Özel Doğuş Hastanesi kaç yılında kuruldu.?

Özel Doğuş Hastanesi aslında Tanrıöver Hastanesi olarak 1964’te kuruldu. Fakat 1997 yılında Özel Doğuş Hastanesi ismini aldı. O nedenle 1964 yılını kurulduğu yıl olarak kabul edebiliriz. 51’inci yılımızdayız.

Bize kendinizden biraz bahseder misiniz.?

27 Kasım 1964 Mersin doğumluyum, 1983 Tarsus Amerikan Koleji, 1989 Bursa Tıp Fakültesi mezunum. Hastanenin kuruluşundan bu yana Özel Doğuş Hastanesinin başhekimliğini yürütmekteyim. Evliyim ve 2 çocuğa sahibim.

Başhekimliğiniz süresince hastanede hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz.?

Tabi ki bir çok hedefimi gerçekleştirdim; ama hedef bitmez, hedeflerimiz gün geçtikte artıyor. Ancak kurulduğumuz 1997 yılındaki sloganımız ‘Artık Mersin’de tedavi olacaksınız’dı. Bildiğiniz gibi bir çok hastalık Mersin’de tedavi edilmiyordu. İmkanlar kısıtlıydı ve insanlar İstanbul, Ankara ve ya yurtdışına gidip tedavi oluyorlardı. O günden beri sağlık sektöründe ilerlediğimiz nokta, Mersin adına da kendi adımıza da sevindirici. Bugün Özel Doğuş Hastanesi’nde hemen hemen her gün iki kişi açık kalp ameliyatı olabiliyor. Bu yalnız Özel Doğuş Hastanesi ile sınırlı değil, Mersin’deki bütün özel hastanelerde artık bu uygulama gerçekleşiyor. Mersin artık sağlıkta ne Ankara’ya nede başka büyükşehirlere muhtaç değil.

Özel Doğuş Hastanesi  olarak hastalara ne gibi imkanlar sağlıyorsunuz.?

Öncelik gelen hastaları misafirlerimiz olarak görüyor ve güler yüz ile karşılıyoruz. Biliyorsunuz bir işletmenin en temel amacı memnuniyeti sağlamak, hele ki sağlık hizmeti veren bir kuruluş iseniz insanlara daha iyi hizmet vermenin temel şartı güler yüzden başlıyor. Mesleklerinde Mersin’in en başarılı doktorları ile çalışıyoruz, en iyileri ile çalışmak başladığımız günden beri en büyük şiarımızdı. En kaliteli hizmeti en uygun fiyata vermeye çalışıyoruz, bunu da başardığımızı düşünüyorum.

Mevcut sağlık politikalarını bize değerlendirebilir misiniz.?

Aslında hükümetin AK Parti'nin en başarılı olduğu alanlardan biri de sağlık politikalarıydı. Bunu doktorların ve özel hastanelerin sırtına basarak yapmış olsa da halkın faydasına olan uygulamalar geliştirdi. Halk kaliteli sağlık hizmetine çok daha hızlı ulaşabiliyor ve eskiye göre çok ucuza satın alabiliyor. Biz doktorlar ve özel sağlık işletmeleri açısından bu uygulamalar kötü olsa da, vatandaş adına büyük bir artısı var tabi ki.

Sağlıkta Türkiye diğer Avrupa ülkelerine oranla hangi seviyede.?

Türkiye’deki sağlıkla Avrupa’da ki sağlık konusunu kıyaslamak aslında doğru bir yöntemdir. Çünkü sağlık turizmi denilen bir pastandan Türkiye önemli bir pay almaktadır. Türkiye’de sağlık konusunda hem hastanelerimiz hem doktorlarımız Avrupalı meslektaşlarını asla aratmayacak düzeydedir. Üstelikte Avrupa’daki tedavi parasının çok çok altında ve aynı kaliteli sağlık hizmetini alabiliyorsunuz. 

Sağlıkta şiddet her doktorun olduğu gibi sizin ve hastanenizin sorunu aslında. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz.?

Öncelikle Samsun ve Gaziantep’de öldürülen doktorlarımıza Allah rahmet eylesin diyoruz. Sağlıkta şiddet aslına bakılırsa hükümetin politikalarının getirdiği bir sonuçtur. Eskiden doktora saygı son derece üst seviyelerdeydi, toplumda doktor dediğiniz zaman son derece itibarlı insanlar, son derece saygın insanlardı. Ama hükümetin bu sağlıktaki her şeye kolay ulaşma noktasında getirdiği yöntemler doktora da saldırıyı ucuzlattı. Doktoru ucuzlattı; bu nedenle halkta bunu bilinçsiz bir şeklide yapıyor maalesef. Bu bir eğitim sorunu, bunu bir önlem alarak yapamazsınız her doktorun başına bir tane güvenlikçi dikemezsiniz. Bu halkı eğiterek olur, biz Doğuş Hastanesi olarak güvenlik önlemlerimizi almış durumdayız, ama devlet doktorunu korumadıktan sonra biz nasıl koruyalım ki.? Aslına bakılırsa öldürülen doktorlarımız Devlet Hastanesi'nde çalışan doktorlardı, devletin hastanesinde çalışıyorlardı. Koskoca devletin koruyamadığı doktorunu küçük bir hastane nasıl korusun.? Bu yüzden hükümete düşen en büyük görev halkı eğitmek.

Eklemek istediğiniz farklı bir şey var mı.?

Tek temennimiz sağlıkta herkes açısından eşit günlerin gelmesi. Hastalar daha az para ödeyerek, daha kaliteli hizmet alacağı günlerin gelmesi. Bu konuda hükümete düşen görev, silaha ayırdığı bütçeden daha fazlasını sağlığa ayırması. Eğitime ayırması. İşte o zaman Türkiye daha yaşanabilir bir ülke olacaktır.















Editör: Barış Köksal