İşte Sabri Özdemir ile yaptığımız o röportaj;

Marka bilinirliğinizi neye borçlusunuz?

Bir noktadan sonra insanlara güven sağladığınız zaman her konuda size danışıyorlar zaten. Önemli olan onlara sağladınız hizmetle güven aşılamanızdır. Ben hiçbir zaman küçük hesapları düşünmedim, her zaman büyük hesapların adamı oldum. Benim için dünya çapında yapılan etkinliklere ve yarışmalara katılmak daha önemli. Evet, Mersin’de de hatırı sayılır insanlar var ve bunların etkinlikleri olabiliyor, ama kabuk aynıysa benim için o kalabalığın içinde yer almamın hiçbir anlamı yok. Bazen kabukları kırıp, değiştirmek gerekiyor.

İnsanlara baktığınız zaman kimi takip ettiğiniz çok önemlidir. Özünde baktığınız zaman herkes çok iyi yerlerde görülebilir, yardımsever olabilir, hayırsever olabilir. Varlığınızla insanlığa örnek olamıyorsanız çok bir öneminiz yoktur. Duruşunuzla, tarzınızla, kılık kıyafetinizle birilerine örnek olmanız gerekiyor. 

Mersin’deki iş adamlarını stil olarak nasıl buluyorsunuz?

Dünya klasiği şeklinde oluşan kalıplaşmış bir stilleri var. Bugün baktığınız zaman Rahmi Koç’ta takım elbise giyiyor, giydiği takım elbisenin, rengi, duruşu, diğerlerinden çok farklı. Bizim iş adamlarımız takım elbisede siyahın dışında bir renk giyildiği zaman onun komik olabileceğini düşünüyorlar. Ya dünyaya ayak uydurursunuz, ya da olduğunuz durumu asalet halinde korursunuz. Baktığımız zaman hala yumurta topuk kunduralar, paçası ne dar ne geniş arada kalmış pantolonlar, kolun tam orta ayasına gelecek seviyedeki takım elbise gömlekleri hâkim. Ben bu tarz giyimi kesinlikle doğru bulmuyorum. İnsanlar arık takım elbisenin ceketinin kollarını yukarı doğru katlayarak kullanıyorlar. Siyah bir ceketin altına mor pantolon giyerek de bu bütünlük sağlanabilir. Takım elbiselerin altına spor tarzda ayakkabılar çok rahat giyilebiliyor fakat ben Mersin’de bir iş adamının bu tarz giyindiğini daha önce görmedim. 

İnsanların kalıplarını kırmanız zaman alan bir durumdur ve bu çok zordur. Bir tarz yaratmak istiyorsak çevrenin kaldırıp kaldırmayacağını düşünerek o tarzı uygulamanız gerekiyor. İnsanlar kendine yakışan tarzı uyguladığı zaman zaten çevreden olumsuz hiçbir tepki almayacaktır. 

İş adamlarına ne gibi tarzlar önerirsiniz?

İş adamları genelde kat kat giyiniyor ve bu durumdan kaynaklı olarak ortaya hoş bir görüntü çıkmıyor. Takım elbiseyi giyip onun üzerine kaşkol takıp, onunda üzerine bide palto giyildiği zaman kaba bir görüntüye sahip oluyorlar. Bugün baktığımızda bütün girdiğimiz ortamlar klimalı. Evimiz, arabamız, ofisimiz, gittiğimiz iş yerlerinin çoğunda klima var. Bence herkesin paltosu sadece arabasının içinde olmalı. Bugün iş adamlarına baktığımız zaman içine gömleğini giyip, kravatını takıp üzerine ceketini giyip kış aylarında da rahatlıkla hayatına devam edebilir. 

Takım elbise giymiş bir iş adamının, o takım elbisenin içine şık bir t-shirt giymesini ya da çok şık duracak İtalyan kesim bir pantolonun üzerine t-shirt giyip üzerine dar mont almasını kimse yadırgamaz. Dünyanın tarzı artık bu. 

Bugün bakıldığında mağazalarda hala t-shirt satılır çünkü t-shirt sadece yazın giyilecek bir kıyafet değildir. Üzerini tamamladığınız zaman t-shirt kışın da giyilebilir. Özellikle Mersin gibi bir bölgede kalın kabanlar, kalın ayakkabılar pek tercih edilmemeli. 



Editör: Barış Köksal