Mersin kent olarak ‘lobi’ faaliyetlerinde oldukça geride..

Bunun sebeplerini masaya yatıracak olursak ilk karşımıza çıkacak soru ‘Mersin’in kimler tarafından yönetildiği’ olacaktır..

Mersin’in genel yapısına bakacak olursanız toplamda 200 kişinin kentin yönetiminde söz sahibi olduğunu görürsünüz.. Kamu kurum ve kuruluşlarının başındaki kişilerden, spor kulüplerinin başındaki kişilere kadar saysanız 200’ün üzerine çıkamazsınız..

Yani bu lobi faaliyetlerindeki başarısızlık bu 200 kişinin suçu..

Eğer birey olarak ya da STK’lar olarak değerlendirecek olursanız içlerinde işlerini çok iyi yapan kişiler de var, diğerlerinin hızına yetişemeyenler de var..

Kamu kurum ve kuruluşlarına bakıldığı zaman ise yasaların izin verdiği ölçüde lobi faaliyeti yapabilirler.. Mesela Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu.. Güzeloğlu’nun hızına bürokratları yetişemiyor.. Güzeloğlu koşar adım giderken bürokratları ise yürüyorlar..

STK’larda da aynı sorunu gözlemleyebilirsiniz..
STK Başkanlarının büyük çoğunluğu yönetiminden çok daha iyi çalışıyor.. Yönetime giren kişi kendini bir anda TÜSİAD başkanı gibi hissederken daha kendi derneğinin başkanının hızı karşısında ne yapacağını şaşırıyor..

STK’lar da bir de ekonomik sıkıntılar var.. Bir çok STK’da yönetim kademelerindeki kişiler derneğe ekonomik anlamda katkı sağlamaktan kaçınıyorlar.. Derneğin kendisinden para istediğini gören yönetici bir anda ortadan kayboluyor.. Yönetim toplantılarına bile katılmıyor..

Bir de bunun tam tersi bir durum söz konusu; ‘Parayı veren düdüğü çalar’ zihniyetiyle hareket eden ve bu zihniyet ile hata üzerine hata yapan yönetici profilimiz var.. STK’da en çok para verenin yönetimde hep kalıcı olacağını sanan, para vermekle STK’nın çıtasının yükseleceğini düşünen, en çok para verenin ‘başkan’ olacağını sanan yöneticiler..

Sen STK’yı böyle idare etmeye çalışırsan; üye aidatları ve gelir getirici projeler yerine ‘veririm parayı çalarım düdüğü’ zihniyetiyle olaya bakan yöneticiden Mersin’e ne hayır gelecek.!

Bir de son olarak ‘lobi’ faaliyetlerinin askıya alınmasına neden olan STK’lar arasındaki birlik ve beraberlik eksikliğini vurgulamak istiyorum.. Herkesin hayata farklı bakış açıları olabilir; fakat söz konusu Mersin olduğu zaman birlik içerisinde hareket edilmeli..

Bu anlamda da bu bakış açısıyla kurulan Mersin Ekonomi Platformu’na büyük iş düşüyor.. Sadece Mersin’deki STK başkanlarının başkanıyım zihniyetiyle değil gerçekten Mersin için projeler üretecek bir kurum olmalı MEP.. Mersin’den çıkıp hükümette yetkili kanallara ulaşması gereken projelerin tek elden MEP üzerinden yönlendirilmesi gerekmekte diye düşünüyorum..

Yani Mersin’in ‘lobi’ çalışmalarındaki çatı birliği MEP olmalı.. İşte o zaman STK’lardaki boş beleş yöneticiler değil, gerçekten kent için bir şeyler yapma gayretinde olan ve başarılarıyla ‘başkan’ unvanını almış STK yöneticilerinin vatandaşa bir faydası dokunacaktır..