Milattan sonra 66 diyen de oldu, 1 Ocak 1000 tarihini gösteren de, 5 Nisan 1534 gibi spesifik konuşan da...

Dünyanın sonu geldiğinde nasıl hayatta kalacağız?

Hattâ Christopher Columbus dünyanın milattan önce 5343 yılında yaratıldığını tahmin etmiş, toplamda 7000 yıl varolacağını hesap etmiş, bu hesapla da 1658 yılında sona ereceğini hesaplamıştı...

Önce 1688’de dünya çöker deyip, tutmayınca tahminini 1700’e çeken matematikçi John Napier gibi adamlar da var tarihte... Ve üstelik ilk tahminleri tutmamasına rağmen yine de destekçi bulmuşlardı. Pek tabii günümüzdeki en ünlü iki kıyamet günü tahminleri: Birincisi, 1 Ocak 2000 tarihi itibariyle dünyadaki tüm bilgisayarların çökeceği ve bu sayede kıyametin geleceği idi. Hepimiz yılbaşının gecesi saatlerimizi, televizyonlarımızı, bilgisayarlarımızı kontrol etmiştik (O sıralar cep telefonu bu kadar yaygın değildi tabii).

Bir diğeri de üzerine filmler çekilen, hattâ Türkiye’de Şirince’yi turist akımına uğratan Maya Takvimi tahmini 21 Aralık 2012 idi. Neticede o da fos çıktı, kazanan Şirince oldu.

Halâ bir takım tahminler mevcut. Kimi uzak, kimi sandığımızdan da yakın.

Dünyanın sonu geldiğinde nasıl hayatta kalacağız?

Örneğin Uluslararası Mesih Kurumu üyelerinin inandığı, 2026 yılında dünyaya bir asteroidin çarpacağı ve kıyametin böyle geleceği. Son verilere göre bunun olma olasılığı 300 binde bir.

Bir başka tahmin son derece saygın bir bilim adamından geliyor: Isaac Newton’ın İncil üzerine yaptığı araştırmalardan çıkardığı sonuç, Mesih’in dünyaya 2060 yılında yeniden ineceği, Kudüs’e kilisesini kuracağı yönünde.

Bir de Saidi Nursi’nin Risale-i Nur’da bir hadisi ebced hesabıyla yorumlayarak ulaştığı 2129 tahmini var...

Tüm bu tahminlere, bilimin gelişmesiyle birlikte her geçen gün yenileri, biraz daha kesin olanları ekleniyor.

Dünyanın sonu geldiğinde nasıl hayatta kalacağız?

Eğer öncesinde bir asteroid dünyaya çarpmazsa, ya da küresel bir nükleer savaş ile kendi sonumuzu kendimiz getirmezsek, son verilere göre bundan 500 milyon yıl sonra dünya üzerinde yaşayan bir insan bile kalmayacak. Bir buçuk milyar yıl sonra ise hiçbir canlı kalmayacak.

İşte Columbia Üniversitesi’nden iki astrofizikçi Michael Hahn ve Daniel Wolf Savin, güneşin her geçen gün daha da parlak, daha da sıcak bir yıldız haline gelmesine dayalı bu teoriden yola çıktılar, insanlığın bu kıyametten nasıl kurtulacağına dair öneriler hazırladılar.

Hahn ve Savin’e göre, bizden önce bitkilerin sonu gelecek.

Dünyanın sonu geldiğinde nasıl hayatta kalacağız?

Atmosferdeki karbondioksit oranının, güneşin yaydığı ısının artması ile birlikte azalacağını ön gören astrofizikçilere göre, bitkilerin dünya üzerinden yok olması yaklaşık 200 milyon yılı alacak. Pirinç gibi daha uzun süre dayanabilen az sayıda bitki çeşidinin ise ömrü yaklaşık 300 milyon.

Fotosentez olmayacağı için tüm ekosistem çökecek, oksijen problemi baş gösterecek. Ancak çılgın bilim adamlarımızın muhteşem bir çözümü var:

Dünyanın yörüngesini değiştirmek!

Dünyanın sonu geldiğinde nasıl hayatta kalacağız?

Fena fikir değil sanki?

Hahn ve Savin’e göre insan eliyle roketlerle desteklenmiş asteoridleri kullanarak, dünyanın yörüngesini değiştirmek ve güneşten uzaklaştırmak mümkün. Yani en azından birkaç yüz milyon yıl sonra mümkün olacak.

Bir başka öneri ise, Güneş Yelkenleri. Astrofizik ikilimiz, devasa boyutlardaki güneş yelkenlerinin yerküreden uzaya salınabileceğini, bu sayede bir yıldız fırtınası yakalanabileceğini, aynı bir gemiyi idare eder gibi yerküreyi hareket ettirebileceğimizi iddia ediyorlar. Bu öneri kulağa ilkinden daha saçma geliyor, biz de farkındayız ama bilimkurgu diyip geçmemek gerektiğini, eskiden bilimkurgu eserlerde karşımıza çıkan birçok icadı bugün kullandığımızı da hatırlayabiliriz.

Bir ihtimal daha var...

Dünyanın sonu geldiğinde nasıl hayatta kalacağız?

O da tabii ki dünyayı terketmek, yeni gezegenler bulmak.

Gereken enerjiyi zaten hali hazırda ışığı ve ısısı artan güneşten hayli hayli sağlayabileceğimizi, ve o günlere kadar teknolojimizin yeterince gelişmiş olacağını ön görüyor Columbia Üniversiteli astrofizikçiler.

Bundan yalnızca 5500 yıl önce tekerleği bile icat etmemiştik, bugün güneş sisteminin en ucundaki mutsuz gezegenciğin fotoğraflarını çekip caps yapabiliyoruz. Teknolojik gelişimimizdeki bu hıza bakacak olursak; bundan birkaç yüz milyon yıl sonra Hahn ve Savin’in bu teorisi gerçek olabilir sanki?

Ne dersiniz?

Kaynaklar: iflscience.com, news.com.au, wikipedia.org
Editör: Barış Köksal