40 günlük bebekken öz annesi tarafından terk edilen, ardından koruyucu bir aile tarafından büyütülen 22 yaşındaki Tuğçe Ö.'nün hayatı duyanların yüreklerini burkuyor. 14 yaşında lisede okurken tecavüze uğrayan, ardından psikolojik olarak durumu kaldıramayan Tuğçe, önce uyuşturucuya ardından ise fuhuş batağına sürüklendi. O dönem tek hedefinin futbolcu olup, milli takımda oynamak olduğunu söyleyen Tuğçe, "Artık düzgün bir hayatım olsun istiyorum. Birileri bana bir el atsın ve hayatımı kurtarsın" dedi.

Mersin'de yaşayan ve doğduğu günden beri zor günler geçiren Tuğçe Ö.'nün yaşam öyküsü bir romanı aratmıyor. Daha 40 günlük bebek iken öz annesi tarafından terk edilen, daha sonra koruyucu aile tarafından büyütülen Tuğçe, 14 yaşında lisede okurken tecavüze uğradı. O günden sonra önce okuldan atılan ardından psikolojik travma geçiren Tuğçe, önce uyuşturucuya ardından ise fuhuş batağının içine girdi. Tuğçe önce uyuşturucu ticareti yapmaktan küçük yaşta 3 ay cezaevinde yattı, ardından iş yerini silahla basmak suçundan cezaevine girdi. Cezaevinden 2,5 ay önce çıkan Tuğçe, devlet yetkililerine seslenerek yardım istedi.

Başından geçen olayla ilgili açıklamalarda bulunan Tuğçe Ö., 40 günlük bebekken öz annesi tarafından terk edildiğini söyledi. O günden itibaren şimdi nüfusuna kayıtlı olduğu koruyucu aile tarafından büyütüldüğünü belirten Tuğçe, "Onlar beni okuttu, onlar sahip çıktı. Ben küçüklükten beri hep spora meraklıydım. Benim hayatım sporla başladı. Camspor'da lisanslı futbolcu olarak başladım. Sonra spor lisesini kazandım ve orada hayatımı devam ettirmeye başladım. Fakat başımdan geçen tecavüz olayından sonra okul hayatım sonlandırıldı ve devlet koruması altına alındım. Sonra uyuşturucu ile başladı fuhuş bataklığı. Hayatım çok farklı bir yön almaya başladı. Benim hayallerimin dışında hayatım yönlenmeye başladı. Benim bir hedefim varken aslında o hedef tam tersine döndü. Sonum cezaevi oldu. Ben cezaevine girdiğimi 1 sene sonra fark ettim. Çünkü girdiğimde her türlü uyuşturucu maddeyi kullanıyordum. Uyuşturucunun ne zaman etkisini atmaya başladım ben o zamanlar artık kavradım ki cezaevinde olduğumu. Aslında ceza daha uzundu. Bazı rahatsızlıklar geçirdiğim için erken tahliye oldum" diye konuştu.

"En büyük hedefim milli takıma girmekti"

Küçüklüğünden beri hep bir hedefinin olduğunun altını çizen Tuğçe, "Futbolcu olmak, beden eğitimi öğretmeni olmak istiyorum. Hayatımı sporcu olarak devam ettirmek istedim. En büyük hedefim milli takıma girmekti. Daha ileri düzeyde olmak istedim. Ancak bu yolu galiba çok hızlı gittim. Hızlı gitmemde de çok aksilikler çıktı. Tecavüzden dolayı bir travma altındaydım. Psikolojik tedaviler alıyordum. Sürekli mahkemeye çıkıyordum. O dönemde bir boşluğum oldu. O boşluktan da yararlanmak isteyen insanlar oldu. Aslında bunlar yabancı da değillerdi. Arkadaş, dost diye bildiğim insanlar bu senin kafanı dağıtır, uyumana sebep olur, sakinleştirir diye uyuşturucuya başlattılar. İlk başlarda bedava veriyorlardı. Alıştıktan sonra benim onların ayaklarına gideceğimi biliyorlardı. İçmem için de ya sevkiyatına girmem gerekiyordu ya da bunu kazanmak için fuhuş bataklığına girmem gerekiyordu. Uyuşturucu işine girdim. Çocuk yaşta cezaevine girdim. Yaşım küçük olması nedeniyle çok uzun bir süre yatmadım. Ancak uyuşturucu aleminde bir kere mimlendiğin zaman polisin peşini bırakmayacağını bildikleri için sana işini kimse vermiyor. O yüzden parayı kazanmanın en kolay çözümü fuhuş bataklığına girdim. Günü birlik, gelip geçiyor diyerekten uyuşturucu kazanmak için bu şekilde yola başvurdum" ifadelerini kullandı.

