Mersin’de bir çok dernek var.. İçlerinde Kanarya Sevenler Derneği, Kapıcılar Derneği bile var..

Ve her geçen gün bir yenisi daha kuruluyor..

Kuruluyor kurulmasına da kurulan bu derneklerin işlevi ne.? Bir çoğu sadece ve sadece başkanlarının egolarına hizmet veriyor.. Bir de kurumsal kimliğin dışına çıkılan, amacının dışında hizmet verenler var.. Onlarda da sıkıntılar diz boyu ve bir an evvel mevcut dönemin sona ermesi, daha doğrusu mevcut başkanın koltuktan indirilmesi için çalışmalar yapılıyor..

Son dönemde STK’lar arasında bu gerginliğin en çok hissedildiği yer MESİAD.. Başkanı Mehmet Deniz’in yaptığı bazı açıklamalar sonrasında MTSO ile arası açılan, Şerafettin Aşut ve yönetiminin adeta zehir zemberek bir basın toplantısı ile eleştirdiği MESİAD..

Zaten MESİAD içerisindeki belirli kişiler bir araya gelerek ‘hangi formül’ ile yeniden seçime gidilmesi gerektiği konusunda yaklaşık 1 aydır ciddi çalışma içerisindeler.. Bu çalışmalar son birkaç günde daha da hızlandı..

Aslında MESİAD’ın bu dönemini eleştirdiğimiz gibi, önceki dönemlerindeki yönetim kurulunda yer alan kişiler ile ilgili yazılabilecek bir çok şey var ama, kapalı kapılar ardında yaşanan gerçekleri bugün burada yazdığımızda hukuksal anlamda bazı sıkıntılar yaşayabileceğimizi düşündüğüm için şimdilik sadece savcılığa yapılan suç duyurusu olup olmadığını araştırmakla yetineceğiz.. Ama eğer bizim kadar tüm MESİAD üyelerinin bildiği gerçekler, bir suç duyurusuna dönüşmüş ise o olayları da önümüzdeki günlerde buradan paylaşırız..

STK’lar proje üretme yeridir.. Kişilerin şahsi çıkarlarına, kavgalarına ya da egolarına hizmet etme yeri değildir.. Zaten ego savaşlarının yaşandığı bir ortamda STK başkanının başarılı olma şansı da yoktur..

Bunun en yakın örneğini bir önceki dönem MODER’de gördük.. Haluk Veli Doğan yönetimindeki MODER süreci başarısızlıklar ile dolu bir süreç olarak MODER sayfalarındaki yerini aldı.. Derneğin süregelen projelerinin üzerine hiçbir şey eklenemediği gibi, dernek kendi içerisinde güçsüzleşti.. Zaten o süreçte bu hep ‘ben’ci anlayıştan kaynaklı olarak, ticari ortaklıklar bile bozuldu.. Hem de bir değil iki kere dev yatırımların olduğu ortaklıklar sonlandırılmak zorunda kaldı..

Haluk Veli Doğan’ın MODER üzerinde bıraktığı olumsuz etki Ali Çayan döneminde bir nebze kırıldıysa da görevi Vahdettin Kılıç’ın devralması ile farklı bir boyut kazandı.. Bugün öğrendiğimiz ‘MODER Mini Sürüş Akademisi’ MODER üyelerinin ticari faaliyetlerine hizmet eden bir proje olmaktan öte, kente fayda sağlayacak ve ağaç yaşken eğilir şiarına uygun bir proje olarak MODER tarihine geçecektir..

Bu anlamda MODER’in mevcut yönetimini ve bu projeyi akıl edenleri kutluyorum..

Vahdettin Kılıç ile birlikte MODER’in altın dönemlerinden birini yaşayacağına inancım tam; zira ‘ego’ sorunu olmayan insanların başarılı ve birleştirici olma oranları hep daha fazladır..

Örnek olsun.!