Orta gelir tuzağı, bir ülkede kişi başına düşen milli gelirin belirli bir düzeye ulaştıktan sonra o seviyede sıkışıp kalması olarak tanımlanıyor.
Doğaldır, kişi başına düşen milli gelir hesaplanırken ülkenin yıl içinde yarattığı tüm hasıla toplam nüfusa bölünüyor.
Bu detay önemli çünkü, ülkeler milli gelirlerini nüfus artış hızının üzerine çıkarmadıkları sürece sıçrama kaydedemiyor.
Peki orta gelir tuzağı denilince evrensel olarak kabul edilen bir kriter var mı?
Dünyanın her konuda ABD' ye baktığı günümüzde, küresel ekonominin tüm kurallarını ABD belirliyor. Orta gelir tuzağı ölçümünde de durum değişmiyor.
Genel kabul gören kaba tanıma göre, ABD' de kişi başına düşen milli gelirin %20' sinin üzerine çıkamamış ekonomiler orta gelir düzeyinde kabul ediliyor ve orta gelir tuzağı tehlikesi de tam burada ortaya çıkıyor.
ABD' de 2015 itibariyle kişi başı milli gelir 55 bin dolar olduğuna göre 11 bin dolar orta gelir seviyesine tekabül ediyor ve bir ülkenin aynı yıl itibariyle orta gelir tuzağındaki kategoriye girmemesi için bu seviyenin üzerinde yer alması gerekiyor. (ABD' nin her yıl ortalama %3 büyüyen bir ülke olduğunu ve orta gelir düzeyi civarında dolaşan ülkelerin üst gelir grubu ülkeleri arasına geçerken, ABD büyüme oranlarını yakalayıp üzerine çıkmaları gerektiğini de not etmekte yarar var)
Son yıllarda Dünya Bankası da ülkeleri kişi başına düşen yıllık ortalama gelire göre değerlendiriyor.
Örneğin yıllık kişi başı geliri bin doların altında kalan ekonomiler düşük gelirli kabul edilirken bir ülkenin küresel ligde yüksek gelirli kabul edilmesi için 12.275 doların üstüne çıkması gerekiyor. (Dünya Bankası 2012 küresel kalkınma raporu)
İster 11 bin ister 13 bin deyin, Türkiye bu belirlenen ve kabataslak ABD' nin %20' sine tekabül eden çıtaya aslında yabancı değil.
ABD' nin 50 bin dolara yaklaşmakta olduğu 2010-2012 yılları arasında 10 bin doları aşan kişi başı gelirle Türkiye ilk kez makus talihini değiştirme şansını yakalamış ve %20' lik barajı aşma temayülü olan bir trende girmişti.
Ama bu uzun sürmedi.
2010-14 yılları arasındaki 5 yılın ilk iki yılını %20' nin burun farkı önünde götüren Türkiye, sonraki üç yılda yorulma emareleri göstermeye başladı. 2015' te ise bir önceki yıla göre dolar bazında %12 lik erimeyle 10 bin dolarlık kategoriden 9 bin dolarlık o kritik çıtanın altına düştü.
Bugünkü dolar kuru seviyeleri sürerse(ki düşmesi bir yana, değer kaybının hızlanma olasılığı daha yüksek) 2016 sonunda 8 bin dolarlara gerilemesi sürpriz sayılmamalı.
Peki Türkiye orta gelir tuzağına durup dururken mi düştü?
2001 krizinin ardından başlattığı yapısal reformları sürdürse, barış süreciyle uzaklaştığı çatışma ortamına geri dönmese, ihracat ağırlıklı büyüme hedefini yakalamak ve 2023 yılı için belirlediği 500 milyar dolar ihracata erişmek için tıpkı Kore ve Çin gibi teknolojiye yatkın üretime yönelse patinaj yapmaktan geçtim, geriye doğru kayan bir ülke konumunda mı olurdu?
AB ile başlattığı müzakere sürecini ağız dalaşı yerine tam üyelikle taçlandıran Türkiye' nin bugün Ortadoğu bataklığına sürüklenme olasılığı ve yüz yıllık batıya erişme hayalini susuz çöllere gömme riskinin ürkütücülüğü...
Genç nüfusun itici gücünü nitelikli ve bilişim çağına uygun eğitim sistemiyle avantaja çeviren Türkiye'yi hayal edin bir de bugünkü kısır döngüyü...
Aslında Güney Kore, Çin, Brezilya ve Türkiye' nin 55 yıllık kısacık yolculuğunu özetleyen aşağıdaki tablo* başka söze gerek bırakmadan her şeyi yeterince özetliyor.
Bir başka yazıda, aşağıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi orta gelir tuzağına yakalandığı şüphe götürmez Türkiye'nin çıkış şansı ve yollarını ele almaya çalışacağım.
1960 1970 1980 1990 2001 2010 2011 2014 2015
Brezilya 209 441 1923 3071 3135 11121 13039 11728 8538
Çin 89 112 193 316 1047 4515 5574 7587 7925
G.Kore 155 292 1778 6642 11256 22151 24156 27989 27222
Türkiye 508 491 1567 2791 3054 10112 10538 10304 9130
ABD 3007 5247 12598 23955 37274 48374 49782 54399 55837
*Dünya Bankası Kişi başına düşen GSYİH verileri (Cari ABD doları)
- Müfide İlhan belediye başkanlık koltuğundan nasıl indirildi? 23.10.2017
- Tuz deposundan Taş Bina' ya -32- (Pozcu salça imalathanesinde bir ozan) 09.10.2017
- Tuz deposundan Taş Bina' ya -11- 20.07.2017
- Telefonun gelişimi ve Mersin -5- 29.05.2017
- 1961 Referandumu; kuyruk, düşük kavgası... 10.04.2017
- Evet çıkarsa ne değişecek? 03.04.2017
- Mersin'in sellerle imtihanı -9- (1968 seli, istatistiklerin tespit ettiği en büyük afet) 23.02.2017
- Mersinin sellerle imtihanı -2- (Akarsu yataklarını koruma yerine yok etmek) 30.01.2017
- Mersin ve Bankacılık -8- (Kliringle başlayan narenciyenin altın çağı) 16.01.2017
- bağcılar evden eve nakliyat 22.12.2016
Yorumlar