Gazetemiz editörlerinden Berivan Sürgit'in sorularını yanıtlayan Mersin Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Deniz önemli açıklamalarda bulundu

MESİAD kaç yılında kuruldu.?

MESİAD 1991 yılında dokuz kurucumuz tarafından kuruldu. Türkiye'de kurulan ilk 5 STK’dan biridir. Günümüzde 170 civarında seçkin üyemiz var.  Biz çok üyeden ziyade nitelikli üye ararız. Günün koşullarında MESİAD, TÜSİAD’ın yönetim sistemini örnek alarak, çağdaş sivil toplum örgütlerinin tüm niteliklerini kapsayacak şekilde bir tüzükle amaç ve hedeflerini belirlemiş.
 
MESİAD’ın kuruluş öyküsünden bahseder misiniz. ?

MESİAD, Türkiye sivil toplum hareketine öncülük edebilecek niteliktedir ve geçmişten de günümüze öylede olmuştur zaten. Dolayısıyla henüz sivil toplum örgütü anlayışının gelişmediği, kurulmadığı bir ülkede yargı, yönetim vs. alanlarında karşısında bir sivil toplum oluşturmak zor bir durum. Ama biz bu zorluğu da aşmış durumdayız. MESİAD’ın o zaman kurulması büyük bir başarının göstergesidir. Mersin’i temel hedef seçmişler. Mesela üniversitenin kurulması, Organize Sanayi Bölgesi'nin hayata geçirilmesi, turizm alanlarının belirlenmesi ve daha bir çok alanda çalışmalar yapmıştır. Bugün gördüğünüz STK’lar, MESİAD’ın kurulmasından  5-6 yıl sonra kurulmuşlardır. Bu STK’lar da bizim sivil toplum hareketimizden güç alarak kurulmuşlardır. MESİAD, Mersin’e de sığmamıştır. Önce Çukurova Bölgesi'ne taşmış, sonra tüm Türkiye’yi kapsayan hareketin öncülüğünü yapmıştır. O dönem Mersin’in tek başına bir yere varamayacağını düşündüler ve Çukurovalılık fikrini Adana ve Mersin’i bir araya getirmiş, Osmaniye ve Hatay’ı da içine alarak Doğu Akdeniz SİAD diye bir federasyon kurmuşlar ve Adana, Mersin arasındaki rekabeti yok ederek birlikte ve dayanışma içinde sinerji yaratarak nasıl kalkınabileceğimize dair bir proje çizmişler. Bu da çok büyük bir başarıdır. Zamanla Çukurovalılık fikrinin taştığını görüyoruz. Türkiye’de de bir takım SİAD’ların kurulduğunu görüyoruz.  MESİAD Türkiye sivil toplum hareket taşlarından bir tanesidir. 

MESİAD hangi kuruluşlarda yer almakta ve görevleri nelerdir.?

MESİAD, TÜSİAD’ı da yanına alarak bir proje gerçekleştirmiştir ve birkaç yıl sonrada Türkiye Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nu (TURKONFED) kurmuştur. Görüleceği üzere MESİAD Türkiye’de sivil toplum hareketinin temel taşlarından biridir.  MESİAD şu an Çukurova SİFED’in dönem başkanlığı sırası Adana’da olduğu için oranın başkan vekilliğini yürütüyor. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun genel merkezinde yönetim kurulunda iki üyesi var. Mersin Üniversitesi’nin kuruluşunda aktif rol oynamıştır ve Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfı'nın Başkanlığını yürütüyoruz. Aynı zamanda yeni binamızın üçüncü katında da Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfına yer tahsisi yapmış durumdayız. MTOSB’nin kurulması için müteşebbis heyeti oluşturmuş bizim kurucularımız. MTOSB'de de Müteşebbis Heyet Başkanvekilliği görevi MESİAD'da. Çukurova Kalkınma Ajansı'nın kurulmasında büyük rol oynadık. İl Kalkınma Kurulu'nun üyesiyiz. İl Çalışma Komisyonunun üyesiyiz. Çukurovalılık fikrinin gelişmesinde Adana SİAD ile ortak hareket ederek bu fikrin valiliğe, belediye başkanlarına, halka ve iş insanlarına işlenmesini sağladık.

Daha önemlisi Türkiye’nin bir başına Marmara Havzası ile kalkınamayacağını, ikinci bir Marmara Havzasına ihtiyaç olduğunu ve özellikle de İstanbul statüsüne uygun bir yapı gerektiğini, bu bölgeye benzer üç ekonomik alan kurulması gerektiğini dile getirdik. Bu önerimiz üniversiteler tarafından da araştırılarak hükümete, bakanlıklara, kamu kurumlarına hatta Avrupa Birliği'ne iyice anlatıldı ve şu anda o önerimiz uygun görülmüş durumda. Türkiye’nin orta gelir düzeyinden çıkıp hızlı kalkınabilmesi ve kendini bulabilmesi için Ege Havzasın da, İzmir ve çevresini, Doğu Akdeniz de Adana ve Mersin’in birleşik bir havza oluşturarak iki önemli ekonomik havza yaratılabileceğini düşündük. Bunun çeşitli nedenleri var, Marmara Havzası doyuma ulaştı, yatırım yapılacak alanlar azaldı ve Mersin’in çok önemli kazanımları var; örneğin Türkiye’nin en önemli ve düzenli limanına sahip çok önemli dış ticaret kavşağında olmamız gibi. 



MESİAD BİNASI TAMAMEN YENİLENEREK HİZMETE GİRDİ

MESİAD olarak Mersin’in projelerine ne gibi katkılarınız var.?

