Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Milli Mücadele sadece vatanını savunan bir milletle yabancı işgalciler arasında bir müsademe, bir çatışmadan ibaret değildir. Milli Mücadele bir tarafıyla karakterlerin, kişiliklerin savaşıdır” dedi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile TBMM’nin açılışının 101’inci yıl dönümü dolayısıyla Birinci Mecliste tören düzenlendi. Törene TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Küçükakyüz, Deniz Kuvvetler Komutanı Adnan Özbal ve milletvekilleri katıldı. Şentop, burada yaptığı konuşmada Meclisin ve ilk üyelerinin milli mücadelenin ve milli iradenin atan kalbi, işleyen beyni, söyleyen dili, eyleyen bileği olduğunu söyleyerek, “Haklı bir mücadelenin meşru bir şekilde yönetildiği bu muazzez mekanın manevi ruhuyla aydınlık geleceğimizin teminatı sevgili çocuklarımızı ve gençlerimizi muhabbetle kucaklıyor, milletimizin ve soydaş ve akraba toplumların ve kalbi Türkiye ile atan bütün dostlarımızın ’Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı en içten dileklerimle tebrik ediyorum” dedi.

Tarihin milletler ve devletler arasında cereyan eden mücadeleler ile dolu olduğuna vurgu yapan Şentop, şunları kaydetti:

“Kudreti karşısında titrenilen nice hükümdar, nice devlet, günü gelmiş daha güçlü bir hükümdar ve devlet karşısında mağlup olmuş, zeval bulmuştur. Dolayısıyla her güç zevale, her güçlü mağlubiyete mahkumdur. Fakat mağlup edilemeyen yegane güç imandır. Bazıları imanı soyut ve şahsi bir dar manaya hapseder. Oysa iman, soyut ve şahsi bir özden, somut ve toplumsal bir hale inkılap ettiğinde mağlup edilmesi imkansız bir güce dönüşür. En sarih ve veciz haliyle İstiklal Marşı’nda ifadesini bulan Milli Mücadele, işte bu türden bir imanın tezahürüdür. Milletimiz için edebi bir metin olmaktan ziyade ebedi bir mücadele kılavuzu olan İstiklal Marşı’nda zafere olan itimadın imana dayandırılması bu sebepledir.”

"Milli Mücadele bir tarafıyla karakterlerin, kişiliklerin savaşıdır"

101 yıl önce Birinci Mecliste toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinin yokluğa mahkum edilmek istenen, vatanı işgal, ordusu terhis edilmiş bir milletin var olma mücadelesinin mücessem hali ve karargahı olduğunu bildiren Şentop, “İlk gün Meclise gelebilen 115 milletvekilinin içinde toplumun her kesimini temsil eden milletvekilleri vardır. Köylü, gazeteci, din adamı, asker kökenli milletvekilleri, Büyük Millet Meclisi sıralarında aynı gaye uğruna ahenkle çalışmışlardır. Denilebilir ki; milli mücadelenin merkezi ve karargahı olan Büyük Millet Meclisine asıl ruhunu veren, Birinci Meclis üyelerinin milli tahassüs ve dayanışma hususunda sergiledikleri müşterek tavır ve istiklal-i tamm iradesinin tahakkukuna duydukları sarsılmaz inançtır. Büyük Millet Meclisi bu haliyle milletin Ankara’da ve zafer yolunda atan kalbi olmuş, şahsi veya siyasi ihtilaflar çatışma ve çekişme mevzuu yapılmamıştır. Birinci Mecliste görev yapan milletvekilleri adeta Gazi Mustafa Kemal’in Amasya Tamimi ilan edilirken ortaya koyduğu ‘Ortada İttihatçılık, İtilafçılık yoktur. Memleket meselesi vardır’ yaklaşımını rehber edinmişlerdir. Tam bu noktada şu hususu belirtmek isterim ki Milli Mücadele sadece vatanını savunan bir milletle yabancı işgalciler arasında bir müsademe, bir çatışmadan ibaret değildir. Milli Mücadele bir tarafıyla karakterlerin, kişiliklerin savaşıdır” şeklinde konuştu.

23 Nisan’da savaş zamanı açılan Meclisin yine savaş zamanı, sadece sekiz ay sonra haklılığını hukuk ve meşruiyet zemininde sürdürmek için 1921 Anayasası’nı yaptığını, 1921 Anayasası’nın ilk maddesi olarak “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” maddesinin kabul edildiğini hatırlatan Şentop, “Egemenliğin sahibi olan millet, idarenin de sahibi olmuştur” ifadelerini kaydederek şunları aktardı:

“Bu durum da gösteriyor ki, Milli Mücadele döneminden bize kalan miras yalnızca cesaret değil, aynı zamanda bir zihniyettir. O zihniyet, meseleler ne denli çetin, vatan ve millet ne kadar zorda olursa olsun çözümün ancak milli iradeye dayanarak bulunabileceğidir. Dolayısıyla vatanın, milletin ve devletin iyiliğini gözettikleri iddiasıyla milli iradeye müdahale edilebileceğini düşünenler, bu türden müdahaleleri onaylayanlar veya müdahale imasında bulunanlar, sadece demokrasinin işleyen kurallarıyla değil, Cumhuriyetin kurucu ruhuyla da temelden çelişmektedirler.”

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı 23 Nisan’ın Ulusal Egemenlik Bayramı olarak kutlanmasının yanı sıra dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramı olmasının da Türk milleti için ayrıca bir iftihar vesilesi olduğuna dikkat çeken Şentop, “Savaş zamanında bayram olup olmaması uzun uzun tartışılmış ve nihayetinde halkın manevi birliğini ve moral değerlerini yükseltmek amacıyla bayram ilan edilmiştir. İlk olarak 1921’de çıkarılan bir kanunla ’Hakimiyeti Milliye Bayramı’ olarak kutlanmış, 1922’deki kutlamalara çocuklar da dahil edilmiştir. 1923 yılında Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin bugünkü adıyla Çocuk Esirgeme Kurumu’nun katkılarıyla savaş yetimleri ve öksüzleri için yardım toplanmaya başlanmıştır” dedi.

Şentop, 101 yıl önce Meclise asılan Türk bayrağı önünde Meclis Özel Defteri’ni imzaladı.
Kaynak: iha