Mersin'de 2 spor yöneticisi hakkında suç duyurusunda bulundu

Geçtiğimiz hafta Mersin'de 2 spor yöneticisi hakkında da suç duyurusunda bulunduğunu vurgulayan Tuğçe, "Onların yaptıklarını zamanında şikayet edecektim ancak bazı sebepler, korkulardan dolayı kapatıldım. Bu bir nebze ilden gönderilmeye kadar gitti. Korkularım nedeniyle sustum. Belki yine susardım, konuşmazdım, bir şeylere sessiz kalabilirdim. Fakat oturdukları masalarda, ortamlarda resmen dalga geçercesine mezeleri oluyorum. Yaptım, yaparım diye konuşuyorlar. Ben gerekli uyarılarımı kendilerine yaptım, anlamadılar, devamı geldi. Baktım artık baş edilecek gibi değil, işin boyutu aşıyor. Ben bir daha ne cezaevi görmek istiyorum ne de hayatımda bazı şeylerin kötü gitmesini istiyorum. Kendi başıma mücadele etmeye kalksam ya sonum cezaevi olacak ya da bir mezarın içi olacak. En iyisi adalet karşısında kim haklı kim haksız onu adalet belirlesin istedim. Yaptıklarını kabul ediyorlar, kendi şerefleri, namusları varsa çıkarlar biz yaptık diye kabul ederler. Ama yoksa biz suçsuzuz deyip, orada susarlar, gerekeni de söylemez, iftira atar geçerler. Tek bana yaptıkları bir şey değil. Sporcuya seni takımımıza alacağız, yeni lisans çıkartacağız, daha iyi bir takımda oynayacaksın diye vaatler vererek onların hayatını karartıp da sonrada bu internete düşerse, yayılırsa ne olur deyip korkutup sporcuların susmalarına neden oluyorlar. Fakat unuttukları bir şey var, hepsinin çocukları var" şeklinde konuştu.

"Artık düzgün bir hayat istiyorum"

2,5 ay önce cezaevinden çıktığını hatırlatan Tuğçe, "Öncelikle hedefim yeni bir hayat kurmak. Bu hayatı Mersin'de kuramam, çok fazla bir geçmişim var. Yürüdüğüm zaman ara sokakları tercih etmiyorum. Yeni bir iş hayatı istiyorum. Uyuşturucuya bulaşmak istemiyorum. 2,5 ay oldu çıktım, çoğu kez ortada kaldın, paran yok diyerek gel yeniden uyuşturucu işini yap, gel götür, yaparsın diyerek aklım çelinmeye çalışıldı. Bu yoldan gitmek istemiyorum. Devletimden yardım istiyorum. Ben de vatandaşım. Birileri bana da el atsın ve hayatımı kurtarsınlar. Ben onlardan büyük şeyler beklemiyorum. En azından bir iş imkanı sağlanabilir, kafamı sokabileceğim bir ev sağlanabilir. Hatta kimlik bilgilerimin bile değişmesini istiyorum. Artık düzgün bir hayat istiyorum. Akşam evimin kapısını açtığımda, içeri girdiğimde bir huzurum olsun istiyorum" dedi. 
Editör: Barış Köksal