Tarsus - Kazanlı projesi var. O proje bizim için önemli projelerden biridir. Bu projenin fizibilite çalışmalarını ve ne şekilde olacağını, hangi amaçlarla ne şekilde gelişeceğinin bütün çalışmalarını gönüllü yapan ve giderlerini karşılayan MESİAD'dır. Şu an bu proje ve Çukurova Havaalanımız tamamlanamadığı için bizde büyük bir yara olarak kaldı. Çukurova Havaalanı'nı havaalanının şehir merkezinden çıkarılıp, iki kenti de birleştirecek,  iki kentin birlikte yapacağı ilk yatırım alacak. Büyük emeklerle kabul ettirilmiş bir proje aslına bakarsanız. Kuruluşunda bir takım yanlışlıklar oldu. Devlet mülkü varken, özel mülk kamulaştırarak alındı. Zaten onun kamulaştırılması 1-2 yılımızı aldı, biz devlet mülkünün daha sorunsuz olacağını söyledik ve devlet mülküne yapılmasını istedik. Sonra ihale sürecine geldi; ihaleyi alan firmanın bu işleri yapacak erkte ve güçte olmadığını defalarca dile getirdik. Ama buna rağmen bizleri dinlemeden firmaya verdiler. Firma bizi yapamayacağı konusunda haklı çıkardı. Havaalanının gecikmesi bir şehrin temel taşını yok etmekte. Bu kadar aksaklığa rağmen desteğimizi sunmaya devam edeceğiz. 

Birçok çalışmalara da öncülük etmiştir MESİAD; örneğin Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın, Valiliğin birçok çalışmasında her daim olmuştur. MESİAD bu çalışmaları yaparken aynı zamanda ülkemizin nitelikli demokrasi ile donatılması, insan haklarında hukukun herkese eşit mesafede davranmasını isteyen bir kuruluştur ve bunun için çaba sarf ederiz. Toplumsal kalınmayı ön hedefe koymuş durumdayız. 
 
Mersin sizce tam olarak ne bölgesi. ? Sanayi mi, Tarım mı, Turizm mi yoksa Liman mı.?

Mersin bir sanayi bölgesinden ziyade bir ticaret bölgesidir. Sanayi de limanı destekleyecek şekilde gelişiyor. Sanayi konusunda Adana bizden daha ileri durumda. Zaten biz Adana ve Mersin’in birleşimini isterken her ilin göreceli üstünlüklerini kullanıp geliştirmek arzusuyla bunu istiyoruz. Mersin dünyanın hububat ve bakliyat politikasının belirlendiği yerlerden biri. İlimiz önemli bir tarımsal üretim merkezi, doğal olarak bölgemizde tarımsal alanlara yönelik sanayilerinde gelişmesi gerekiyor. Hububat ve bakliyatın işlenmesi ve uluslararası pazarda bir ürün haline getirilmesi için sanayinin geliştirilmesine ihtiyaç var. Liman hizmetleri ile tarımsal alana yönelik sanayilerin gelişmesi bekleniyor bu bölgede.

Ama Mersin’i asıl geliştirecek olan dış ticaret, iç ticaret ve tarımsal yatırımlardır. Tabi Mersin’in doğasını ve iklimini de unutmamak gerekir. Turizm konusunda epey geride kalmış bulunuyoruz elbette Antalya kadar beklentimiz yok çünkü yapıları tahrip edilmiş bir sahil şeridimiz var. Ama henüz bakir alanlarımız da çok. Bu bakir alanlarda yatırımlar yapılarak, Antalya kadar olamasak da bir miktar yakınlaşma sağlayarak o seviyeye yakın bir yere getirebiliriz. 

Yerli otomotivin üretim merkezi Mersin’de olması ne gibi katkı sunar. ?

Henüz böyle bir çalışma yok ama Mersin- Adana- İskenderun ile birlikte bir otomotiv sanayide kullanılan yassı metal sanayi gelişti bölgemizde. Bu da otomotiv sanayinin ana belirleyicilerinden biridir. Bundan dolayı aslına bakılırsa Mersin bir ana dağıtım merkezi görevini üstlenebilecek seviyede. Bu konuda belediyelerimize çok iş düşer, onlara alan yaratmak, alt yapısını bitirmek ve tahsis etmek. Bu işler böyle olduğu taktirde bir çok insanın bu bölgeye rahat geleceğini düşünüyoruz. Yerli otomobil üretimine başlandığında gelecekte Mersin ana dağıtım merkezi olabilir.

Bunca yıldır gelişecek diye bahsettiğimiz Mersin’de herhangi bir ilerleme kaydedilmiş değil sizce neden.?

Çukurova’nın temel özelliklerinden biri tanesi çok konuşulan, çok tartışılan ama vardığı sonucu eyleme dönüştüren bir yapının olmaması. Bunun bir çok nedeni var, ama en önemlisi Çukurovalılık fikrinin gerçekleştirmeden önce Adana ve Mersin iki rakip şehirdi. Her biri yatırım kendisine yapılırsa olumlu bakıyordu; diğer ile yapılacak yatırıma karşı çıkıyordu. Böylelikle iki ilde yatırımdan mahrum kalıyordu. İkici neden ise, iki ilde de göçten kaynaklı hemşerilik bilinci gelişmedi. Göçle gelenleri kabul etmediler, gelen göçün uyum sağlayamaması bu ayrışmada bakıldığında basit konular ama şehrin gerilemesine neden oluyordu. Ama Çukurovalılık fikri ile biz bunu aştık artık. İki ili aynı çatı altında topladık.

Editör: Barış Köksal