Mersin Büyükşehir Belediye Meclisinin son toplantısına katılan Mühendis Odalarının temsilcileri sunumu yapılan ulaşım planıyla ilgili tepkilerini “hani birlikte yönetecektik” cümlesiyle ortaya koymuşlar.
“Birlikte yönetme” söyleminin her seçim döneminde yerel yönetimlere talip adayların kullandığı hayli geçerli bir vaat olduğunu ama iş fiiliyata gelince, işlerin hiç te sanıldığı gibi yürümediğini sokaktaki vatandaş biliyor da Oda yöneticileri bilmez mi?
Kaldı ki bu Mersin’e veya bugün Büyükşehir Başkanlığı koltuğunda oturan Başkana özgü bir sorun da değil. Osmanlı dönemine falan gidecek değilim, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar ister yerel ister merkezi iktidara sahip olanlar, bu konuda olumlu yaklaşımlara sahip te olsalar bir süre sonra tek karar verici konumuna geçiyor ve her alanda son sözü söylemeye başlıyorlar. İyi niyetle bazılarının görüşlerine başvursalar da sistem tek karar vericiliği dayatıyor sonunda.
Prens Sabahattin’ den beri bu topraklarda merkezi yönetim ile âdem-i merkezi (yerinden yönetim) güç kavgasının temelinde de eline ipleri geçirenlerin kimseye kaptırmama amacı var.
“birlikte yönetmenin” aslında yerel özerkliğin temel taşlarından öz yönetim anlamına geldiğini bilen biliyor da, şu günlerdeki toz duman arasında bazı masum kavramların bile ağza alınmasının ihanetle eş tutulduğu bir ülkede bırakın uygulamayı, tartışmanın nelere yol açtığını sanırım anımsatmaya gerek yok.
Gelelim Mühendis Odalarının “görüşümüz alınmadan önümüze getirildi” dedikleri ulaşım planına…
Mersin’ in kent içi ulaşımda ciddi sorunlar yaşadığı sır değil.
Sorunun çözümü belli ve bunun için öyle Amerikayı keşfe çıkmaya da gerek yok. Kaldı ki kent trafiğini rahatlatmanın yolu aynı çözüme bağlı ve bunun adı yolcuları konforlu biçimde toplu taşıma araçlarıyla taşımaktan geçiyor.
Toplu taşıma deyince de en kolay ve pratik çözüm Mersin gibi düz topografyaya sahip kentlerde metrobus veya raylı sistem…
Zaten hazırlayacağınız her türlü projeyi onaylatmak ve yatırım için iznini almak zorunda kalacağınız Ulaştırma Bakanlığının kriterleri de Mersin gibi bir milyon civarında nüfusa sahip kentler için tramvay ve benzeri sistemlere cevaz veriyor.
Taşınacak yolcu sayısı göz önüne alınarak kent nüfuslarına göre kategoriler belirlenmiş. Örneğin bir hatta birkaç milyonluk şehirde kalkıp metro yapamazsınız. Hadi yapacak parayı ve babayiğidi de buldunuz diyelim, onay alamazsınız. Ve seçeceğiniz taşıma sistemi için Bakanlığın onayı şart.
Eski zamanlara dönecek değilim ama Mersin tam 12 yıldır bir raylı sistem rüyasının peşinde koşup duruyor.
2004 yerel seçimleri öncesinde 2003’ te dönemin Büyükşehir Başkanı Özcan MERAY adını verdiği projenin tabelalarını kentin muhtelif noktalarına dikmişti de epeyi eğlence malzemesi çıkmıştı o günlerde. (Tabelanın biri İstiklal Caddesi Kırmızı Lacivert iş hanının önünde yıllarca selamladı geleni geçeni)
Sadece taşıma modeli değil, raylı sistemin güzergâhı hatta durak yerleri ve sayıları bile yıllardır belli.
Bu kadar da değil…
Mühendis Oda temsilcilerinin tepki gösterdiği Ulaşım Planı var ya, bu planın bire bir aynısı hem de aynı şirketçe 2009’ da yapıldı, 2012’de de revize edildi.
Ancak 2014 seçimleriyle büyükşehir sınırları değişince yeni Büyükşehir Başkanı Belediyede mevcut ulaşım planının tüm ili kapsayacak biçimde yeniden revize edilmesi düşüncesiyle süreci yeniden başlattı. 
Yenice’ den- Anamur’a kadar uzanan yeni kapsama alanına özgü bir planın yazılması gerektiği konusunda haksız da sayılmaz.
Ancak sınırlar büyüdükçe işin büyüklüğü ve ortaya çıkacak mali portrenin, eski ve hayli mütevazi projenin bile altından nasıl kalkacağını bilemeyen bir kent için aşılmaz engellere yol açacağını da gözden uzak tutmamak gerekiyor.