Hayat, her zaman her istediğinizi vermez size..

Kimi zaman yanlış kararların kurbanı olursunuz, kimi zaman şansızlığın..

Kimi zaman haksızlığa uğrarsınız, kimi zaman da çaresiz kalırsınız suskunluğunuzda..

Ne yazık ki, bu sezon Mersin İdmanyurdu açısından hiç ama hiç iyi gitmiyor..

Tehlike çanları daha bir güçlü çalıyor Kırmızı Şeytanlar için..

Nurullah Sağlam ile sezona başlayıp, sonrasında Giray Bulak ile yola devam eden İdmanyurdu’nda kan kaybı durdurulamayınca da takımın başına ‘kurtarıcı’ olarak Hakan Kutlu getirildi..

Ancak adeta bir enkaz devralan Kutlu’nun yapabilecekleri de sınırlıydı..

1-1’lik eşitlikle sonuçlanan Kasımpaşa maçında takımına hayati bir puan kazandıran Kutlu, İstanbul deplasmanında 4-2 kaybedilen İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşılaşmasında ise adeta çaresiz kaldı..

Milli maçlar nedeniyle lige verilen ara Kutlu ve takımına ilaç gibi geldi..

Takım Antalya’da kampa girdi..

Hem Hakan Kutlu takımını, hem de takım Kutlu’yu tanıma fırsatı buldu..

İyi bir hazırlık dönemi geçirdi Mersin İdmanyurdu, ancak asıl önemli olan bunu lige yansıtabilmekti..

İşte tam da bu noktada tarihi Tevfik Sırrı Gür Stadı’nda oynanacak olan Beşiktaş maçı hayati önem taşıyordu..

Maç günü gelip çattığında tam bir bahar havası yaşanıyordu Mersin’de..

Mevsimsel anlamdaki baharın, futbolda da yaşanmasını arzu ediyorduk..

Abdullah Yılmaz’ın başlama vuruşu ile de bahar esintisini hissetmeye başladık..

Rakibi karşısında diri ve istekli bir Mersin İdmanyurdu vardı sahada..

İleride pres yapan, rakibine oyunu daraltan ve kanatlardan bindirip, uzaktan şutlarla da Beşiktaş’ın direncini kırmaya çalıştı Kırmızı Şeytanlar..

Hakan Kutlu, takıma ‘savaşçı ruhu’nu yeniden kazandırmış..

Her şeyden de önemlisi takıma ‘inanç’ aşılanmış..

Ancak sadece inanmak ve savaşmakla maçın kazanılamayacağını bir kez daha gördük!.

Manuel Fernandes’in 32. dakikada tartışmalı bir pozisyon sonrasında Beşiktaş’ı öne geçirmesi bile yıldıramadı Kırmızı Şeytanları..

Nitekim Mersin’in bu gole cevabı da gecikmedi..

Nobre, eski takımını boş geçmeyip skora denge getirirken, devre de bu skorla tamamlandı..

Böylesine etkisiz ve aciz bir oyun anlayışı sergileyen Beşiktaş karşısında Mersin İdmanyurdu’nun sonuca gidip, ‘altın değerinde bir 3 puan’ kazanacağını düşünüyorduk devre arasında..

Mücadelenin ikinci yarısında aynı etkili ve baskın futbolu bekliyorduk Mersin’den..

Ancak tüm beklentilerimiz boşa çıktı..

1-1’lik skoru koruma adına Kırmızı-Lacivertliler geriye yaslandı ve oyunu kendi sahasında kabul etti..

Bu anlamsız geri çekilişin faturası da ağır oldu..

51. dakikada soldan kullanılan köşe vuruşunda Nobre, ters bir kafayla topu kendi ağlarına gönderdi..

Bu golden sonra Mersin İdmanyurdu baskısı arttı artmasına ama sonuç çıkmadı..

Mersin adeta bal yapmayan arı gibiydi..

Rakip kalede tehlike yaratacak üretkenlikten de yoksundu çoğu ataklar..

Hatta öyle ki, rakip kaleyi bulan doğru düzgün şut bile yoktu..

Hal böyle olunca da hezimet kaçınılmaz oldu..

Ligde kalma adına rakiplerinin puan kaybettiği haftada Kırmızı Şeytanlar da modaya uydu ve haftayı puansız kapattı..

Önemli bir avantajı da elinin tersiyle itti!.

Şimdi sırada Galatasaray var..

İşimiz zor mu zor!.

Ama çıkmadık candan umut kesilmezmiş!.

Hadi bakalım hayırlısı..

**** **** **** ****

Bölünmüşlük nereye kadar?.

Peki ya taraftarlara ne demeli?.

Mersin İdmanyurdu, ligde kalma savaşı veriyor..

İşler yolunda gitmiyor, kan kaybı sürüyor..

Taraftar bu süreçte takımına destek olacağına ne yazık ki köstek oluyor!.

Futbolcular sahada savaşırken, tribünlerden beklediği desteği göremiyor!.

Beşiktaş maçında ortaya çıkan tablo, ne yazık ki Mersin’e yakışmadı!.

Hayati önem taşıyan bir karşılaşmada tribünlerin bölünmüşlüğü Tevfik Sırrı Gür Stadı’nı adeta bir deplasmana çevirdi..

Her kafadan bir ses çıktı..

Ne bir ahenk vardı, ne de bir düzen..

Adeta bir koro halinde söylenen küfürlerin de haddi hesabı yoktu!.

Futbol bir kenara itilip, rakip takım taraftarları ile küfürleşmek öncelik haline getirilmesinin kime ne faydası var?.

Durum kritik, takımın 2-1 mağlup, daha oynanacak 40 dakika var, takımını destekleyip onu ateşlesene!.

Yeniden ayağa kalkmasını sağlayıp, onu puan ya da puanlar kazandırsana desteğinle!.

Ama nerede!.

Kimsenin futbolu umursadığı yok!.

Varsa yoksa kavga, dövüş, küfür..

Bu mudur taraftarlık?.

Bu mudur futbol?.

Bizim düşmanı uzakta aramamıza gerek yok!.

En büyük kötülüğü biz kendimize yapıyoruz!.

Yazık çok yazık..

- - - - - - -