www.cukurovaexpres.com /  Özel Haber

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
2001 senesinde eşimin vefatı sonucunda bu işi devralarak başlamak zorunda kaldım. Mersin - Tarsus Organize Sanayi Bölgesi içerisinde bulunan fabrikamızda, otomotiv sektörüne kasa imalatı yapıyoruz. İşe başladığımda bu iş ile ilgili hiçbir eğitimim yoktu. Ev hanımı ve iki çocuk annesiyken MTOSB içerisinde yeni kurulan bu fabrikanın tüm sorumluluğunu devraldım. O zamanlar 6-7 tane firmaydık burada; Aşut, Berdan Cıvata, Darıcıoğlu vardı… 13 senedir çalışma hayatının içerisindeyim. Bu süre içerisinde MTOSB'nin içerisinde olmanın getirdiği iyi yönler oldu. Verilen eğitimler, düzenlenen seminerlerin çok faydası oldu. Buradaki sanayici arkadaşlarımdan Sabri Tekli, Şerafettin Aşut ve sonrasında Cenk Cenkçimenoğlu’nun bölge müdürü olarak buraya gelmesinin ardından çok destekleri oldu. Benimde kendimi biraz daha dışarıya açmam ve dışarıdaki eğitimlere de katılmam başarıyı getirdi.

En büyük avantajım asla vazgeçmemem oldu. Her gün sabah istikrarlı bir şekilde işyerime geldim. Vazgeçmemek ve sabretmek bana başarıyı getirdi. Çünkü çocuklarım çok küçüktü; oğlum ilkokulu yeni bitirmişti, kızım da ortaokul son sınıftaydı. Sonra kızım üniversiteyi kazandı ve İstanbul’a gitti. 10 sene orada kaldı. Oğlum Melih ile burada mücadeleye devam ettim. 4 sene tek başıma mücadele ettikten sonra erkek kardeşimi aldık yanımıza. 


Eşini kaybeden bir kadınsan ve evlenmiyorsan insanların çok büyük bir saygısı oluyor. Çocuklarım var ve daha çok bir erkeğin yaptığı işi, üretimi yapıyorum. Sanayi o kadar gelişmiş ki, Mersin bir sanayi kenti olmadığı için dışarıdan çok fark edemiyorsunuz. 2001 yılında sanayinin Mersin’de yeni yeni geliştiği, ayrıca krizin de olduğu bir dönemdeyiz o zamanlar. Her hangi bir kredi ve finansal destekten ben faydalanamadım. Tek başınasın, düzgün duruyorsun, çocuklarının annesisin; o sebeple Sabri Tekli’nin, Şerafettin Aşut’un çok etkisi ve desteği oldu bu yıllarda.

İlk başladığımda üretimi, pazarlığı, malzemeyi bilmiyordum. Bu Allah’ın bir hikmeti ona inandım. Teknopanel’in sahiplerinden amcamın oğlu Ramiz Dalkılıç bana her şeyi not al dedi. Ben not alma hastalığına o zaman yakalandım. Hayatımda dönüm noktası olan diğer kişi de Kaya Mühendislik Korkmaz Kaya oldu. Bana hesap yapmayı öğretti.  Gelir-giderin ne olduğunu, maliyetin nasıl hesaplanması gerektiğini ve çocukların mutlaka buraya gelmesi gerektiğini anlattı. Arkasından Şerafettin Aşut 'İSO yapmak zorundasın Berrin' dedi ve İSO yapan firmayı aldı getirdi. Her şeyi dosyaladık klasör haline getirdik. Aradığımızı bulmak ne demek onu öğrendim. Yavaş yavaş her gün bir şeyler öğrendim.


Bu öğrenme süresi ne kadar sürdü?

Biraz komik olacak ama herşeyi öğrenmem 4 sene sürdü. İnsanlar 1-2 senede her şeyi öğrenip oturtamıyor bazı şeyleri. Bir gün bir belgesel izledim. Antepli baklava ustası çıktı ve 10 senede ancak usta oldum dedi. Sonra bende 10 sene sonrasına baktığımda aynı şeyi söyleyebilirim.

Eşimi kaybettiğimde daha gençtim. Bayansın, dikkat çekiyorsun ve sanayidesin. Çocuğum çok ters istikamette okuyor. Buradayken okuldan aradıkları zaman ben gidiyorum ve burayı emanet edebileceğim kimse olmuyordu. Bazen Şerafettin Aşut beni arayıp, 'Berrin sen gittin adamlarda işyerinden çıktı gitti' diyordu. 

