Başbakan yardımcısı Lütfi Elvan Mersin’den giden bir heyeti kabulünde il genelini ilgilendiren ve çoğu yılan hikâyesine dönen pek çok proje hakkında aydınlatıcı bilgiler veriyor.
Elvan’ a kalırsa yılların biriktirdiği sorunların tümü hal yoluna koyulmuş durumda ve birer birer çözülmeye başlanacak.
Çukurova havalimanının devlet kaynağıyla yapılması için ihaleye çıkılacak.
Antalya yolunun kalan bölümü kısa zamanda tamamlanacak.
Önemli bu gibi projeler yanında ciddi kaynak gerektirmemesine rağmen iktidarın bugüne kadar kılını kıpırdatmadığı küçük ama bir o kadar kent insanını ilgilendiren bazı projeler hakkında da müjdeler veriyor Elvan…
Örneğin Organize Sanayi Bölge bağlantı yolu, örneğin Mersin-Adana karayolunda liman ve hal kavşağından itibaren, Kazanlı beldesine kadar olan kısımda çalışmaların derhal başlayacağı açıklamaları…
Umarım bu kez sözler tutulur, geçmişte olduğu gibi havanda su dövülmez de, bu kez kentlinin yüzü güler.
Bu Mersin özelinde AK Parti açısından da hayli önemli bir sınav anlamına geliyor.
İhmal edilmişlik algısı pekişen seçmen yapılacak ilk yerel seçimden önce kimi projelerin iktidar tarafından gerçekleştiğini görürse, bu kez daha farklı bir irade ortaya koyar. Böylesi bir tercih en azından büyükşehir belediyesi seçimlerinde AK Partiyi öne çıkarır.
Elvan konuşmasında Serbest Bölgelerle ilgili ciddi kimi yasal değişikliklere gideceklerini açıklarken mevcut bölgenin büyütüleceğini bu amaçla 334 dönümlük bir arazinin kamulaştırılacağına da değiniyor.
Başbakan yardımcısının sözünü ettiği arazi serbest bölgenin yanında Tekfen grubuna (grubun büyük ortağı olduğu Toros Gübre/TAGAŞ) ait olduğu varsayılan ve büyük olasılıkla kamulaştırma adı altında adı geçen şirkete parası ödenerek bölgeye katılması planlanan alan…
Varsayılan diyorum, çünkü 15 yıldır bıkmadan usanmadan geçmiş hikâyesini anlattığım arazi aslında zaten hazinenin*… (Konunun detaylarına ilgi duyanlar makale sonunda yer alan linklerden eski yazılarıma ulaşabilir)
Peki hazineye ait arazi nasıl olup ta Tekfen bünyesindeki şirketlere geçmiş? Ve devlet bir eliyle “nominal fiyattan” verdiği bir yeri bugün nasıl olup ta rayiç bedelden para ödeyerek yeniden kamulaştıracak?
Sorular tuhaf gelebilir, ama sabreder de bu yazının kalan bölümünü okursanız, tuhaflıktan öte kafanızı karıştıracak hayli çetrefilli bir öyküyle karşı karşıya kaldığınızı göreceksiniz.
17 Mayıs 1985 tarihli Resmi Gazetede Türk-Arap Gübre Sanayi A.Ş. (TAGAŞ) isimli şirketin kurulmasına ilişkin Hükümet kararnamesi yayınlanır. Kararname hayli geniş teşvikleri de kapsıyor ama ben yazıya konu olan arazinin doğumunu müjdeleyen 12. Maddesiyle yetineyim:
"Serbest Bölgelere ayrılmış olan, Mersin'deki Akdeniz Gübre Fabrikası yanındaki gerekli arazi şirkete nominal fiyattan satılacaktır"
“Serbest bölgelere ayrılmış olan” cümlesi bana ait değil, Resmi Gazetedeki Bakanlar kurulu kararnamesinde yer almakta.
Onca teşvik ve ayrıcalık yanında mücevher taşı değerindeki arazi ne için verilir TAGAŞ' a dersiniz?
Kararnamede her şey gibi buna da açıklık getirilmektedir: "1400 ton/gün Diamonyum Fosfat ve 1500 ton/gün Amonyum Nitrat suni gübre üretilmesi"
Yani devlet günde yaklaşık 3 bin ton suni gübre üretecek tesise gümrük muafiyeti, yatırım indirimi, her türlü harç ve vergi istisnası yanında fabrikanın kurulacağı araziyi de serbest bölgenin boğazından kısıp tahsis eder.
Peki, o yatırım gerçekleşir mi?
Sorunun cevabını Tekfen patronlarından Necati Akçağlılar’ dan dinleyelim:
"Arap ortaklara gidip, “Sizin hisselerinizi biz alalım, çünkü burada bir arsa var, başka bir şey yok” dedim. Nihayetinde biz Arapların hisselerini aldık. Mevcut hisselere ek olarak Arap ortakların hisselerinin satın alınması ve 1989 yılında Akdeniz Gübre üzerinden bazı hisselerinde katılmasıyla Toros Gübre, 1990’lı yılların başında faal olmayan TAGAŞ adlı şirketin % 80’ine sahip oldu. Geri kalan yüzde 20 hisse ise bugün itibariyle halen TÜGSAŞ' ın elinde bulunuyor." (Akçağlılar’ ın Yaşlanmadan Büyümek Tekfen 50 yaşında isimli kitabından)
Elvan’ ın sözünü ettiği arazi işte gübre tesisi kurulsun diye yatırım teşvik amacıyla verilmiş bu 334 dönüm arsadır.
Devlet gerçekleşmeyen yatırıma rağmen şirkete “nominal” değerle verilen bu “kupon arsayı” şimdi yeniden ve muhtemelen belirlenecek rayiç bedel üzerinden kamulaştırma adı altında satın alıp, serbest bölge yatırımcılarına tahsis etmeyi planlıyor…
Olur mu?
Burası Türkiye… Olmaz, olmaz!
Olur, hem de bal gibi olur…
* https://abdullahayan.wordpress.com/2008/08/04/tagas-arazisi-gercekte-kimin/
** https://abdullahayan.wordpress.com/2013/12/05/hazine-mali-uzerine-oturma-dersleri-tagas-arazisi-abdullah-ayan/