Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Uğurhan, Sağlık Bakanlığı’nın kamu hastanelerinde başlattığı yeni uygulamaya ilişkin İHA muhabirine açıklama yaptı. Uygulamanın akla ve vicdana uymadığını ifade ederek tepki gösteren Uğurhan, mutlaka geri çekilmesi gerektiğini söyledi. “Bu uygulamada, eğer bir vatandaşın SGK’sı yoksa, örneğin işleri yolunda gitmemiş, dükkanını kapatmak zorunda kalmış ve primini ödeyememiş bir Bağ-Kur’lu, aynı hastalık için SGK’lı vatandaşa göre 3 kat daha fazla ücreti cebinden ödeyecek” diyen Uğurhan, şöyle devam etti: “Bu kişinin parası olsa zaten primini öder ve sosyal güvenlik kapsamında olur. Böyle bir uygulama akla ve vicdana uymuyor. Sağlık haktır ve herkes için eşit, ulaşılabilir olmalıdır. Parası olan-olmayan, primini yatıran-yatırmayan diye ayrılmamalıdır. Bu ülkenin yurttaşı olmak, sağlık hizmetini ücretsiz almanız için yeterli olmalıdır.”
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan’ın konuyla ilgili, “Türk vatandaşlarının hepsi SGK kapsamında. Sadece kendi özel sağlık sigortası olan ya da çok zengin olup prim yatırmayanlar kapsamda değil. Tabii bazı istisnalar da olabilir. Yani kişi Bağ-Kur’ludur ama dükkanı batmıştır ödeme yapamaz gibi farklı istisnalar görülebilir. Bu gibi durumlarda mağdurlar ortaya çıkabilir. O zaman da gerekli yerlerle temasa geçilirse durum düzeltilebilir” şeklinde açıklama yaptığını dile getiren Uğurhan, “İşte bu istisna olarak değerlendirilen kişilerin onlarcası ile her gün biz hekimler ve diğer sağlık çalışanları karşılaşıyoruz. Onlarla birlikte çaresizlik duygusunu yaşıyoruz. Gerekli yerlerle temas etmenin ne kadar zor olduğunu ancak yaşayan bilir. O sorunları aşmak hiç de kolay değil” dedi.

“SAĞLIKTA KAR PARAYLA ÖLÇÜLEMEZ. SAĞLIKTA KAR KALİTELİ YAŞAMDIR”
Sağlık hizmetlerinin ticari olmadığının ve bedelinin hastayı ilgilendirmediğinin altını çizen Dr. Uğurhan, “Sağlık hizmetlerinin ücretiyle hastanın bir ilgisi olmaması gerekir. Sağlık hizmetleri ticari hizmetler değildir. Sağlık hizmeti devletin vatandaşına ücretsiz vermek zorunda olduğu bir hizmettir. Bunun bedeli hastayı ilgilendirmez. Onun insan olması, bu ülkenin topraklarında yaşıyor olması, insan hakkı olarak o hizmeti alması için yeterlidir. Sen primini ödedin, ödemedin değil, sen nüfus cüzdanınla hekime gidersin, devlet de bunu genel bütçeden karşılar” diye konuştu.

Şimdi herkesin, “Bu kadar pahalı bir hizmeti devlet nasıl karşılasın?” savunması yaptığına işaret eden Uğurhan, devletin örtülü ödeneklere ve başka şeylere nasıl para ayırıyorsa sağlık hizmetine de ayırabileceğini vurguladı. Sorunun, sağlık hizmetinin fiyatının çok yükseltilmiş olmasından kaynaklandığına dikkat çeken Uğurhan, “Gereksiz çekilen tomografiler, MR’ler, hastane yataklarının fahiş fiyatları, bunlar olmayacak. Bir kere sağlık sisteminde birinci basamak güçlendirilecek. Nasıl şimdi aile hekimliğinde primini ödesin-ödemesin sağlık ocağında nüfus cüzdanını veren herkes tahlillerini yaptırabiliyor, muayenesini olabiliyorsa aynı şekilde tedavi edici hizmetleri de bu şekilde almalı. Bunun için de çok gereksiz tetkiklerin yapılması önlenmeli. Bütün bunları da kendi kurdukları sağlık sistemi yüzünden yaşıyorlar zaten. Çünkü hastanelerin belirli bir geliri olmak zorunda. O geliri orada çalışanlara paylaştırıyor. Bunun adı döner sermaye. Döner sermayenin gelirini artırabilmek için çok fazla gereksiz tetkikler, gereksiz görüntüleme yöntemleri uygulanıyor. Bir hasta aynı hastalık için 4-5 doktora başvurabiliyor. Bütün bu sistem kesilirse eğer devletin sağlığa gereksiz harcadığı paralar ortadan kalkar zaten, elindeki genel bütçeden parasıyla da bütün insanlarına sağlık hizmetini çok rahat verebilir. Olması gereken bu” diye konuştu.

“İNSAN HAKLARINA AYKIRI, GERİ ÇEKİLMESİ GEREKİR”
Hastalarda kışkırtılmış bir sağlık hizmet talebi oluşturulduğunu öne süren Uğurhan, dizinde biraz ağrısı olanın doktora MR çekilsin diye gittiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bunu hasta hekimden isteyemez. Hekim muayenesini yapar, gerekli görürse bu tetkiki ister. Ama siz en basit hastalığınız için bile gittiğinizde herhangi bir görüntülüme yöntemine maruz kalmadan çıkamıyorsunuz hastaneden. Bu kimin yararına olur? Böylece hastane para kazanıyor. Hastanenin para kazanması ne yazık ki hekimin, hemşirenin, orada çalışan insanların para kazanması demek oluyor."

"Sağlıkla paranın yan yana olması kadar yanlış bir şey olamaz" diyen Uğurhan, paranın hep kârı düşündürdüğünü belirterek, “Ama sağlıkta kar parayla ölçülemez. Uzun yaşamdır sağlıkta kar, kaliteli bir yaşamdır. Yani maddiyatla sağlığın aynı yerde ölçülmemesi gerekiyor. Bu nedenle de zaten biri bir kat ödeyecek, diğeri 3 kat para ödeyecek. Bu kabul edilemez bir söylem. Bunun geri çekilmesi gerekir. Bu insan haklarına aykırı. Bu çok çok üzücü. Çünkü parası olmayandan 3 kat fazla para alıyorsun. İnsan olmak, herkesin eşit sağlık hizmeti alması için yeterli bir durumdur. Bunun için de mutlaka geri çekilmesi için bizim Türk Tabipleri Birliği’nin girişimi olacaktır” şeklinde konuştu.
Editör: Barış Köksal