Sanayi üretimi yapan Mersinli firmalar, rekabet güçlerinin artmasının girdi maliyetlerinin azaltılmasıyla doğru orantılı olduğuna dikkat çekerek, elektrikte olduğu gibi su fiyatlarında da üretici firmalara indirim uygulanması istiyor.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 35 Nolu Geri Dönüşüm, Plastik ve Kimya Meslek Komitesi Başkanı Sema Tezcan, yaptığı yazılı açıklamayla hem sektörün çalışmaları hem de beklentilerine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Girdi maliyetlerinin yüksekliğinin geri dönüşüm, plastik ve kimya sektörlerinde üretim yapan firmaları zorladığına işaret eden Tezcan, rekabette güçlü olabilmelerinin bir koşulunun da bu maliyetlerin azaltılması olduğunu vurguladı.
“Suda indirim istiyoruz”
MTSO 35 Nolu Komite bünyesinde faaliyet gösteren geri dönüşüm firmalarının da plastikçilerin de kimya sektöründe üretim yapan firmaların da üretimde elektrik olduğu kadar su tüketimlerinin de yüksek olduğunu belirten Tezcan, “MESKİ’nin su kapasite raporu olan işletmelere indirim istiyoruz” dedi.
Elektrikte sanayiye yönelik tarife bulunduğunu, ancak suda böyle bir tarife olmadığını dile getiren Tezcan, Mersin Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü Tarifeler Yönetmeliği’ne de böyle bir tarife eklenmesini beklediklerini kaydetti. Bu yönde başvuru yaptıklarında tarife bulunmaması gerekçe gösterilerek geri çevrildiklerini anlatan Tezcan, “Oysa elektrikteki gibi yüzde 20 indirim uygulanması halinde rekabet gücümüz artacaktır. Gübre imalatından tarım ilaçları üretimine, geri dönüşüm firmalarına kadar bünyemizde faaliyet gösteren birçok firmanın su tüketimi oldukça yüksek. Bu indirim ile sektörlerimizin daha da hareketleneceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İstemesek de personel azaltma yoluna gidiyoruz”
Komite bünyesinde faaliyet gösteren firmaların büyük bölümünün hammaddeyi yurtdışından aldığını dile getiren Tezcan, girdi maliyetlerini yükselten kalemlerin en büyüğünün de hammadde olduğuna işaret etti. Euro ve dolar endeksli hammadde almaları nedeniyle yüzde 40’a varan artışlar yaşadıklarını dile getiren Tezcan, “Oysa biz müşterimize bu artışın yüzde 10’unu dahi yansıtamadık” dedi.
Elektrik ve su faturalarının da farkında olmasalar da sürekli yükseldiğini ifade eden Tezcan, işçilik maliyetlerinde de artışlar olduğunu, ancak bu artışların hiçbirisini müşterilerine yansıtamadıklarını kaydetti. Vergilerin çok yüksek olmasından da yakınan Tezcan, bu nedenle zaman zaman vergide indirim yapılsa bile bunu hissedemediklerini dile getirdi. Kazancın kar bölümünün tamamen vergilere gittiğine vurgu yapan Tezcan, son 4 aydır istemeseler de çözüm olarak personel azaltma yoluna gittiklerini açıkladı.
“Çin, her zaman önümüzde bir tehdit”
Öte yandan, rekabetçi yapılarının bozulması nedeniyle piyasada Çin pazarının öne çıkmaya başladığına dikkat çeken Tezcan, şöyle devam etti: “Çin her zaman önümüzde bir tehdit. Bizim rekabet gücümüz düştüğü dönemlerde pazardaki açığı hemen dolduruyor. Son yıllarda Çin ürünlerine getirilen kotalar, vergiler bir miktar pazardaki hakimiyetlerini azalttı ama her zaman güçlü bir tehdit olarak önümüzde durmaya devam ediyor. Kalite olarak Çin ürünlerinin çok ilerisindeyiz ancak, fiyatta rekabet edemediğimiz için sıkıntı yaşıyoruz. Zaman zaman Türkiye ekonomisinin Amerika’dan uzaklaşıp Uzakdoğu’ya yakınlaşabileceği yönünde haberler okuyoruz. Ancak Uzakdoğu’ya yakınlaşırken her zaman önümüzde bir Çin riski bulunduğu unutulmamalı."
“Talepte son 8 ayda yüzde 60 azalma yaşanıyor”
Maliyet artışlarını müşterilerine yansıtmamalarına rağmen piyasalardaki durgunluk nedeniyle talepte son 7-8 aydır yüzde 60 civarında azalma yaşandığını belirten Tezcan, bu azalma nedeniyle çeklerini, kredilerini ödemekte zorlandıklarını bildirdi. Artık bankalardan kredi temin edemediklerini de ifade eden Tezcan, şunları kaydetti: “Daha önce kredi kullanmamız nedeniyle limitlerimiz dolu ve yeni kredi alamıyoruz. KOSGEB kredisi hak etmeme rağmen kullanamadım.”
Bu süreçte müşteri kaybı bulunmamasına rağmen talep olmaması nedeniyle sıkıntı yaşandığını kaydeden Tezcan, firmaların bu zorlu süreci atlatabilmek adına öz sermayelerinden kullanmaya başladıklarını, gayrimenkullerini sattıklarını dile getirdi. Bunun da geçici bir çözüm olduğunu vurgulayan Tezcan, “Bir ay sonramızı göremiyoruz. 2017’nin bu anlamda son viraj olduğunu düşünüyorum. Piyasaların düzelmemesi, imalatımızın hareketlenmemesi halinde birçok firmamız maalesef kapatmak zorunda kalacak” dedi.
“Tarımın canlanması bizim için önemli”
Mersin’de sektörlerin hareketlenmesinin tarımla doğrudan bağlantılı olduğunu da kaydeden Tezcan, “Bu yıl tarımda da ciddi sıkıntılar yaşandı. Rusya pazarı halen tam olarak açılmadı. Müşterilerimizin büyük bölümü ihracata çalışıyor, onlar sıkıntı yaşayınca biz de iş alamıyoruz. Köylünün ekonomik durumunun iyi olması silsile halinde hepimizi etkiliyor. Çiftçi kazanamazsa ürününü besleyecek ilacı, gübreyi alamıyor. Seralar için naylon alınamıyor. Böyle olunca da piyasalar daralıyor” ifadelerini kullandı.
Sorunların çözümü için sektörel sanayi siteleri kurulmasını talep eden Tezcan, “Örneğin plastikçiler için bir site oluşacak olsa bir sinerji doğacağını, iş hacminin de kalitenin de artacağını düşünüyorum. Bu siteler sayesinde toplu alımlar yapılarak maliyetlerin düşürülebileceğini, rekabetçi yapının güçlendirilebileceğini tahmin ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Piyasalarda demir-çelik sektöründe çok büyük fiyat dalgalanmaları olduğunu ve bu durumun birçok firmayı sıkıntıya soktuğunu belirten Tezcan, bu nedenle çok sayıda batan firma olduğuna dikkat çekerek, bunun önüne geçmek için fiyat konusunda istikrarın sağlanması adına devletten destek istediklerini sözlerine ekledi.
 
Editör: Barış Köksal