Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Cristian Berger, "2016 yılında Türkiye ve Avrupa Birliği arasında Suriyeli mültecilerle ilgili bir anlaşma oldu. Ne kadar para verdiğimize ilişkin farklı görüşler dile getirilse de hem Türkiye hem AB kabul edecektir ki bu anlaşma işe yaradı. Türkiye’den Yunan adalarına geçen kişi sayısının azaltılması kapsamında günde 10 binlerden şimdi 50-60’a düşmüş durumda bu sayı. Daha da önemlisi Ege Denizi’nde ölen insan sayısı azaldı. 2015-2016’da 2 bin kişi hayatını kaybetmişti, bu yıl şanslıyız bir ya da iki ölüm oldu" dedi.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Cristian Berger, Akdeniz Üniversitesi (AÜ) İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi, Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu Konferans Salonu’nda "AB Türkiye İlişkilerine Bakış" konferansında öğrenciler ve akademisyenlerle bir araya geldi.

Salonda gördüğü kalabalık nedeniyle AB’ye halen bir ilgi olduğunu gözlemlediğini dile getiren Berger, AB’nin tarihi, bugünü ve neden AB’nin olduğu noktasında bilgiler verdi. 9 Mayıs’ta AB Günü’nü kutlayacaklarını aktaran Berger, bu tarihin ileriye bakmanın zamanı olması gerektiğini vurguladı.

AB’nin ülkelerin tek başına başa çıkamayacağı sorunları çözebildiğinin altını çizen Berger, "Bu birliğin, birlik olarak ele aldığı sorunlar iklim değişikliği, küresel ısınma göç sorununa kadar değişiklik gösteriyor. Birkaç gün önce İstanbul’da göçle ilgili bir konferans vardı. Orada da bildirilen göçle tek başına bir ülkenin başa çıkamayacağıydı. Brüksel artık asıl büyük meselelerle ilgileniyor olacak. 9 Mayıs Avrupa Günü’nde, AB’nin geleceğini ele alan etkinlikler olmalıdır. Bu 9 Mayıs’ta Birleşik Krallık’ın, AB’den ayrılmasından sonra kutlanacak olan ilk AB günü olacak. Tartışmalar Birleşik Krallık’ta halen devam ediyor. En azından karar alındığında bize verilen takvim bu yönde. Bu mektup iki yıl önce ilk defa gönderildiğinde herkes felaket olduğunu düşünmüştü. AB’nin parçalanacağını, tek tek ülkeleri ayrılacağını söylemişlerdi. İki yıl sonra durumun farklı olduğunu görüyoruz. 27 üye ülke beraber hareket ettiler. Aralarındaki uyumu daha da güçlendirdiler. Birleşik Krallık’ın ayrılmasıyla ilgili ortak bir pozisyon belirlediler" ifadelerine yer verdi.

"Türkiye ile aynı gemideyiz"

Son iki yılda AB’nin kendini dünyada nasıl konumlandırması gerektiği tartışmasının da ortaya çıktığını aktaran Berger, "Bu tabi dünyada olanlarla ilgilidir. 1945’de kurulan çok taraflı düzenin yıkıldığını görüyoruz. Yeni yükselen güçler var Çin gibi. AB de ortada, arada bir yerde. AB çok taraflılıktan yanadır, bu konuda ısrarcı, 1945’de kurulan çok taraflı düzen, barış ve güvenliğin garantisi olduğunu söylüyor. Burada biz de Türkiye ile aynı gemideyiz. Türkiye de aynı şekilde çok taraflılığı destekliyor. Çok taraflılık ve çok kutupluluk arasında fark var. Askeri ittifaklar halen önemli ama kendine güveninde önemli olduğunu görüyoruz. Şimdi güvenlik ve askeri alandaki stratejiler için daha yakın işbirliği yapılması konuları da var. Bu alandaki çalışmalar saldırıya hazırlık veya buna yönelik AB değerleri ve prensiplerini korunmasını amaçlamadır. AB’nin temelini oluşturan insan hakları ve temel özgürlüklerdir" diye konuştu.

"Çözülmesi gereken sorunlar var"

Berger, AB’nin dayandığı iki değerin eğitim ve bilimin güçlendirilmesi, teknolojinin desteklenmesi olduğunu belirterek, bütün bu gelişmelerin yumuşak güç denen yapıdan, akıllı güç yapısına geçiş olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin AB’ye aday bir ülke olduğunu anımsatan Christian Berger, "Türkiye’nin aday olmadığını gösteren resmi bir karar yok. Katılım sürecine yön veren ilkeler Kopenhag kriterleridir. Bunlar AB’ye katılmak isteyen ülkeler için oluşturulmuş ön koşullardır. İki konuya özellikle odaklanıyor kriterler, biri demokratik kurumlar, diğeri de serbest piyasa ekonomisidir. AB üye ülkelerini bir araya getiren iki rehber ilke bunlardır. Katılım ve üyelikle ilgili müzakereler, bu iki ilke arasında gidip geliyor. AB’ne katılım olursa nasıl olması gerektiği üzerinde duruluyor. Komisyon Başkanı mayıs aylarında mesaj verdi, ’AB demokratik ve istikrarlı bir Türkiye istiyor.’ 2016’da yılında zorlu bir süreç geçirsek de olumlu yönde bir değişim var. AB birlikte çalışıyor. Reform Eylem Grubu, 4 bakanlıkla çalışılıyor. Reformların başlatılmasıyla ilgili konuşuldu. Bence bu Cumhurbaşkanı ve başka politikacıların söylediği gibi bu Türkiye’nin halen AB yolunda devam ettiğinin güçlü bir göstergesidir. Tamamen toz pembe bir tablo çizmiyorum halen çözülmesi gereken sorunlar var. İki tarafın konuşması bir araya gelmesi, görüş alışverişinde bulunması önemli" dedi.

