Röportaj: Yağmur İĞRET
 
MESİAD Başkanı Mehmet Deniz ile kentimizin sorunlarına, bu sorunların nasıl üstesinden geleceğimize ve başlanıp ama tamamlanmayan projelere dair bir röportaj gerçekleştirdik. Mersin’in bir çok artısı varken bunların değerlendirilmediğini vurgulayan MESİAD Başkanı Mehmet Deniz, Mersin’e katkı sağlayacak her projenin içerisinde yer alacaklarını ve yenilikçi fikirlere her zaman açık olduklarını söyledi.
 
YAĞMUR İĞRET: MESİAD Başkanı olarak sizce Mersin’in en büyük sorunu nedir?
 
MEHMET DENİZ: Bence Mersin’in en büyük sorunu, bütüncül ve sürdürülebilir kalkınma ve marka şehir olmak için çok konuşulmasına ve bir çok çalışmaya rağmen  sonuca varılamamasıdır. Mersin birçok göreceli üstünlüğe sahiptir. Bunları kısaca, ulaşım alt yapısı, serbest bölge, liman, uzun kıyı şeridi, iklimi, demografik ve kültürel çeşitlilik, dağ, deniz ve inanç turizm zenginliği, verimli tarımsal alanlar, ulusal ve uluslararası hinterland ve coğrafi konum olarak sayabiliriz.
 
Mersin yaylaları, kıyı şeridi ve inanç varlıklarına rağmen turizmden ölçek büyüklüğü bakımından yararlanamıyor. Plansız altyapı ve göçten kaynaklanan çarpık bir yapılaşma var.  Özellikle göçün sunduğu fırsatlardan yararlanmak yerine başıboş bırakılarak problem haline getirilmiştir.
 
Turizm sahil şeridinde gelişi güzel konut ve site yapmak olarak hayata geçirilmiş. Burada yerel yönetimlerin olduğu kadar devletin de kusuru var. Örneğin, Antalya ve Mersin birçok alanda benzedikleri halde devletin kalkınma planlarında iki il için farklı öngörüleri yüzünden aynı gelişmeyi göremiyoruz. Mersin’de tarım ve ticaret, Antalya’da ise tarım ve turizm gelişmiştir.
 
Devlet Planlama teşkilatı, kısaca DPT; 1960’da Türkiye’de planlı kalkınma dönemi başlatmış. Hazırladığı 5 yıllık kalkınma planlarında, Türkiye’yi bir takım göreceli üstünlüklerine göre bölgelere ayırmış. Bu planlarda Mersin ve Çukurova’nın kalkınması için tarım ve ticaret ön görülmüştür. Mersinlilerin istediği gelişme alanıyla hükümetin bizim için ön gördüğü gelişme alanı arasında turizmde olduğu gibi ciddi bir kopukluk var. Mersin’de yaşayanlar turizmin gelişimini istiyorken, merkezi hükümet ön görmüyor.
 
Aynı durum sanayide de yaşanıyor. Hatta Türkiye’nin ilk sanayi kuruluşlarına sahip ilimiz bu politika yüzünden mevcutlarını dahi kaybetmiştir. Ancak sahip olunan üstünlükler dolaysıyla hem sanayide, hem de turizmde ciddi gelişmelerin orta vadede olacağını söyleyebiliriz.
 
Kültürel olarak Mersin Türkiye’dir diyebiliriz. Mersin kültürel çeşitlilik şansına sahiptir. Her ırktan, her dinden, her bölgeden ve kültürden insan yaşıyor. Birçok ülke kültürel çeşitliliği bir zenginlik sayarken biz bunu hemşerilik bilincinin önünde bir engel olarak görüyoruz. Tabiî ki bunda birçok etken rol oynuyor. Bir arada huzur içinde yaşamak ve ilimizin gelişimi için hemşerilik, özellikle Mersinlilik bilincini geliştirmek zorundayız.

 
Peki size göre Mersin sanayi kenti mi yoksa turizm kenti midir?
 
