Bir önceki yazıda yılda 50 milyar m3 doğalgaz tüketen Türkiye’ nin boru hatları nedeniyle Rusya’ ya bağımlı hale gelmesini rakamlarla anlatmaya çalışmıştım. 
Peki, bu bağımlılığın taşıdığı büyük risklere karşı, hiçbir girişimde bulunulmadı mı?
Haksızlık etmeyelim, bölge ülkeleriyle bal ayı yaşanan dönemin sıcak ikliminde bazı ülkelerle alternatif projeler üzerinde epeyi kafa patlatıldı.
Projelerin en ciddisi ise Katar doğalgazını boru hatlarıyla Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye üzerinden Anadoluya getirip hem Türkiye hem de Avrupa’ ya ulaştırmayı hedefleyen projeydi.
Doğalgaz boru hattı anlamında proje yeni sayılırdı ama güzergah Abdülhamit döneminde hayata geçirilen Hicaz Demiryolu birebir aynıydı.
O günlerde Rusya-Türkiye arasındaki balayı nedeniyle Katar doğalgazı Türkiye’ den çok Ukrayna sorunu nedeniyle istikrarlı akış konusunda sıkıntı yaşayan Avrupa ülkelerinin derdi gibi görülse de, fazla mal göz çıkarmaz misali maliyeti hayli yüksek proje epeyi destek buldu.
2 bin km uzunluğa sahip ve yaklaşık 10 milyar dolar maliyeti olan proje raflardan indirildiği 2009’ a kadar hayalleri zorlasa da, o günlerde Türkiye’ nin Ürdün ve Suriye ile neredeyse ortak hale gelmesiyle bir anda ciddiye bindi.
Ağustos 2009’ da İstanbul’ u ziyaret eden Katar Emiri Şeyh Hamid Bin Halife El Tani’ yi ikna etmek zor olmadı. Ardından Katar’ lı yetkililerle kendi ülkelerinde masaya oturan Türkiye Büyükelçisi şunları söyleyecekti:
“Geçmişte bu hat siyasi açıdan mümkün değildi. Sizin Suudi Arabistan ile, bizim Suriye ve Ürdün ile ilişkilerimiz bugünkü boyutlarda değildi. Ancak artık siyasi konjonktür değişti ve proje siyasi açıdan yapılabilir bir proje haline geldi. Bu proje Katar için stratejik bir proje. Bu proje Katar’ın Nabucco’nun ve dolayısıyla da Avrupa’nın enerji güvenliğinin doğrudan parçası olmasını sağlayacak ve Katar’ın 2012’de 150 milyar dolarlık bir ekonomi olmasını sağlayacak bütün enerji gelirlerinin sadece Hürmüz boğazında bağlı olmasının yarattığı riskleri ortadan kaldıracak. Biz nasıl kaynak ve rota çeşitlendiriyorsak, siz de uzun vadeli çıkarlarınız için ihracat rotalarınızı çeşitlendirmelisiniz.” (19.9.2009 Radikal)
Suriye ve Ürdün ile sınırları ortadan kaldırma adımları atan Türkiyenin rota ve kaynak çeşitliliğini arttıracak ve öte yandan da Katar’ ı Hürmüz Boğazı bağımlılığından kurtarıp dünyanın en zengin ülkesini daha da zengin hale getirecek projenin başına nelerin geldiğini bugün ortaya çıkan tablo ışığında merak eden çıkar mı? Sanmıyorum…
Tam da boru hattının bitim randevusu olarak belirlenen 2012’den aylar önce Mart 2011’ de masum talep ve gösterilerle başlayan ve sonrasında kan deryasına dönen Suriye…
Baas rejiminin kısa zamanda devrileceğine yönelik hesapların iflası ve derken Rusya ile Türkiye’ yi sıcak savaş arifesine sürükleyen süreç…
Her şey yolunda gitse Türkiye’yi bilmem ama dünyanın en zengin doğalgaz rezervlerine sahip 3. Ülkesi Katar için moda deyimle çılgınların çılgını projenin önemi bugün daha iyi anlaşılmakta.
Ukrayna üzerinde kurduğu hegemonya yanında Türkiye üzerinden sağladığı doğalgaz akışıyla alternatifsiz kalan Rusya ve dünya rezervlerinin %13’üne sahip olmasına rağmen bunun ancak %5’ini sıvılaştırarak piyasalara verebilen Katar…
Yukarıda özetlemeye çalıştığım tablo ışığında sorulması gereken en ciddi sorulardan biri şudur:
Boru hatlarıyla Avrupa’ yı kendisine bağımlı hale getiren Rusya, Katar gibi doğalgaz potansiyelinin ancak %30’unu değerlendirebilen Katar’ ın, kısa vadede rakip, orta ve uzun vadede stratejik emellerini yerle bir edecek tehdit olarak sahneye çıkmasına izin verir mi?
Elbette vermezdi, vermedi de…
Bugün Katar Esad’ ın gitmesi için her türlü katkıya hazırken ve gizli açık operasyonu desteklerken, Rusya ise tüm gücünü Esad’ la simgelenen Baas rejiminin kalması yönünde sarf ediyor.
2 milyon nüfuslu Katar’ ın eti budu nedir diye düşünenler çıkabilir. 
Oysa Arap CNN’ i olarak ünlenen ve Arap baharının hızlı estiği günlerde tüm Kuzey Afrika devrimlerinde yaptığı yayınlarla isyan hareketlerine omuz veren Al-Jazeera televizyonunun yaptığı yayınlar bile Katar’ ın sahneye koymaya çalıştığı büyük oyunun stratejik parçasından başka şey değil.
Özellikle de, Mısır’ da Mursi’ nin gitmesiyle sonuçlanan Müslüman kardeşlerin meydanlardaki o büyük eylemleri ve isyan günlerindeki Al-Jazeera yayınları hatırlandığında…
Katar’ ın 1400 kat büyük toprağa, 70 misli nüfusa sahip Rusya ile haritadaki yeri bile zor bulunur Katar hem de bir başka ülkenin kaderi konusunda nasıl olup ta kavgaya tutuşabilir ki?
Ortada dünyaya nizamat verecek doğalgaz gibi bir ürünün Pazar paylaşım savaşı varsa bu savaş ticaretten bambaşka mecralara akabiliyor demek ki…
Suriye iç savaşının yüzlerce nedeni, aktörü, zalimi/mazlumu sıralanabilir.
Katar-Rusya doğalgaz kavgası da bunlardan biridir ve olayları bu yönüyle okumakta ve en azından bakış açısını bu yanıyla değiştirmekte yarar var derim.
Not: Boru hatlarına bağımlı Türkiye’ nin Rusya ile başlayan gerginliğin ardından alternatif arz arayışları çerçevesinde Katar’ dan LNG alma imkanı olup olmadığı, bu kartın gerçekleşme ihtimali bir başka yazı konusudur.