Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye’de Taşkın Direktifinin Uygulanması İçin Kapasitenin Geliştirilmesi AB Eşleştirme Projesi” kapsamında "Doğu Akdeniz Havzası Hızlı Tarama Toplantısı" Mersin’de gerçekleştirildi. Türkiye’de havzalar bazında “Taşkın Yönetim Planları”nın oluşturulması için ilk adımı oluşturacak projenin Mersin Oteli’nde yapılan toplantısına, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sedat Kadıoğlu, Mersin Vali Yardımcısı Türk Göçer, Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Daire Başkanı Maruf Aras ile uzman ve mühendisler katıldı.

Müsteşar Yardımcısı Kadıoğlu, iki gün sürecek toplantıda yaptığı konuşmada, konunun özünü suyun oluşturduğunu, bir tarafta kuraklık, bir tarafta taşkın, bir tarafta iklim değişikliği olduğunu söyledi. Projenin amacının, Taşkın Direktifi’nin Türkiye’de uygulanmasıyla ilgili kapasitenin geliştirilmesi olduğunu ifade eden Kadıoğlu, “Bu çok önemlidir. Kapasitenin olmadığı yerde bu uygulamaları yapmak imkansızdır. Bu nedenle önce kapasitemizi geliştireceğiz, ondan sonra uygulamalara geçeceğiz” diye konuştu.

İklim değişikliğiyle bağlantılı olarak çeşitli etkenlerin kuraklık ve su taşkınları gibi olumsuzluklara neden olduğuna işaret eden Kadıoğlu, suyun çok önemli olduğunun altını çizerek, “Ünlü Çin düşünürü, ‘Su kadar yumuşak bir şey yoktur, ancak önüne çıkacak her şeyi de parçalayabilecek güçtedir’ diyor. Gerçekten öyle, su ile ilgili gerekli politikaları yapmadığınız takdirde önüne çıkacak her şeyi parçalayacak güçte bir değerdir. Bu anlamda biz kuraklık ve taşkınla ilgili mücadelemizi nasıl sürdüreceğimize odaklanacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’DE ARTIK HER ŞEY HAVZAYA ODAKLANDI”
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 2011 yılında kurulan çok genç bir genel müdürlük olmasına karşın, bugüne kadar yaptığı çalışmalarla uzun yıllardan beri yapılması gereken konulara değinen bir genel müdürlük olduğunu dile getiren Kadıoğlu, “Çünkü bundan birkaç yıl öncesinde Türkiye’de havza diye bir şey konuşulmazdı. Ama bugün artık her şey havzaya odaklandı. Türkiye’de resmi olarak 26 havzamız var ama biz bunu Dicle ve Fırat’ı bir sayarak 25 havzada birleştiriyoruz. Bu 25 havzada hemen hemen her konuda çalışıyoruz. Havza koruma eylem planlarımız bitti, şimdi havza yönetim planlarına geçeceğiz. Hedefimiz, 2023 yılında havzaların uygulanabilir bir şekilde yönetilmesini sağlamaktır. Diğer taraftan Türkiye’de ilk olan Ulusal Havza Strateji Belgesi yayınlandı. Bunun altında yüzlerce eylem var. Her eylemle ilgili olarak ilgili kurumlarımız, ilgili genel müdürlüklerimiz sorumlu. Bu eylem planı Yüksek Planlama Kurulu tarafından imzalanarak yürürlüğe girdi. Şimdi bunun takibiyle ilgili çalışmalar yapıyoruz” şeklinde konuştu.

“YÜZLERCE VATANDAŞIMIZ TAŞKIN NEDENİYLE ÖLDÜ”
Avrupa’da 500 yılda bir olan taşkın için bile gerekli önlemlerin alındığına vurgu yapan Kadıoğlu, Türkiye’nin de bunlara hazırlıklı olması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti: “Hemen yer yıl ülkemizin çeşitli yerlerinde bu tür vakalarla karşı karşıya kalıyoruz. Bugüne kadar yüzlerce insanımız taşkın nedeniyle ölmüş ve yüzlerce taşkın felaketi olmuş, binlerce hektar alanlık topraklarımız taşkınla kullanılamaz hale gelmiştir. Dolayısıyla bizim artık çalışmamız ve buna yönelik olarak bir politika belirlemezi gerekiyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın bünyesinde bu işleri götürüyoruz ama bu ulusal bir iştir ve bütün kurumlarımızın bu konuda yer alması gerekiyor. Başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız olmak üzere diğer kurumların da bu konuda sorumlulukları var. Çünkü olası bir olay vuku bulduğunda zararını hepimiz hep birlikte yaşıyoruz.”

“Amacımız, Türkiye’de taşkınla ilgili ne gerekiyorsa yapmak” diyen Kadıoğlu, bunun için de çok sağlıklı bir veriye ihtiyaçları olduğunu belirterek, bütün kurumların bu verileri kendileriyle paylaşmaları gerektiğini vurguladı. Bu veriler doğrultusunda öncelikle taşkınla ilgili risk haritaları çıkarıp, daha sonra ‘ulusal uygulama planı’ çıkarılması gerektiğini söyleyen Kadıoğlu, bu noktada da uygulamanın önemli olduğunu kaydetti.

Taşkını etkileyen nedenin şüphesiz iklim değişikliği olduğuna dikkat çeken Kadıoğlu, iklim açısından dünyada bir sıkıntı olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: 

“Gerekli adımların artık atılması gerekiyor. Bir tarafta sanayileşeceğiz, gelişeceğiz, gelişmeyle birlikte emisyonlarımız olacak ve iklimle uyumlu olabilmek için de çeşitli adımlar atmamız gerekiyor. Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’nin 4. değerlendirme raporunda, özellikle Akdeniz havzasının iklim değişikliğinin olumsuzluklarından en çok etkilenebilecek yerlerden biri olduğu belirtiliyor. Ülkemiz Akdeniz havzasında bulunuyor. Dolayısıyla bu tür sıkıntıyla karşı karşıya kalabiliriz. Yine Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz, ülkemizin 2020, 2040, 2050 ve 2100 yılında ne tür etkiyle karşı karşıya kalacağına dair modellemeler yaptı. Eğer bu bilgileri alıp, buna yönelik bir çalışma yapmazsak ileride sıkıntısını bizler yaşayacağız. Gelin bugün itibariyle bu adımları atalım. Bizim, iklim değişikliğinin etkilerinden kurtulmak için politikalarımızı bugün itibariyle oluşturup, 2020, 2040 ve 2050 yılını projeksiyonlarla ve modellemeler yaparak ele almamız gerekiyor.”
Editör: Barış Köksal