"Hiçbir tecrübeye sahip olmayan kişilerin 30 katlı bina yapması önünde hiçbir engel yok. Bu binalar ciddi riskler taşıyor".

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 15 No’lu Mühendislik, Mimarlık Meslek Komitesi Başkanı Selami Arıcı, Mersin’de son dönemlerde 20-30 kat ve üzeri inşaatların artmasına rağmen, yüksek katlı inşaatlara yönelik bir yönetmelik bulunmadığını belirterek, "Hiçbir tecrübeye sahip olmayan kişilerin 30 katlı bina yapması önünde hiçbir engel yok. Bu binalar ciddi riskler taşıyor" dedi. 

Başkan Arıcı, yaptığı açıklamada. Mersin’de son dönemlerde 20-30 kat ve üzeri inşaatların artmasına rağmen, yüksek katlı inşaatlara yönelik bir yönetmelik bulunmadığını söyledi. Büyükşehir Belediyesi’nden bu konuda daha hızlı bir çalışma beklediklerini, bu binaların ciddi riskler taşıdığını belirten Arıcı, hiçbir tecrübeye sahip olmayan kişilerin 30 katlı bina yapması önünde hiçbir engel bulunmadığını, mevcut durumda finansal gücünün bulunmasının yeterli şart olduğunu kaydetti. 

Böyle bir binada asansörden elektrik tesisatına kadar her noktada teknik çalışma yapılması gerektiğini, bunun da belli bir bilgi birikimi gerektirdiğini vurgulayan Arıcı, "Örneğin 30 katlı bir binada asansörler çok önemli. Atık su tesisatları, elektrik tesisatları çok önemli. Mutlaka tesisat katları oluşturmak gerekiyor. Bu nedenle Yüksek Yapı Yönetmeliği olmadan bu binaların projelendirilmesi tehlikelere açık bir durum doğruyor. Hatta yalnızca müteahhitte değil, bu binaları denetleyecek yapı denetim firmalarında da en az 5 yıl tecrübesi aranmalıdır. Aksi halde yapılan denetimlerden de istenen sonuçları alamayız. Eğer bunları yapmayacaksak Mersin’de dikey yaşamaktan vazgeçip yatay yaşamalıyız ki sorun da olmasın" dedi.

Yapı denetim sistemini de değerlendirerek yapı denetiminin sektör adına çok önemli bir adım olduğunu ancak hatalı doğması nedeniyle sıkıntılar yaşandığını anlatan Arıcı, bu sistemde de değişikliğe gidilmesi gerektiğini anlattı. Sistem gereği yapı denetim firmalarının ücretlerini denetimini yapacakları müteahhitlerden aldığını hatırlatan Arıcı, “Burada etik olmayan bir durum var. Para aldığınız kişiyi sağlıklı denetlemekte zorlanırsınız” diye konuştu.

Müteahhitlerin çalışacakları yapı denetim firmasını seçmek yerine bir havuz oluşturulup bu havuzdan atama yapılmasının daha sağlıklı olabileceğini kaydeden Arıcı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da denetimlerini artırması gerektiğini söyledi. Yine bu sektörde ikinci bir sıkıntının ise yapı denetim firmalarında çalışan personel noktasında yaşandığına değinen Arıcı, “Teknik personelin kendisi yerine diploması çalıştırılıyor. Diplomada yazan isim ile çalışan kişi birbirini tutmuyor”. ifadelerini kullandı.
Müteahhitlik mesleğini de değerlendiren Arıcı, bu mesleğe de standartlar getirilmesi gerektiğini kaydetti. Tehlikeli binaların can güvenliğini riske soktuğunu hatırlatarak, bu mesleğin önemine dikkat çeken Arıcı, "İnsanların hayatı söz konusu olmasına rağmen bin 500- bin 600 TL harç yatıran herkes müteahhitlik belgesi alabiliyor. Bunun önüne geçilmeli ve belli bir standart oluşturulmalı. İnşaat sektöründe bir bilgi birikimi olmadan müteahhitlik yapılmamalı. 

Tecrübe sahibi oldukça da yaptığı inşaatlarda tecrübesine göre kademeli olarak yüksek katlı inşaatlara geçiş yapabilmeli. Örneğin daha önce hiç tecrübesi olmayan bir kişi ilk inşaatında 15 katlı bina yapamamalı. Aksi halde bu cinayete zemin hazırlamaktan farksız olur. İlk kez vergi mükellefi olmuş bir kişinin 7-8 katın üzerinde bina yapmasına izin verilmemeli. İş bitirmelerine bağlı olarak kat sayısında artış yapılmalı. Eğer bir tecrübesi yoksa yanına inşaat mühendisi ya da mimar alarak ortak bir çalışma yapılabilmeli" şeklinde konuştu.

Öte yandan, müteahhitlerin bitirdikleri binaya genel iskan almadan yeni ruhsat verilmemesi gerektiğine de değinen Arıcı, “Bir bakıyorsunuz müteahhit 30 tane inşaat yapmış ama bunun 25 tanesinin yapı kullanma izni yok. Bu sorun giderilmezse son kullanıcı olan evsahipleri mağdur olur çünkü, müteahhit bu yapı kullanma iznini almazsa binanın kullanıcısı alamaz. Getirilecek bir standart ile halkın mağduriyetinin de önüne geçilmiş olur” dedi.
İnşaatların yüzde 80’i tamamlandığında elektrik ve su aboneliğine izin verildiğini hatırlatan Arıcı, bu oranın da yüzde 95’lere çekilmesi halinde genel iskan alımının artacağına inandığını anlattı.
Editör: Barış Köksal