HERKESİ AFFETMEYİN 

Bilimsel makaleler ve araştırmalar incelendiğinde; affetmeyi “birinin, onu haksız yere inciten başka birine karşı, sevgi, cömertlik ve merhamet gibi hak edilmeyen hislerin teşvik edilmesiyle, kızma, olumsuz yargılama ve ilgisiz davranma gibi hisleri isteyerek terk etmesi” olarak açıklamaktadır. Yaygın olarak kabul gören bu tanıma göre, affetme; kızgınlık, hayal kırıklığı ve cezalandırma gibi olumsuz tepkilerin yerine, merhamet, empati ve cömertlik gibi olumlu sonuçlara yol açabilecek tepkilerin isteyerek ve bilinçli olarak geliştirilmesi için çaba göstermektir. Kızgınlık, acı, saldırganlık ve nefret, empatik anlayış, başkalarını affetmeye karar verme, olumsuz hislerden vazgeçme, kendini affetmeye karar verme ve suçu işleyenle uzlaşma gibi yedi ortak noktası bulunmaktadır. (Walker ve Gorsuch, 2004). Bu modeller, genel olarak insanların psikolojik sağlığı için affetmenin gerekli olduğuna dikkat çekmektedir.

 AMA…

Herkesi affetmeli miyiz?

İçi boş kişisel gelişim akımlarına kendini kaptıran kişilerin (sözde uzmanlar) sürekli tekrarladığı, işlevi olmayan, hatta bir çeşit uyutma etkisi yaratan Amerika’dan ithal bir slogan olan "Her şeyi Affedin, Özgür Olun!". Çoğu insan "bu doğrudur" diye, yapıyor sonra daha kötü oluyor. "Canınızı sıkmıştır, kalbinizi kırmıştır, çocukluk etmiştir, üzmüştür vs." hadi bunları affedelim, tamam. Ama... Ailenizin sınırlarına müdahale eden, çocuğunuzun yara almasına sebep olan, hayatınızın akışını değiştiren insanları affetmeyin. Sizi sürekli eleştiren, sınırlarınıza, mahremiyetinize saygı göstermeyen ve sizden sürekli bir şeyler talep eden ki biz buna ‘’ sömürücü tipler’’ diyoruz asla affetmeyin.  Size çok zarar vermeyen kişileri affetmek evet sizi güçlü kılar ama hayatınızı mahfeden kişi ve olaylar affederseniz duyarsızlaşmaya başlarsınız, depresyona sürüklenirsiniz. Çocuğu öldürülen bir anneden katilini affetmesini isteyebilir misiniz?

Editör: Barış Köksal