Baybaşin kaleme aldığı yazısında şu ifadelere yer verdi;

Küresel çapta etkili olan Koronavirüs nedeniyle yaşadığımız bu zor günlerin yanı sıra İzmir’de yaşanan deprem ve sonrasında bireylerde oluşan travmatik yaşantı hepimizi etkilemiş durumda. Acı ve sevinç o kadar çabuk yer değiştiriyor ki bir tarafta cansız bedenler bir tarafta kurtarılan mucizeler var. Olumsuz yaşam olaylarına maruz kaldığımız bugünlerde, bu mucizeleri görmeye ve hayatı yaşamaya değer kılan bir takım koruyucu faktörlere ihtiyaç duymaktayız. Bu noktada yaşanılan zorluklar karşısında güçlü durmak ve ardından toparlanarak olumlu bir uyum göstermek geleceğe dair amacımızın ve umudumuzun var olduğunu göstermektedir. Yaşamımızda bir anlamın olması bizim psikolojik olarak dayanıklı ve iyi oluş düzeyimizi arttırmaktadır. Çünkü psikolojik olarak dayanıklı olmamız hayata ne kadar fazla tutunduğumuzla ilgilidir. 

Psikolojik dayanıklılığı düşük olan bireyler problem çözme ve kişiler arası ilişkiler konusunda güçlük çekmekte, sosyal ilişkilerini ve olumlu ilişki kurma özelliğini büyük ölçüde kaybetmektedir. Dolayısıyla, kendi duygularının yok sayıldığının ve yaşadığı olumsuzluk karşısında çaresiz, endişeli, umutsuz, panik ve korku halinde hissetmesi normaldir. Bir daha hiç mutlu olmayacak gibi anlamsız bir hayat yaşadıklarına, yaşayacaklarına dair inançları fazlalaşır. Yaşanılan olumsuz olaylar sonrasında şok ve inkar durumu en yaygın görülen anormal duruma verilen normal tepkilerdir. Bu verilen tepkiler yaşanılan sarsıcı olayla baş edebilme çabamız sonucu ortaya çıkmaktadır. Zamanla bu tepkilerin yoğunluğu azalarak sürebilir. Umut; yaşamın devam ettiği her yerde ve her zaman var olacaktır.


 

Editör: Barış Köksal