Resmi olarak tutulan ödeme kayıtlarından ortaya çıkan gerçek ışığında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne vatandaş Abdullah Ayan olarak oturup başvurdum ve gördüklerine bir türlü inanmamış insan olarak, 2014'ün ilk beş ayında ödendiği iddia edilen toplam 800 milyar liranın (belki de daha fazlasının) gerçek olup olmadığını sordum.

Sorarken de Bilgi Edinme Kanunun kendisine verdiği ve muhatabın şeffaflık ilkesiyle cevaplandırmak zorunda olduğu kimi bilgi, belgeleri istedim.

Bilgi Edinme Kanununun temel amacı da tam olarak "vatandaşın her türlü bilgi ve belgeye ulaşma hakkı, kısaca kamunun hesap verme ilkesine" kamu kurumlarının sadık kalması...

Buraya kadar şaşılacak, tereddüde düşülecek bir durum yok. Tam on yıldır bu yasa uygulanmaya çalışılıyor, kimi kurum dar alanda top çeviriyor, kimisi de anında her türlü bilgi, belgeyi merak edene sunuyor. Öyle ya, millet adına hizmet vermeye çalışan resmi kurumların milletten gizleyecek nesi olabilir ki?

Zaten bilgi/belge istenen kurum ipe un sermeye kalktığı vakit BEDK Kurumu var ki, başvuruyu ve cevap vermekten kaçınanı dinleyip tarafsız biçimde hakemlik yapıyor ve bir karara varıyor.

Bugüne kadar kamu kurumlarına sayısı binlerle ifade edilecek başvuruda bulundum ve bunların neredeyse tamamına bazen kolay bazen meşakkatli süreçlerden ama en çok ta BEDK kararları sayesinde eninde sonunda eriştim.

Olağan gelişmeleri artık kanıksadığım, hatta ezberlediğim için "şaşırma, şoka girme" gibisinden tepkilerim yok.

Ama itiraf etmeliyim bu kez başvuruma Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün verdiği cevabı görünce kısa bir akıl tutulması yaşadım, hani deyim yerindeyse ayaklarım yere yapıştı.

Cevap kâğıda kaleme dökülmemiş, adeta şoka gireyim diye şok havuzunda hazırlanmış. Öylesine bir cevap ki, duyanın kulaklarına inanması mümkün değil.

800 milyar /belki de sonraki aylara da sarkanlarla daha fazlasını bir Spor Kulübüne ödeyen kurum yaptığı külliyetli ödemelerin dökümünü vereceğine oturup "yazınızda belirttiğiniz konuyla ilgili adı geçen Kulüple irtibata geçmeniz gerekmektedir" cevabını verebiliyor. Bununla da kalmıyor o kulübün adresini de ekleyerek, "çok merak ediyorsan adı geçen Spor Kulübüyle irtibata geç, onlardan iste" diyor.

Hadi aklımı peynir ekmekle yiyip o spor kulübünü aradım diyelim, karşıma çıkan kişi küfretmek bir yana, öyle bir para almadık derse, bu bilgi yeterli mi olacak? O kulüp resmi kurumun adına kayıt mı tutuyor ki başvuran sokaktaki adama bilgi ve belgelerini sunsun?

Allahtan Spor İl Müdürlüğüne herhangi bir ihaleyi sormamışım. Öyle bir bilgiyi istesem herhalde adresini de vererek "bilgiyi bizden değil ihaleyi alan müteahhitten iste" denecekmiş...

Şaka bir yana, verilen cevaba gülmekle sorun çözülmüyor. Ayan oturup Bilgi Edindirme Kuruluna başvurmuş. Geçmişte alınan cevaplara bakılarak bu sefer de BEDK' dan çıkacak kararı tahmin etmek zor değil.

Bunu biz biliyoruz da Gençlik Spor il Müdürlüğüne vekâlet eden ve bu ibretlik cevabın altına imza atan zat bilmez mi?

Bildiği bir süreci neden yokuşa sürer?

Aslında Devletin Kurumu yasaya aykırı davranıyor ve açıkça suç işliyor. Ama ben kamu otoritesi değilim, savcılığa soyunacak halim de yok.

Yasalar çerçevesinde bana tanınan hakları sonuna kadar kullanır elde ettiğim veya edemediğim bilgiler ışığında yaşadıklarımı kaleme dökerim.

Haklarımı kullanırken de en önemli mercilerden biri Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu...

Oraya yaptığım başvurunun cevabı ışığında yaşanacakları yakında anlar ve gelişmeleri paylaşırız.

Ama o Müdürlüğün amiri konumundaki Mersin Valiliğinden bir dileğimiz var: "İddia edilen ödemelerin bir an önce araştırılması ve belli ki zaman kazanma amacı güden yazışmalar sürerken birilerinin bu kulübe yeni büyük ödemeler yapılmasının önüne geçilmesi"

İl genelindeki Spor amaçlı kulüplere 5 bin lirayı çok gören bir mekanizmanın bilmediğimiz hangi etmenler, saikler ışığında böylesine bir kulübe ödemeler yaptığını şimdilik bilmiyoruz.

Derdimiz bir kısmını resmi defter fotokopileri sayesinde tanık olduğumuz rakamlara ulaşmak kadar kamu kaynaklarının nasıl sarf edildiğinin vatandaşlarca öğrenilmesini sağlamak.

Kamu kurumlarını zor duruma düşürmek değil, aksine şeffaflık ilkesine sadık kalarak olası yanlışların önüne geçmek...

Keşke millete hizmet etmekle yükümlü kurumlar kendilerini hesap vermez, erişilmez, dokunulmaz kutsal devletin aygıtları olarak görmese.

Eminim her şey, herkes için çok daha kolay olurdu...