İşte Baybaşin'in o yazısı...


"Hepimizin çok yakından tanıdığı aslında günlük hayatta sürekli kullandığımız, doğru karar vermemizi hatta başarılı olmamızı sağlayan kaygı nasıl oluyor da bedenimizde ve ruhumuzda olumsuz etkiler yaratabiliyor? 

Yeni bir güne gözlerinizi açtığınız andan itibaren zihninizde canlanan cümleleri düşünün; hastalık, ekonomik güçlükler, çocuk bakımı, yakın ilişkilerinizde yaşadığınız problemler… Bu düşünceler sizi çok yoruyor kaygıyı hayatınızdan tamamen çıkarmak yok etmek istiyorsunuz.

Yemeği pişirdikten sonra ocağı kapatmayı unuttunuz ve evden çıktınız, döndüğünüzde evin önünde bir kalabalık ve her zaman yürüdüğünüz sokağın havası değişmiş. Ocağı söndürmediğiniz için çıkan yangın evinizi kül etmiş, o ev artık yaşanacak bir durumda değil. Yeni bir eve taşındığınızda yaşadığınız travmatik deneyim her yemek pişirdiğinizde kaygıyı uyandıracak ve o kaygı ocağı söndürdüğünüzden emin olmak isteyecek. Peki şimdi kaygıyı hayatınızdan çıkarmak istiyor musunuz?

Aslında sizin zihninizi zehirleyen,  sizi koruyan bu güzel düşünceden yani kaygıdan kurtulmak, hayatınızdan çıkarmak istemeniz ve bunun için yapmış olduğunuz davranışlardır. Sizi alışkın olduğunuz hayatın dışına sürükler. Davranışlarınız ve düşünceleriniz değişmeye başlar, bedeninizde rahatsız edici anlık tepkiler meydana gelir.  Endişe yavaş yavaş, ilmik ilmik tüm dünyanızı sarmaya başlar, yemeği pişirdikten sonra ocağı kapatmanızı sağlayan kaygı bir anda ocağı açmamak için yemek yapmaktan vazgeçen kaygıya dönüşür. Sizi koruyan en güzel duyguyu, korkuya dönüştürmüşsünüzdür. 

Şimdi yaşadığınız en kötü anı hayal edin ve o ana gittiğinizde zihninizde ve bedeninizde oluşan değişimleri hissedin. Yıllarca kaçtığınız o hislerle yüzleşin ve kabul edin. Çünkü bu hisler sayesinde daha olgun ve deneyimlisiniz. Bu hisler hayalinizde yaşadığınız o kötü anı tekrar yaşamamanız için önünüzde bir kalkan ve o kalkanı kaybetmeyin, kabul edin."

Editör: Barış Köksal