"Bu yıl bir ya da iki kişi öldü"

Katılım ve ortaklık sürecinin ötesine geçen sorunların olduğunu işaret eden Berger, "Birincisi göç. 2015 yılından sonra yaşananlar, Suriye ve Arap dünyasındaki kriz sonrasında AB ve Türkiye’nin birlikte çalışmasının göstergesi oldu. 2016 yılında Türkiye ve Avrupa Birliği arasında Suriyeli mültecilerle ilgili bir anlaşma oldu. Ne kadar para verdiğimize ilişkin farklı görüşler dile getirilse de hem Türkiye hem AB kabul edecektir ki bu anlaşma işe yaradı. Bu anlaşmanın iki boyutu açısından işe yaradığını söyleyebilirim. Birincisi Türkiye’de Yunan adalarından geçen kişi sayısının azaltılması. Günde 10 binlerden şimdi 50-60’a düşmüş durumda bu sayı. Bence daha da önemlisi Ege Denizi’nde ölen insan sayısı azaldı. 2015-2016’da 2 bin kişi hayatını kaybetmişti, bu yıl şanslıyız bir ya da iki ölüm oldu. Bir-iki de çok diyebiliriz, bu soruna da çözüm olduğunu söyleyebiliriz. İkinci boyutu Türkiye’deki Suriyelilere büyük bir cömertlikle evini açan, ülkesini açan, ev sahibi toplumlara yardım etmek. 6 milyon avro Türkiye’de kademeli olarak uygulanmaktadır. Bu miktar az gelebilir ama Türkiye daha fazlasını harcadı. Bu sadece Türkiye’ye sağladığımız destek. Bunun yanında Lübnan, Ürdün ve Irak’ta da destek veriyoruz. Türkiye 2011’den bu yana 3.5 milyon insana yardımcı olmak için büyük bir yük üstlendi bunu da unutmamak gerekir" dedi.

"Gümrük Birliği"

Türkiye-AB arasındaki ilişkilerde omurgayı ekonomi ve ticaretin oluşturduğunu dile getiren Berger, "Türkiye AB’nin önemli bir ticaret ortağıdır. Yabancı doğrudan yatırımı yüzde 70’inden fazlası AB’den geliyor. Biz ABD’den, İran’la çalışan şirketlere uyguladığı yaptırım ve ek tarifenin Türk ekonomisi üzerinde olumsuz etkisi olmaması için çabalıyoruz. Ticaret ilişkilerimiz uzun zamandır devam ediyor, bu hem 1960’ta imzalanan ortak anlaşması ve Gümrük Birliği Anlaşmasından. Türkiye, AB üyesi olmadan Gümrük Birliği Anlaşması imzalanmış tek ülkedir. Komisyon birkaç yıl önce anlaşmanın güncellenmesi önerisinde bulundu. Anlaşmanın tarım ve hizmetler gibi alanları da modernize edilmesini önerdi. Bir takım siyasi sorunlarla takılındı ve müzakereler başlamamış değil. Ama umuyorum ki reform çabaları, adalet sistemindeki reformların uygulanması, Gümrük Birliği Anlaşmasında müzakerelerin başlamasında itici güç olacaktır" diye konuştu.

"Erasmus’un önemi"

AB’nin Türkiye ile yaptığı işbirliğinin önemli olduğunu vurgulayan Berger, "En etkili ve en popüler program Erasmus’tur. Bu program başkası, öteki korkusunu da ortadan kaldırıyor. Bu benim açımdan yabancı düşmanlığı İslamafobiye en güçlü panzehirdir. Buradan Avrupa’ya giden ya da gelen herkese, karşı tarafın insan olduğunu gösteriyor. Bu programın böyle bir amaca hizmet etmesi çok iyi anlaşıldı ve bütçesi iki katına çıkarıldı" ifadelerine yer verdi.

"3 bin yabancı öğrenci var"

Berger, konferans öncesi Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa Ünal’ı ziyaret etti. Ziyarette Berger, AÜ’nün yabancı öğrenci sayısı, iş imkanı ve öğrencilere sunduğu olanaklar hakkında Rektör Prof.Dr. Ünal’dan bilgi aldı.

Prof.Dr. Ünal, AÜ’nün Türkiye’nin en büyük üniversitelerden biri olduğuna değinerek, yabancı üniversitelerle en fazla değişim anlaşması olan üniversite olduklarını belirtti. AÜ’nün öğrencilere alanlarına göre sahada staj ve çalışma imkanı sağladığını kaydeden Prof. Dr. Ünal, "Uluslararası bir üniversite olma gibi bir hedefimiz var. Bugün itibariyle 102 ülkeden 2 bin 300 yabancı öğrencimiz var. Ülkelerinden burs alıp gelen öğrencilerle bu sayı 3 bin civarında. Turizm şehri olmamızın avantajıyla yabancı öğrenciler tarafından tercih ediliyoruz. Teknopark’ta 110 firmamız yer alıyor. Akademisyenlerimiz aktif olarak bu yapının içinde yer alırken son dönemde öğrencilerimiz de kendi firmalarını kurmaya başladı" dedi.

Ziyaretin anısına Berger, Prof.Dr. Ünal’a saat hediye etti.
Kaynak: iha