve yasalara ters bu hareketleri nedeniyle göreve davet ettiğini belirten Erdoğan “Atılması gereken adımların süratle atılması gerektiğini söyledim. Siyaset yapmak isteyen parlamentoda siyasetlerini yapsınlar. Ama parlamentoda bunu yapamıyorlarsa onlar da gidip hendek kazsınlar, dağa çıksınlar. Bu kadar açık ve net konuşuyorum. Çünkü ben milletimizin bu noktada niçin görev verdiğini de çok iyi biliyorum.”

‘Sultanahmet ilk değil’

Sultanahmet’teki saldırının DAİŞ’in Türkiye’deki ilk eylemi olmadığını hatırlatan Erdoğan, “Şu ana kadar DAİŞ’in ülkemize yönelik 10 tane harekâtı olmuştur. Bu harekatta da ne yazık ki ülkemizde misafir konumunda olan 10 Alman vatandaşı öldü ve şu anda yaralı olanlar tedavi altındı. Tedavi olup çıkanlar oldu. Onları memleketlerine uğurladık. Bir Norveçli ve Perulu vardı. Bunlar gönderildi. Biz tabii ki bu hadiseyi bütün derinlikleriyle inceledik dün de üst düzey daraltılmış güvenlik toplantısı yapmak suretiyle bu işin gelişmelerini ve kronolojik durumunu da gerek Başbakanımız, Genelkurmay Başkanımız, İçişleri Bakanımız, istihbarat örgütlerimiz ile emniyet müdürlüğü ile birlikte bir değerlendirmesini yaptık. Hassasiyetimiz bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir. Bizim tarih ve medeniyet kokan barış meydanı olan Sultanahmet Meydanı’ndaki bu eylemde hele hele bir de Alman Çeşmesinin hemen yakınındaki böyle bir bölgede 10 Alman dostumuzun ölmesinden dolayı üzüntülerimizi gerek Alman Cumhurbaşkanı ile gerek Şansölyesi ile paylaştım. Şunu özellikle ifade edeyim ki dünyanın birçok devlet başkanları yaşadığımız terör eyleminde acımızı paylaştılar. Şükranlarımı ifade ediyorum. Başsağlığı diliyorum. Bizim mücadelemiz kararlılıkla sonuna kadar devam edecektir. Herkesin bilmesini istiyorum.”

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI HUTBEDE NELER SÖYLEDİ?

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez cuma hutbesinde, Sultanahmet ve Diyarbakır'da gerçekleşen terör saldırılarına değinerek, "Vatanımızın bir bölgesinde mehmetçiğimiz şehit oluyor. 3 gün önce Sultanahmet ve Ayasofya'nın duvarlarında hain bir bombanın sesi yankılandı. Bütün bunlarda bizim hiç kusurumuz yok mu? Hırsa yenik düşmemizin, ufak hesaplar peşinde koşmamızın bütün bu olup bitenlerde payı yok mudur? Hangi akli selim sahibi bu zulme müsaade edebilir. Kardeşlerim terörün, din, iman, merhamet tanımayan karanlık yüzü, bir kere daha lanetlememizi hak ediyor” dedi.

Görmez, "Bu dünya bize emanettir. Bu aziz İstanbul bize emanettir. Gelin insanlık şerefinin çiğnenmesine umudumuzun kavrulup kül olmasına engel olalım. Bu millet biziz. Bu vatan bizim bu ülke hepimizin .Doğusuyla batısıyla bu topraklarda aynı Rab'be kul olduk. Aynı secdeye baş koyduk. Tek kıblede istikametimizi buluşturduk. Biz kardeşiz. Biz karındaşız. Biz ondan geldik hepimiz ona döneceğiz. Biz ayrışırsak yazık olur bütün insanlık kaybeder. Fitne ve fesadın kanlı eli bizi ayırmak istiyor. Irkçılığın kin kokan nefesi bizi tüketmek istiyor. Akılla imanla sabırla duayla sıkıntıları aşacağımıza inancımızı ayakta tutalım" dedi. Geçtiğimiz günlerde yaşanan fetva tartışmasına da hutbede değinen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Aklını ve ahlakını yitirmiş hiç kimsenin söyleyemeyeceği sözleri, aile hayatımıza izzeti, iffeti, nezaketi getiren dini mübini İslam'ı milletimize anlatmakla yükümlü Diyanet İşleri Başkanlığımıza isnad etmeye kalkışanlara itibar etmeyiniz. İslamafobi nefret içeren, gayri ahlaki haber mühendisliklerine yalan ve iftiraya asla tenezzür etmeyiniz. Hep birlikte bu mübarek zamanda Rabbimiz'e yalvaralım” diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hutbesini, "İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme" ayetiyle bitirdi.

AKADEMİSYENLERE OPERASYON BAŞLADI

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzaları bulunduğu gerekçesiyle Kocaeli Üniversitesinde (KOÜ) görevli 21 akademisyenden 14'ü gözaltına alındı, 7 akademisyen hakkında da gözaltı işlemleri devam ediyor. Bursa Uludağ Üniversitesi'nde de 3 akademisyen odalarında gözaltına alındı. Bolu'da 3 akademisyenin evinde arama yapıldı. Giresun Üniversitesi, imzacı öğretim üyesini görevden uzaklaştırdı. Gaziantep'te 4, Batman'da 5, Van'da 4, Konya Selçuk Üniversitesi'nde 1, Akdeniz Üniversitesi'nde 9, Çukurova Üniversitesi'nde 2, Trakya Üniversitesi'nde 2 akademisyen ile bir doktora öğrencisine, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde 6, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde 4 ve Mersin'de 20 akademisyene idari soruşturma açıldı. Saat 11.30 itibariyle sıcak bir gelişme daha yaşandı. İstanbul'da Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da imzacı 123 akademisyen hakkında re'sen soruşturma başlattığı öğrenildi.

DÜNYADA DA YANKI BULDU

İngiliz Reuters ve Amerikan Associated Press haber ajansları, akademisyenlere yönelik operasyonu dünyaya duyurdu. Reuters,NTV'ye dayandırdığı haberinde, "Türk güvenlik güçleri, devlet güçleri ve Kürt ayrılıkçılar arasında yaşanan şiddete son verme çağrısında bulunan bildiriyi imzalamakla suçlanan 12 akademisyeni göz altına aldı" ifadesini kullandı.

AKADEMİSYENLERİN PAYLAŞTIĞI BİLDİRGE

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!

Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.

Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

Kaynak: Mynet
Editör: Barış Köksal