Mersine bol ve sağlıklı suya kavuşturacağı iddiasıyla kısa zamanda tamamlanıp 5 Ocak 1939 günü büyük bir törenle hizmete açılan filtre/arıtma tesisi sayesinde musluklar tıslamadan kurtulur ama kısa süre sonra dağıtılan suyun yakın yerleşimler bir yana 28 bin nüfuslu* Mersin şehir merkezinin ihtiyacına bile cevap vermediği anlaşılır.
Belediye Jansen planı çerçevesinde su tesisinin kapasite ve tazyikini de göz önüne alıp Meclisten Mersin merkezde yapılacak meskenlerin iki katla sınırlandırılması kararını geçirse de sorun orta yerde durmaktadır.
Belediye Başkanı Mithat Toroğlu haftalar sürecek temaslar için yeniden trene atlayıp Ankara yollarına düşer.
Filtre tesisinin genişletilmesi için kapısını çaldığı Belediyeler Bankası’ nı ikna eder, Bankadan kapasite artırımı için gerekli ilave kredinin sağlanması sözünü alır.
15 gün süren Ankara temaslarının ardından 3 Mayıs 1939’ da döner Mersin’ e ve ayağının tozuyla gazetecilere “su tesisatının ilave inşaat keşfi için 16 bin liralık istikraz işimiz tekemmül etmiştir” müjdesini bizzat verir. (5 Mayıs 1939 Yeni Mersin haberi)
Esasen apar topar kurtuluş gününe denk getirilen açılışın ardından 20 Şubat 1939’ ta Mersine gelip yaptıkları inceleme ardından şartnameye uygun bulunduğu kanaatiyle geçici kabulünü yapan Belediyeler İmar Heyeti de tesisin genişletilmesi kanaatiyle dönmüştür Ankara’ ya…
Mersin Belediyesi Belediyeler Bankasından gerekli krediyi sağlar hem de Bankanın borçlanma faizini %6,5’tan 5,5’ a indirmesi nedeniyle çok daha iyi şartlarda borçlanarak.
Tesisin genişletilme çabaları yanında içme suyu ile ilgili ilginç gelişmeler de konu olur gazetelere.
Örneğin 22 Temmuz 1939 tarihli Yeni Mersin’ de yer alan “Belediye gazinosunda müşteriye getirilen şişedeki kurtlu su” haberi ve anında gelen tekzip…
Sıhhat ve İçtimai Muavenet (Sağlık ve Sosyal Yardım) Müdürü Dr. Tevfik Demirok imzasıyla gönderilen açıklamada özetle şöyle denir:
“Fennin bütün esaslarıyla işlenen su tesisatı normal işlenmektedir. Su her gün bakteriyolojik muayeneden geçirilmekte, sıhhi vasıfları sıhhat ve Belediye dairelerinde devamlı takip edilmektedir. Mersin havuzlarından ve filtreden geçen, dezenfeksiyona tabi tutulan, deposu muayyen günlerde boşaltılan ve mevsim itibariyle de fazla istihlakten (tüketimden) dolayı çok kısa sürede demir borulu şebekeye karışan bir suda kurt bulunmasına madden ve fennen imkan olamaz. Belediye gazinosunda şişe içinde görüldüğü bildirilen kurt herhangi bir sinek sürfesinden (kurtçuk) ibaret olabileceği gibi dışarıdan şişeye düşmüş olması da muhakkaktır (…)”
1940 Mayıs ayı toplantısını yapan Belediye Meclisi içme suyu kullanımı ve fiyatlarında yeni düzenlemeler yapar. Örneğin su talimatnamesine her abonenin ayda en az 5 m3 olmak üzere yılda 60 m3 tüketmesi zorunlu hale getirilir. Ayrıca fiyatlarda da indirime gidilir; eskiden 15 m3 tüketime kadar m3 başına 15 kuruş olan fiyat 11-30 m3 arası tüketimde 10 kuruşa, 31-100 m3 arası tüketimde ise 8 kuruşa indirilir.
Belediye abonelerin su tüketimini teşvik edip para toplamaya çabalarken tarlalarını sulayacak suyu bulamayanların, susuzluktan kuruyan narenciye bahçe sahiplerinin trajik öyküleri hiç bitmez.
1941 Haziranında yayınlanan bir yazı sorunu özlü biçimde yansıtmaktadır:
“15 bin dönüme ulaşan portakal bahçelerini sulamak için mevcut su kifayet etmemektedir. Sebze bahçelerinden sıra gelip te portakalları sulayıncaya kadar ağaçlarımız kuruyacak. Böyle herkes dilediği gibi sebze bahçesi yaparsa yüzbinlerce lira ve yıllarca emek sarfıyla meydana gelen portakal bahçelerinin sonu muhakkak felakettir. Hele Allah göstermesin bir kuraklık ta olursa birkaç ay içinde milyonlarca servetin yerinde yeller esecek ve portakal ağaçlarını odun yapmaktan başka çare kalmayacaktır. Sadece 15 bin dönüm toprak sulanmıyor. Mersin şehri de bu suyu tüketiyor. Bu su herhangi bir sebepten dolayı azalırsa asıl felaket bütün çıplaklığı ile o zaman kendini gösterecek.
(…) Şu halde ne yapılmalıdır? Mersin çayının ovaya çıktığı yer boğaz pek dar ve dar olduğu gibi önü de kapalıdır. Bu dar yere bir baraj yapılmalıdır. Ancak o zaman 15 bin değil yüz binlerce dönüm toprağı sulamak mümkün olur. Bunun bir devlet işi olduğuna inanmakta imkânsızdır.
Sulama ücreti olarak belediye dönüm başına 40 kuruş aldığına göre bu bir belediye ve şehrin kendi işidir. (…)”
Daha önce Berdan’ dan açılacak kanallarla içme ve toprak sulamasında kullanılacak su projelerine bu kez Mersin çayı (günümüzdeki Müftü Deresi) üzerine kurulacak bir baraj önerisi…
Mersin 1970’ lerin ortalarına kadar durmadan proje üretir ama kesin çözüm ancak Kaya Mutlu döneminde Berdan üzerine kurulacak baraj ve arıtma tesisinden 1984 yılında projenin tamamlanması sonrası Tarsus ve Mersin’ e su tedarikiyle mümkün olacaktır.
O tarihe kadar muhtelif yerlerde kuyular açılmış, 29 bine ulaşan aboneye su ancak haftanın belli günleri münavebe ile (dönüşümlü) belli saatlerde su verilebilmiştir.
Sorunun kökünden çözümü yukarıda değindiğim gibi Berdan’ dan sağlanan bol ve kaliteli su ile mümkün olur, Mezitli’ nin Büyükşehir’e bağlanması sonucu yetmemeye başlayan Tarsus-Mersin birinci isale hattına ikincisinin de eklenmesiyle dar boğaz kolaylıkla aşılır. 
Bugünlerde hızla ilerleyen ve yine Berdan ırmağı üzerinde yapılmakta olan Pamuklu barajının tamamlanmasıyla bölgede hem çok daha geniş tarım alanlarının sulanması, hem de ihtiyaç duyulacak içme suyunun Berdan kurumadığı sürece uzun yıllar sağlanacağı yeni ve kaliteli ilave kaynak hayata geçmiş olacak…
*Milletvekili seçimi nedeniyle 1939 başında yapılan sayıma göre Mersin merkez 27.842 ve merkeze bağlı köyler 34.038 nüfusa sahip olup sonuçta Mersin merkeze kayıtlı toplam nüfus 61.880’ dir.