Mersin, Suriye konusunda sınıfta kaldı... Suriye ile bozulan ilişkilerimizden en çok etkilenen illerin başında geliyoruz... İhracatamızdan turizme kadar büyük darbe yedik...Hükümetin Suriye politikası sadece Suriye ile olan ticaretimizi değil, diğer bölge ülkeleri ile, en çok da İran ve Rusya ile olan ilişkilerimizi de olumsuz etkiledi. Yani bu işin faturasını Mersin ödüyor... Bu durum çok açık ve net bir şekilde hissediliyor. Peki sizce bu kent bu olaya karşı yeterince tepki verdi mi? Bazı sivil toplum örgütlerinin başkanlarının cılız demeçlerinin ötesinde Mersin ne yaptı?

MTSO, MESİAD, MEGİAD, GİŞKAD, MTB, TURAB neden suskunsunuz. Bu faturaya razı mısınız? Bir zamanlar zamanlar Suriye'ye geziler düzenleyen Suriye'yi kardeş ülke olarak ilan edenler neredesiniz. İşler iyi iken durmadan turlar düzenleyen, hatta Golan meselesine bile el  atan Cemiyet başkanları, dernek ve oda başkanları size ne oldu? Bu sesizlik  nereye kadar. Hani sivil toplum döneminde idik... Hani sivil toplum örgütleri yumuşak diplomasi ile ülke ilişkilerini etkileyebilirdi. Çıkın ya hükümetin bu konuda ki politikasını savunun, ya da bu duruma karşı çıkın. En azından hükümetten bunun maliyetini isteyin. Ama lütfen bu suskunluğa son verin. Niye bu denli suskunsunuz?

Burada hükümetin Suriye politikasını eleştirmeyeceğim. O konu tam bir uluslararası skandal boyutunda...Ekonomik etkilerinin ötesinde hiç bir yönüyle savunulmayacak, iflas etmiş bir dış politika tutumuyla karşı karşıyayız...

Kentin tutumuyla ilgiliyim.... Bazıları basın önünde Suriye politikasınının olumsuz etkilerinden söz ettik diyebilir... Sağolsunlar... Ben bir tepkiden, bir tutumdan bahsediyorum... Oldu mu böyle bir şey...

Bir kaç defa tanık olduğum, Mersin Milletvekili ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın işadamlarına hitap ettiği, o güzel rakamlarla süslediği konuşmasına bir tek kişinin itiraz ettğini görmedim, duymadım...Bakanı yüzlerce kişi dinliyor, Bakan'nın karşısında konuşmalar yapılıyor, içinde mühalefetten millet vekilerinin bile bulunduğu bu toplantılara bir kişi Suriye konusundan bahsetmiyor.. . Nedir bu suskunluk allahaşkına...

Fazla uzatmayacağım. Bu kent büyük imkanlara sahip güçlü bir kent, dinamik bir kent...Her şeye rağmen iyi şeyler  olmuyor da  değil, ama en çok ortak hareket etme ve ortak bir duygu geliştirme konusunda ciddi bir sorunumuz var gibi geliyor. Bu kent iç ve dış konjonktüre son derece bağlı... Her olaydan öyle ya da böyle fazlasıyla  etkileniyoruz... Yıllarca Güneydoğu olaylarının yükünü taşıdık, bedelinin ödedik... İşte bu ortak tavır eksikliğinden bunun maliyetini merkezi hükümetten isteyemedik, alamadık... Şimdi de böyle bir durumla karşı karşıyayız... Hükmetin dış politikasını bire bir değiştirme şansımız olmasa bile,  bu maliyetin karşılığını istenmeli... En azından bunun için ortaya bir tavır konulmalı.. Tamam, bir çok işadamının ya da işdünyası ile ilgili oda ve kuruluş yöneticilerinin hükümetten beklentileri olduğunu, hatta bir çoğunun korktuğunu tahmin etmek  zor değil. Tamam, dünyanın her yerinde sermaye yapısı gereği ürkektir, korkaktır,  ama bu kadar da değil. Bu kadar da olmaz... Böyle hep birlikte batmaya sessiz kalınmaz.

Editör: Barış Köksal