Sabri Tekli her gün güvenliği arayıp gelmiş miyim diye soruyordu. Ben her gün gelmenin bana bir şeyler kattığına inandım ve vazgeçmedim. Ailem 'ne işin var orada, burayı kiraya ver ya da sat' diyordu. O dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de yeni Başbakan olmasıyla kadınlara yönelik istihdam arttı. Sabri Tekli ‘Hayır işin başında duracaksın’, Korkmaz Kaya, ‘Hayır mücadelene devam edeceksin’, Şerafettin Aşut ‘Sakın bırakma, seni örnek göstereceğiz. Sen bizim göz bebeğimizsin’ diyorlardı.

Devam ederken gerçekten para kazanmıyordum. Çünkü çalışan 20 kişi vardı. Onların maaşının nasıl kazanılacağını, elektrik faturalarının nasıl ödeneceğini bilmiyordum, hesap yapamıyordum. Eşim çok tanınmış bir insandı Mersin’de. Her gün ziyaretime gelip burada dualar ediliyordu. Tanımayanlar da gelip sen kimsin, bu işi nasıl yapıyorsun dediklerinde hayat hikâyemi anlatmak zorunda kalıyordum. Bu bir ara beni bıktırdı, hep aynı şeyleri konuşmaya başladım. Zamanla hesap yapmayı öğreniyorsun, insanlar ile arana mesafe koymayı öğreniyorsun. MTSO’da ilk kadın kurul üyesi oldum. GİŞKAD’da yönetim kurulunda üye oldum, derken çevrem genişledi. Tek olmadığımı gördüm. Bütün bunlarla birlikte özgüvenim fazlasıyla gelişti. Sonra Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin düzenlediği seyahatlere katılmaya başladım. Bunlarında çok büyük bir faydası var.

 
İşin başına geçtikten sonra çok fazla ilerleme gösterdiniz. O zamanlarda kaç metre kare alana sahiptiniz? Şimdi kaç metre kare alanda faaliyet gösteriyorsunuz?

O zamanlar 2.500 metre kareydi. Ön tarafı yeni almıştık. Bir iki taksitini ödemiştik. Sonrasında rölantiye girdi o borçları ödeyemediğimiz için. Daha sonra yine bu dönemdeki hükümetin yapılandırmalarından yararlandım ve 2011 senesinde hepsini düzgün bir şekilde ödedik. Şu anda MTOSB içerisinde borcu olmayan firmalardan birisiyim.

Vazgeçmemek çocuklarımın da beni örnek almasına sebep oldu. Oğlum liseyi bitirdikten sonra yanıma geldi, fakat çevremdeki insanlar okuyup bir mühendis olursa buradaki işi daha rahat devralacağını söyledi. Bu seferde sanki ben emekliliğe sevk ediliyorum gibi bir durum oldu. Aynı gruptaki arkadaşlarımızla en az 60 yaşına burada kalırız diye konuştuk. Şimdi oğlum Melih üretim, planlama, satın alma ve satışa bakıyor. Ben biraz daha arka plana çekildim, muhasebeye bakıyorum. Muhasebeyi de 6 aydır kızıma devrettim. Kızımda işletmeyi okuyup bitirdi. Bende daha geri planda kalarak daha çok sosyal aktivitelere katılmak istiyorum. Örnek olabilirsem eğer insanlara kendimi anlatmayı istiyorum.

Arkama dönüp baktığımda beni çok rahatsız eden, üzen durumlar yaşadığımı görüyorum. Gereksiz bir sürü borcum olmuştu. Elektriğimiz kesilecek ve kesilirse hiçbir şekilde üretim yapamayacaktık. Koşturuyorsun, onun için dil döküyorsun. Bu kadar çok ekonomik sıkıntıların varken yeni müşterin geliyor. Dışarıdan bakıldığında bir fabrikasın, senin içerde ne yaşadığını bilmiyor kimse. Okumak, araştırmak ve vazgeçmemek bizi bu seviyeye getirdi. Şükür ki bunların hepsini atlattık ve bu seviyelere kadar geldik.


Hayatınızın dönüm noktası diyebileceğiniz bir olay yaşadınız mı? Sizin bu işte devam etmenizi ve başarılı olmanızı sağlayan en büyük şey nedir?

