Bugün yok edilen sahilleri ve betonlaşma ile tüm güzellikleri kaybolan Mersin için ümit edelim bundan sonrası için en azından elde kalanlar kurtarılsın; kalan az sayıda eski bina korunsun. 
Belediye Başkanlarının dolgu alanı hırsından kurtulabilen Mezitli ve Karaduvar, Kazanlı sahilleri doğal halleriyle bırakılsın.
Geçtiğimiz yıl yazdığım “2090 Yılı Mersin Belediye Başkanı” yazımın bir bölümü şöyleydi: 
***
75 yıl geçmiş, yıl 2090, Belediye Başkanı yeni seçilmiş.  
Tüm kent Toros dağlarının eteklerine kadar beton binalarla kaplanmış. 
Deniz sahili Erdemliye kadar molozlarla doldurulup, üzerine park yapılmış.
Eski Mersin’den kalan sadece fotoğraflar…  
2090 yılının Belediye Başkanı gerçek anlamda tarihe, kültüre, sanata ve insanlara değer veren bir kişi.
Belediye Başkanı önce bir arkeolojik sahil kazısına başlıyor. Tüm dolgu alanlarını kaldırarak tabandaki 100 yıllık,  1980 yıllarındaki doğal sahil bulunuyor.
Yalnızca Soli Harabeleri kıyısı dolgu alanı yapılmamış. Çünkü sit yasağı nedeniyle, eski bir Belediye Başkanı ancak(!) buraya kadar doğal sahili ortadan kaldırmış.  
Mersin Denizi tarihteki doğal yerine getiriliyor. Belediye Taş Bina önündeki park kaldırılıyor. G.M.K Bulvarı kaldırılıyor. Artık çarşı içerisinden denizin kokusunu alıyorsunuz, dalgaların sesini duyuyorsunuz. Kent denizle barışıyor.
Eski Mersin evlerinden kalanlar restore ediliyor. Yıkılan evler fotoğraflardan yararlanılarak aynen yapılıyor.
Bu gün tamamen yıkılmış olan Azak Han tekrar aslına uygun şekilde inşa ediliyor.
Tüm kuzey Mersin binalarla kaplandığından tarım yapacak arazi kalmamış. Tarım alanları bina arsalarından daha değerli olduğundan buradaki tüm binalar kaldırılıyor, yeniden tarım alanları açılıyor.
Kentin yapılaşması tarım alanlarının bittiği Toros dağlarının eteklerinden başlıyor. Nemin olmadığı, daha sağlıklı bir havada meskenler buradan itibaren Toros Dağlarının yukarılarına doğru yapılıyor.
Doğrudan deniz sahiline yapılan çok katlı binaların yüksek katları yıkılıp, arkalarındaki engin binaların seviyesine getiriliyor. 
Kent merkezinde, evleri saran begonyalar ve bütün kente on binlerce turunç ağacı dikiliyor. Mersin artık eskisi gibi portakal çiçeği kokuyor.
Mersin’de yalnızca turunç, palmiye ve hurma ağaçları dikiliyor.
Bu günkü Bit Pazarı Çarşısında bulunan ve yıkılan Havra tekrar eskisi gibi inşa ediliyor.
Mersin Camileri, Kiliseleri ve Havrasıyla ve her dinin mensuplarının yattığı Mezarlığı ile dünyada örneği olmayan tek kent.
Soli Antik kenti eski sınırlarına getiriliyor. Antik kent üzerine yapılan binalar yıkılıp, kent ortaya çıkarılıyor. Taşları sökülüp Jandarma Karakolu yapılan antik tiyatro tekrar eski taşları ile yapılıyor. 
Ve kentte, bu günün arabesk vizyonunun hiçbir zaman ulaşamayacağı daha birçok yeni ve değişik düzenlemeler yapılıyor. 
2090 yılında zenginliklerinin, coğrafi konumunun, stratejik öneminin farkında olan Mersin’de işsiz kimse yok, refah seviyesi yüksek, Mersin Doğu Akdeniz’in yıldızı ve en zengin kenti; Mersin bu konumunu geciktiren Başkanları da hatırlamadan (!) geçemiyor.
***
2090 yılının Belediye Başkanı mutlaka Semihi Vural’ın bu kitabından yararlanacaktır.
Bu arada sınıfta kalan iki proje; “Tarihe Gülümsetilemeyen Mersin” ve “Kurivaziyerleştirilemeyen Mersin” projeleri tekrar ayağa kaldırılıyor. 
Kent merkezi eski tarihi dönemindeki gibi yapılarak bu proje gerçekleştiriliyor. Soli’nin eski antik limanı kullanılabilir şekilde iki bin yıl önceki haline dönüştürülüyor. Soli Antik Limanı ile kente kurvaziyer gemilerin gelmesi sağlanıyor. 
75 yıl sonra Mersin gerçekten sahip olduğu zenginliklerin farkında olarak Turizm, Ticaret, Tarım, Liman, Spor, Sanat, Kültür, Fuar kenti olacak. 
Maalesef Mersin’de Kent Kitaplığı anlamında yararlanılacak ve kentin tarihini ortaya koyacak çok az sayıda eser var. Bu türde eser bırakan az sayıda kişiden biri olan Semihi Vural’a kentimiz adına minnet duyuyoruz ve daha birçok eser ortaya koymasını bekliyoruz. 
HARUN ARSLAN