Öncelikle kent ve il arasındaki ayrımın farkına varmalıyız. Özellikle Mersin merkezde yaşayanlar, Mersin’i kent merkezinden ibaretmiş gibi tanımlarlar. Halbuki Mersin bir il ve 13 ilçeden oluşuyor. Kapsayıcılık bakımından kent tanımını terk etmeliyiz. Aksi halde Anamur veya Tarsus’u ne şekilde algılayacağız?
 
Bana göre şuan Mersin ne sanayi, ne de turizm kentidir. Mersin sanayide; tarım, serbest bölge ve liman hizmetlerine yönelik ticaretin ve liman hizmetlerinin sunduğu imkanlar ile mamul ve yarı mamullerin ürüne dönüştürüldüğü alandır. Daha çok ihraç edilecek ürünlerin işlendiği, paketlendiği ve ticarete hazır hale getirildiği bir yerdir. Doğal olarak Mersin, Marmara Havzası ve Orta Anadolu’dakine benzer şekilde ciddi bir sanayi alanı değildir. Ancak geliştirilebilir.
 
Turizmde ise gelişme imkanına sahiptir. Akdeniz Olimpiyatını gerçekletirmiş bir iliz. Tüm coğrafyasında inanç, tarih, deniz, kış ve yayla turizmine çok elverişli bir yerdir. Kayak ve kış turizmi için Karboğazı’na sahibiz. İnanç turizm için Saint Paul Kilisesi, Aya Tekla ve Yedi Uyurlar gibi turistlik yerlere sahibiz. Özellikle 300 günü güneşli ve ılıman iklimin sunduğu ekolojik doğa turizm için büyük bir fırsat.
 
İlimizde turizmin gelişmesinden çok gelişimini engelleyecek yatırımlar yapılmış. Örneğin; nükleer santral, petrol işleme tesisleri,  gübre, krom, soda, çimento, cam sanayileri ve yeni yapılan HES’ler turizm ile bağdaşır yatırımlar değildir. Bu da merkezi hükümetin öngörüsü ve yerel dinamiklerin kayıtsızlığından kaynaklanmaktadır. Tarımsal öngörüden ötürü Antalya ve Muğla’daki balık çiftliklerini bile Mersin’e taşımaya çalışılıyor. Mersin’in turizm potansiyelinin değerlendirilmesi için merkezi hükümetle işbirliği bir zorunluluktur.

 
Turizm ve sanayi açısından daha fazla gelişmek için neler yapılmalı?
 
Bir turizm hedefi, politika ve stratejimiz olmalı ve merkezi hükümetle birlikte bu hedef, politika ve stratejide ortak sinerji yaratmak için çalışmalar yapmalıyız. İki gücün bir araya gelmesiyle turizm gelişir.
 
Sanayide arzuladığımız yerde değiliz. Organize sanayi alanlarının kuruluş amacı sanayide gelişme ve yatırımların teşvikidir. Tarım ve ticaretin varlığı sanayiyi ikinci plana itti. Bir diğer neden de yerel yönetimlerin bu konuda gerekli tedbirleri almamasıdır. Sanayinin gelişebilmesi için büyük ölçekli sanayi alanları yaratılmalı ve bu alanların alt yapıları tamamlanarak yatırımcıya sunulmalıdır. Diğer taraftan tarımsal amaçlı kümelenme ve organize tarım alanları yapılmalıdır. Alan yetersizliğinden sanayinin önü tıkalı görünüyor. Turizm de olduğu gibi sanayi için de politika ve strateji oluşturmak zorundayız.
 
Durdurulan Çukurova Havaalanı projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
Çukurova Havaalanı, Mersin’in önemli yatırımlarından biridir. Durdurulsa bile hayata geçecek bir projedir. Hükümetin programında olduğunu ve yakın zamanda tekrar faaliyete geçeceğini düşünüyorum.
 
Tarsus-Kazanlı projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
Yatırımcıların iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Yatırımların %100 devlet tarafından karşılanmasını istiyorlar. Bu amaçla işi aksatmaya, yatırımı geciktirmeye çalışıyorlar. Bu çok büyük bir talihsizlik. MESİAD yönetimi olarak bölgede keşif yaptık ve projeden çok etkilendik. Devlet üstüne düşeni yapmış, ancak yatırımcılarda bir faaliyet görünmüyor. Ya yer tahsisi yapılan yatırımcılar uyarılmalı yada yeni yatırımcılara devredilmelidir.

