KKTC Başbakanı Ersin Tatar, “Rum tarafı tek başına hareket edemez. Rum tarafı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahibi değildir. Kıbrıs adasının iki eşit ortağı vardır; Kıbrıs Rumları ve Kıbrıs Türkleri. Kıbrıs Türklerinin de hak ve çıkarları kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) düzenlenen ‘Şehit Teğmen Caner Gönyeli - 2019 Arama Kurtarma Tatbikatı’nın kara safhası sonrasında KKTC Başbakanı Ersin Tatar, özel olarak İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. Doğu Akdeniz kıyılarında yaşanan doğal gaz gerginliği hakkında konuşan Tatar, “Bütün kamuoyu aydınlatılmıştır biz de meseleyi yakından takip ediyoruz. Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti’yle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kendi aralarında anlaşmaları var. Rum tarafı tek başına hareket edemez. Rum tarafı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahibi değildir. Kıbrıs adasının iki eşit ortağı vardır; Kıbrıs Rumları ve Kıbrıs Türkleri. Kıbrıs Türklerinin de hak ve çıkarları kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır. Ulusal hukukun temeli de budur. Anavatan Türkiye’yle yaptığımız anlaşmalara göre Türkiye Cumhuriyeti’nin bu bölgede yapacağı bir takım çalışmalara biz de destek oluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve diğer yetkili makamlarının da ifade ettikleri gibi; Bu bölgede çıkarlarımızın korunması için gerekli adımlar atılmalıdır, biz de buna destek veriyoruz. Bizi bu durum mutlu ediyor, çünkü biz tek başımıza bu süreci idare edemezdik. Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte Doğu Akdeniz’deki pozisyonu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kendi ekonomisi ve kara sularının değerlendirilmesi ve ulusumuzun hak ve çıkarlarımızın korunması son derece önemlidir. Bu hususta emek veren tüm Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine, deniz kuvvetleri ve komutanlıklarına teşekkür ediyorum. Çünkü bu durum sanıldığından daha büyük bir olaydır. Önümüzdeki 100 yılda toprak parçası kadar, denizlerdeki haklar ve çıkarlar hatta deniz diplerindeki zenginlikler önem arz edecektir. Türkiye’nin sondaj gemilerini göndermesi ilk olarak Fatih daha sonra Yavuz’un buralara gelip araştırma ve sondaj çalışmaları yapması bizim pozisyon almamız açısından önemli bir gelişmedir. Bu kararlılığın devam etmesi gerektiği düşüncesindeyim. Biz dün yaptığımız açıklamada tutuklama emriyle ilgili Rum tarafının büyük bir yanlışı olduğunu söyledik. Çünkü bu konuda yasal bir zeminde yürütülmekte olan bu çalışmanın bu şekilde meseleyi gererek bir yerlere taşınmaya çalışması fevkalade yanlıştır. Bu durum diplomatik açıdan da hukuk açısından da yanlıştır. Kıbrıs’ın gerçeklerini görmemek demektir. Kıbrıs’ın gerçeklerini görmeleri gerekiyor. Kıbrıs’ın iki sahibi var. Biz bunu kabul ediyoruz. Fakat Kuzey Kıbrıs Hükümeti, Kuzey’deki devlet Kıbrıs Türk halkının yönetiminde ve egemenliğindedir ve Türkiye’yle her türlü anlaşma yapma yetkisindedir” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kısa bir süre önce başkanlık sistemine geçtiğini ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de bu sistemin konuşulmaya başlaması gerektiğini söyleyen Tatar, “Bizim bu durumu tartışma noktasına yakın bir gelecekte geleceğimizi düşünüyorum. Çünkü bu sistemde istikrarsızlık oluyor ve hükümetler çok sık değişiyor. O bakımdan Türkiye’dekine benzer bir sistemi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de tartışılır olması gerekmektedir. Daha önce yaptığımız görüşmelerde de tüm partilerin başkanlık yönetimine sıcak baktığını gördük. Tabii ki anayasal değişiklik gerekiyor, referandum gerekiyor bunlar gündeme gelecektir. Hükümetimiz yeni iş başı yaptı. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var Nisan 2020’de. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra bu mesele gündeme gelebilir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Kuzey Kıbrıs hükümetinin her zaman barıştan yana tavır takındığını ve 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatıyla birlikte Türk askerinin bölgeye barış getirdiğini belirten Tatar, “Biz her zaman barıştan yanayız. Kıbrıs’ta barış dediğimiz olay 1974’ten sonra Türk askerinin müdahalesiyle gerçekleşmiştir. Güney’de Rumlar, Kuzey’de Türkler hiçbir hadise yaşamamıştır. Şimdi yapılmak istenen federasyon görüşmeleri ekseninde Kıbrıs’ta bu yapıyı üniter bir yapıya Avrupa Birliği içerisinde, Türkiye’nin söz hakkı olamayacağı, Türkiye’nin garantörlüğünün sona ereceği ve Türkiye’nin buradan çekilmesiyle ortaya çıkacak Federal Cumhuriyetin Avrupa Birliği içerisinde, Avrupa Birliği güvenliği şemsiyesi altında bir pozisyon olacaktır. Biz buna karşıyız. Bu hükümet uyumlu bir hükümet. Kıbrıs’ta artık alternatif fikirlerin masaya gelmesi lazım. Bu fikirler arasında; AB çatısı altında iki devletin bir araya gelmesi, konfederasyon veya kadife ayrılık olabilir. Ama günün sonunda federal temelli anlaşmaların tükendiği ve ne formül olursa olsun iki devletten ibaret olması gerekmektedir. Bu durumda bizi Kuzey’de rahatlatır. Çünkü üniter yapıda Türkiye’nin garantör devlet olmayacağı bir yapıda Kıbrıs Türkleri sıkıntıya girer. Dolayısıyla bizim arzu ettiğimiz, bu kadar yıldan sonra Kuzey’de ayrı bir devlet ve bu devletin Türkiye’nin garantörlüğünde bu yapıda ileriye taşımasıdır. Toprak, mülkiyet, yerleşim meseleleri yine tartışılır, yine AB kriterlerine göre bu konular ayarlanabilir” diye konuştu.

Kaynak: iha