Bende vazgeçmeme huyu var. Her şeyimiz vardı, çokta çalışmak zorunda değildim. Ben ilkokuldan beri spor yapan biriydim. Sporun çok büyük faydası var. Kadınsan bile, erkek gibi durmanı sağlıyor. Bir şeylerden korkmuyorsun. Özel okulda okuyordu çocuklarım. Gözümü kapattığımda babaları olduğunda daha iyi bir ortamda yetişeceklerse benimle de aynı şekilde olmalı diye düşündüm. Burayı kiraya versen kirayı alamazsın. Kimse seninle ilgilenecek kadar sana yakın değil, çünkü kadınsın. Erkek olsam daha rahat arayabilirim, sohbet edebilirim. Bu tarz şeyler Türkiye’de hâlâ yanlış anlaşılıyor. Bir miktar paramız vardı o parayla bir süre geçindik. Bazı kurslara katıldım. İşimizle ilgili kullandığımız programda gayet iyiyimdir. Raporlarımı çok iyi alırım, işimi çok iyi takip ederim. 

Hiç üşenmeden başka şehirlerde iş yapacağımız firmalara gidiyordum. Bir çok firmanın işini bu şekilde kazandım. Gaziantep’e Şölen firmasına gidiyordum, oradan dönüşte Kahramanmaraş’a Mado’ya gidiyordum. Oradaki insanlar kadına daha fazla sahip çıkıyor. Tabi sahip çıkarken o güveni de verdim. Sadece iş konuşuyordum. Öğlen yemeğine bile kalmıyordum. Açta kalsam bu çizgiyi korudum. Parasız kaldığım çok dönemler oldu. Buradan Huzurkent’e kadar yürüdüğüm dönemler olmuştur. Hiç kimseden bir kuruş dahi istemedim. 

Bunlar fark ediliyor zamanla. Sen kimsenin bilmediğini, duymadığını zannediyorsun. Ama bunlar biliniyor. Bakıyorum emekliliğim yok. İki gün sonra hangi parayla karnını nasıl doyuracaksın. Çocukların burada tek kaldıklarında onlarda aynı sıkıntıyı yaşayacak. Yine sana ihtiyaç var. Hep bunları düşündüğün zaman, senin hiçbir yere gidecek lüksün olmuyor. Senin işin varsa, cebinde paran varsa sen varsın. Yoksa kimse yok etrafında. Emekli oldun 3 gün sonra seni kimse hatırlamaz. Sen buradaysan varsın, yoksan yoksun. İşin başında isen yaşıyorsun.!

 
Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde olmanızın avantajları neler oldu?

Çok fazla avantajı oldu.  Üretimin olmazsa olmazı elektriktir. Burada TEDAŞ’ın elektriği toplu olarak organizeye satması çok yararlı oldu. Şerafettin Aşut, Sabri Tekli döneminde başta olan insanlar üreticiyi korudular. Halen de bu şekilde devam ediyor. MTOSB yönetimi üretim durmasın, fabrika aktif bir şekilde çalışmalarına devam etsin düşüncesine sahip.

Akşam saat 22:00’a kadar kaldığım dönemler oldu. Burada elektrik lambalarının olmadığı zamanlar vardı. Baştaki bu insanlar buraya çok emek verdi. Burada elektriğin hiçbir şekilde kesilmemesi, güvenliğin çok iyi olması ve dayanışmanın olması buradaki firmalara ciddi yararlar sağlıyor. 

Atılgan Helva, Berdan Civata, RMA, Yaren Orman Ürünleri'nin kasalarını ben yaptım. Onların beni kollaması ve benim de malzemelerimi onlardan almam, kendi içimizde dayanışmamız, sıkı sıkı bağlanmamız çok güzel. 

Burada sorunlarımızı MORSKUD (Mersin Organize Sanayi Bölgeleri Kullanıcılar Derneği) ile paylaşarak çok iyi yerlere geldik.  Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin çok iyi bir yerde olduğuna inanıyorum.  Bunu baştaki yönetim sağladı. Bu güveni insanlara verdiler. Müteşebbis heyet müdahale ediyor ama onunda olması gereken dönemler oldu. Bazı dönemlerde çok fazla işimize yarıyor. 