 
Balıkçı Barınağı'nın Mezitli’ye taşınması konusundaki görüşleriniz nelerdir?
 
Balıkçı barınağı sorununu ilk kez Abdullah Ayan Bey dile getirdi. Biz de MESİAD olarak bu konuya sahip çıktık. Cin fikirli hatırı sayılır birileri sessizce bazı çalışmalar yapmış. Takipçisi olmayınca merkezi hükümet de yatırım olacak düşüncesiyle bu tarz fikirleri onaylıyor.
 
Kanımca balıkçı barınağı ile Atatürk Parkı Dünya’da en pahalılarıdır. Mendirek ile çevrilmiş, liman içinde başka bir park ve balıkçı barınağı yok. Ekonomik getirisi yüksek liman bölgesini parka dönüştürmüşüz. Uçuk bir fikir olsa da, doğrusu mendirek ile çevrilmiş alanın liman olmasıdır.
 
Balıkçı barınağı ve Atatürk parkı; Mersin’e yılda 500-600 konteynır getirecek bir alanı yok etmiş. Dolayısıyla balıkçı barınağı şimdiki yerinden biran evvel kaldırılarak Karaduvar’a taşınmalıdır. Verimli bir alanın limana devredilmesi veya kurvaziyer turizmine açılması gerekiyor.
 
Bizce barınağın Mezitli’ye taşınması, Mersinlilere yapılacak en büyük kötülük olur. Orası Mersinlinin denizle buluştuğu önemli bir noktadır. Bizim bu konudaki görevimiz yerel ve merkezi hükümeti bir araya getirip doğru yere taşınmasını sağlamaktır. Diğer ülkelerde balıkçı barınakları kent merkezinden ziyade merkeze 15-20 km. mesafede balıkçı köylerindedir. Doğrusu olan da budur. Takipçisi olacağız. Güzelliklerimizi muhafaza edelim diyoruz.
 
MESİAD olarak fark yaratacak bir projeniz var mı?.
 
Olmaz mı? MESİAD’İN kuruluş amacı, Mersin’e katkı sağlamaktır. En önemlisi ve ivedilikle gerçekleştirmek istediğimiz proje; Mersin’in bütüncül ve sürdürülebilir kalkınması için bir EKONOMİK KALKINMA PLANI İLE STERAJİYE kavuşturulmasıdır. Bu plan ve stratejiyi,
 1-Büyük ölçekli yatırım,
 2-Yeni ekonomik coğrafi bölge,
 3-Kümelenme” anlayışı ile oluşturmak istiyoruz. Aksi takdirde ilimiz ve bölgemizdeki dinamiklerin birlikte çalışıp başarması zordur.
 
EKONOMİK KALKINMA PLANI İLE STERAJİ’de Lojistik Merkez, Organize Tarım Bölgesi, Serbest Ticaret Bölgesi, Soğuk Zincir, Çukurova Hava Alanı, tüm taşıma modlarını kapsayan Lojistik Köy, Büyük Ölçekli Organize Sanayi Bölgeleri ve Mersin limanları bir bütünü oluşturacak şekilde planda yer almalı, çevreci yaklaşım göz ardı edilmemelidir.
 
Plan ve stratejide tek başına Mersin yerine, Mersin ve Adana’ya birlikte çözüm sunacak ve iki ili de mutlu edecek ortak yatırımlar ve birlikte kalkınma önerileri sunulmalıdır.
 
İkinci önemli projemiz; yatırımların takibi ve hızlandırılması açısından; içinde merkezi hükümetin, yerel idarenin, odaların ve STK’ların da birlikte çalıştığı bir yatırım takip ofisi kurulmasıdır.
 
Üçüncü en çok önemsediğimiz konu ise yaşanılabilir bir çevreye sahip olmak için çevrenin korunması’dır.

Editör: Barış Köksal