1 Haziran 2021 Salı günü Belediyemiz Meclis Toplantısı sırasında, bir meclis üyemizin, bir vatandaşımızın intihar etmesini gündeme getirmesi üzerine sarf ettiğim bazı sözlerim yanlış anlaşılmış; kastı aşan yorum ve eleştirilere neden olmuştur. 

Öncelikle, vatandaşımızın yaşamına son vermesinden dolayı bir kez daha üzgün olduğumu ifade eder, ailesi ve sevenlerine başsağlığı dilerim. 
Fakat, basında ve kamuoyunda, hakkımda yayınlanan spekülatif, gerçeği yansıtmayan haber ve yorumlar nedeniyle bu açıklamayı yapmam kaçınılmaz olmuştur. 
Benim söylemek istediğim şey; Pandemi koşulları nedeniyle tüm dünyada ekonomik krizler yaşandığı ve dolayısıyla ülkemizde de salgına karşı önlem olarak kapanma zorunluluğunun, çalışma hayatında bir takım güçlükler meydana getirdiğidir.

Muhalefetin sıklıkla gündeme getirdiği ‘Türkiye’nin ekonomik olarak bir batakta olduğu’ iddiası hiçbir şekilde doğru değildir. Devletimiz ve hükümetimiz, Pandemi sürecinde elinden geldiğince vatandaşlarına ve esnafa gerek maddi, gerekse manevi olarak en iyisini yapmaya çalışmıştır. 

Meclis toplantısındaki konuşmamda bahsettiğim ve gündemde tutulan; ‘en fakir insan, en zavallı insan intihar eder mi? O zaman memleketin yarısının, dünyanın yarısının intihar etmesi gerekir’ söylemim çarpıtılarak, şahsıma, partime ve hükümetimize karşı bir linç girişimi başlatılmıştır. 

Burada; ‘memleketin yarısının intihar etmesi gerekirdi’ dememdeki kastım; dünyanın yarısını ifade etmek istememle alakalıdır. Zaten ilk ifademden sonra cümlemin devamında ‘dünyanın yarısı’ diyerek bu ifademi de düzelttim. 

Sürçü lisan ettiğimi anladığım ve muhalefetin de bunu cımbızlayıp aleyhime kullanacağını bildiğim için arkasından ‘dünyanın yarısının intihar etmesi gerekirdi’ dedim. Nitekim konuşmamın devamında, Pakistan, Afganistan, Hindistan, Afrika ve devamında İsveç, Norveç, Danimarka örneklerim tamamen bununla ilintilidir. 
Burada hiç kimseyi rencide etmek gibi bir amacım ve ifadem bulunmamaktadır. Bunun ötesindeki tüm yorumlar kasıtlı ve maksadı aşan yorumlardır. Zaten konuşmamda Türkiye ekonomisinin güçlü olduğunu ve Pandemiden en az etkilenen ülkeler arasında olduğunu vurguladım. 

Dolayısıyla sebebi, nedenleri gerçekten araştırılmadan intihar vakalarının, direkt ve sadece ekonomi ile veya işsizlik ile bağdaştırılması yanlış olacaktır. Çünkü pandemi nedeniyle oluşan ekonomik zorluklar, sadece ülkemizi değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Bu olumsuzluğu tüm dünya insanları yakından hissetmektedir. 

O günkü konuşmamda da örnek vermiş olduğum; Pakistan, Hindistan, Afrika gibi pandemiden kaynaklı ekonomik sıkıntıları krize dönüşmüş ülkelerde bile intihar vakaları çok fazla yaşanmamaktadır. 
İntihar; elbette psikolojik bir travmanın; altında bazı ruhsal sorunların yattığı bir sonuçtur. Fakat bütün intiharları ekonomi ile işsizlik ile bağdaştırmak, bunu da siyasal bir argümana dönüştürüp, hükümetimize ve partimize saldırı olarak kullanmak maksatlıdır. 

Benim dikkat çekmek istediğim husus; yaşanan bazı intihar vakalarını salt ekonomik ve siyasi nedenlerle bağdaştırarak, bu durumu bize karşı adeta bir silah, bir koz olarak kullanmak, ne vicdanla ne de siyasi etikle bağdaşmamaktadır.

Tekrar yineliyorum ki; tüm dünya ülkeleri Pandemi süreci nedeniyle, ekonomik sıkıntılarla mücadele etmektedir. Devletimiz de bu salgın ile mücadele sürecini başından beri başarıyla sürdürmekte, vatandaşımızın daima yanında olmaya özen göstermektedir. 
Bu sebeple, o gün Meclis’te dile getirdiğim sözlerim çarpıtılmakta, bilgi kirliliği yaratılarak, tarafıma, partime ve hükümetimize siyasi bir linç girişimine çevrilmek istenmektedir. Bunu kabul etmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir. 

Editör: Barış Köksal