Organize Sanayi Bölgesi herkesin göz bebeği. Küçük sanayideki yedek parça hizmeti veren, servis hizmeti sağlayan firmalarımız var. Biz onlara da çok büyük faydalar sağlıyoruz. Burada üretim ne kadar devam ederse onlarda o kadar çok çalışırlar. Keşke alanımı daha fazla genişletseydim. Şimdi üretim alanı bana yetmiyor.  MTOSB'de değişik sektörlerin bir arada olması benim iş yaptığım gruba çok büyük fayda sağlıyor.

Peybak Gıda Mehmet Tangör’de heralde 30 tane kasam var. Gülpaş bir çok ürünün distribütörü. Gaziantep, Muş, Van, İzmir ve İstanbul’da yerleri var. Bütün bu illerdeki kasaların tamamını ben yaptım. Mersin’de bu işi yapan iki kişiyiz. Eşim hayattayken daha önce Çay Mahallesi’ndeydim. 13 sene önce orası çok yakın, dolmuş ayağının önünde. Çalışan insanlarımızı da o semtten seçiyorduk. Çünkü gelir seviyesi düşük olan insanlar çalışmaya daha çok istekliler. Bizde de bedensel çalışma var. Oranın konumu çok uygundu. Kentsel dönüşüm, elektriğin çok sık kesilmesi, alt yapının iyi olmayışı gibi faktörlerde vardı. Biz de MTOSB'ne bundan dolayı taşındık.

Taşınınca Mersin ili sınırları içerisindeyken Tarsus ilçe sınırları içerisine girdik. Bu konuda biraz zorlandık. Eşim, Mersin Vergi Dairesi’ne kayıtlı. Buraya geliyorum ve eşim yanımda vefat ediyor. Hiçbir şey bilmiyordum. İnsanlar Ercüment Mis’in eşiyim diye bana iltifat ediyordu. Bütün her şeyi üstüme devralırken çok zorlandım. Mevcut fabrikamız inşaattı ve belirli yükümlülüklerimiz vardı. Bütün vergi işlerimiz Tarsus’a bağlandı. Bunların SSK yazışmaları vardı. Yazışma nedir bilmiyordum ki. O yüzden 4 seneyi aldı bu öğrenme sürecim.

Antalya’da şubemiz vardı. Çay Mahallesi’ndeki atölyemizi de kapatmamıştık. Araçların trafiğe çıkabilmesi ve ruhsat, plaka alabilmesi için muayene istasyonlarına biz götürüyoruz araçları. Yer değişikliği, telefon numarası değişikliği gibi durumlar da beni çok zorladı. Bunlar hep beni yıldıran, bıktıran şeyler. Param bitti, parasızım ve araçlarıma icralar konuldu. Küçük düşüyorsun, ağlıyorsun ama sonra baktığında ağlayarak hiçbir şey halledilmiyor. Belki sorduğunuz dönüm noktası bu da olabilir. Annesin ve çocukların da senden bir şey bekliyor.

MTOSB'de olmasaydım daha çabuk pes edebilirdim. Burası bir site, karşımdaki komşum gitmek isterse 'hayır' derim ona. Organize Sanayi Bölgesi fuarlara götürmeseydi tek başıma gitmeye cesaret edemezdim. Buradaki birliktelik insana güç veriyor.

 
İş hayatında olan ve işe yeni atılacak olan gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Oğlum ve onun yaş grubundaki arkadaşlarına baktığımda kesinlikle okumaları gerektiğini düşünüyorum. Fakat eğitim senin her şeyin değil. Ben buna bir örneğim. Eğitimi alırken bir taraftan da işi erkenden öğrenmesi gerekiyor. Benimde babamın kendi dükkânı vardı. Her gün giderdim, sakız satardım. Utanmazdık bunları yaparken. Çocuk küçükken bunları görmeli ve hesabını yapmalı insanlar. Ben çocuğumu üniversiteye götürdüğümde bir ajanda verdim ve her gün ne harcıyorsan yaz dedim. O zaman senin gerçek giderin ne kadar görebilirsin. Benim sana bu kadar para vermem için benim kazanmam gerek dedim. Çocuklara bu hesabı öğretmek lazım. Maliyeti öğrenecekler ve daha bilinçli davranacaklar. Yiyebileceğin kadar para kazan ve daha fazlasını da başkaları da kazansın. Her şey senin olmasın, olamaz da zaten.

Editör: Barış Köksal