Mersin’de bizlerle beraber yaşayan bitkiler ve diğer canlılar da bu kentin, yani bizim yaşamımızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Hatta kimi hayvanlar bu kentin en eski sahipleridir. 
Bir kenti insanlarıyla birlikte tüm bitkileri ve canlılarıyla bir bütün olarak görmek gerekir.
Onların da bu kentin sahibi olarak, insanlar kadar yaşamlarını sürdürmeye hakları vardır.
Sokaklarda başıboş gezerek yaşamaya çalışan kediler ve köpekler, kuşlar, parklardaki çiçekler, otlar ve çimenler, yol kenarlarındaki ağaçlar, palmiye, hurma ve turunç ağaçları; deniz kıyısı mikroskobik canlılar, minicik kanatlılar ve böcekler…  hepsi bu kentin yaşayan, soluk alan, kenti renklendiren, canlılık veren parçalarıdır. 
Bizimle birlikte yaşayan, bu kentte hakkı olan canlılardır.
Bir hayat varsa, bir hayatımız varsa onlar da var diyedir…
*        *        *                                                   
Rahmetli Belediye Başkanları Kaya Mutlu ve Okan Merzeci zamanlarında sarkan dalları budanmış, ama Macit Özcan döneminde 15 yıl boyunca budanmamış ve adeta bu 15 yıllık dönemin somut belgesi halinde bakımsız, salkım saçak duran palmiye ağaçları, o halleriyle kente duyarsızlığın bir simgesi idi.
Sonra yönetim değişti; sulamalar ciddi bir yaygınlık kazandı, kentin tüm palmiyelerinin sarkan ve kuruyan dalları budandı. 
Dikkat çekecek ölçüde sistematik, disiplinli bir yeşil alan koruması başladı.
Kentin ana bulvarlarına iklime ve yöreye uymayan, hiçbir özelliği olmayan karabiber ağaçları diken Belediyeyi üzülerek hatırlıyorum. 
Maalesef yıllar sonra da, uygun olmadığı görülen bu yetişkin ağaçlar kesildi.

“Yeni Büyükşehir Belediyesi” yönetimi, yeşile verdiği önemi kentimizde yaşayan diğer canlılardan da esirgemedi: Parklarda ve sokaklarda gezen sahipsiz kedi ve köpekler için yem stantları kuruldu.
Hayvan barınağında bakımsızlıktan ölen hayvanları, buradaki kötü yaşam şartlarını maalesef çok çabuk unuttuk. 

Bu yazıyı yazmamın sebebi ise, beni son derece etkileyen, duygulandıran bir olaydır.
Bundan önce bir aracın çarptığı, ölüme terk edilen bir köpeği tedavi ettiren, bir ağacın dalına takılan güvercini kurtaran Belediye ekiplerini biliyoruz.

Son olarak: Hastalıklı bir köpeğin ihbarını alan Belediye ekipleri, hayvan ambulansı ile köpeği hayvan barınağına getiriyor. 4 saat süren bir ameliyat sonunda karnında açık yaradan dışarı sarkan 2 kilogram ağırlığındaki tümör alınıyor… Ve köpek hayata döndürülüyor.
Bu çağdaş dünyada canlılara verilen değerli bir örnektir ve her türlü takdiri hak eden bir davranıştır.

Büyükşehir Belediyesini, kentin yaşam çevresini, hayvanlarıyla, bitkileriyle bir bütün olarak kucakladığı, gerekli dikkati ve özeni gösterdiği için kutlamak gerek. 
Hayata saygı göstermek, insana değer vermek bir çevre sorunudur ve yok olmaya direnen, soluk alan her canlı birbirinin parçasıdır ve öyle korunmalıdır. 
Bu anlamda Mersin, deniziyle, toprağıyla, havasıyla, hayvanlarıyla, bitkileriyle ve insanlarıyla bir bütündür; Mersin bütün bunların toplamıdır. Öyleyse tek başına bunlardan hiçbirisinin anlamı yoktur; yaşayan bütün canlılar birlikte sevilmelidir, sayılmalıdır, korunmalıdır.
Büyükşehir Belediye’miz bu özen ve dikkatle çalışıyor; yukarda verdiğim ve beni duygusal olarak derinden etkileyen örneğin bir sistem ve anlayış olarak yerleştiğini biliyorum.
Çabasıyla bu anlamlı gelişmeyi sağlayanlara, Mersin’de canlı hayat adına, tüm canlılar adına teşekkür ederim.

HARUN ARSLAN