Tırmanış ekibi tarafından gerçekleştirilen eylem nefes keserken, vatandaşlar da meraklı bakışlarla eylemi takip etti. Bazı vatandaşların eylemi izlemek için dürbün kullanması dikkat çekti.

Sabah saatlerinde Kuvayi Milliyi Caddesi üzerinde bulunan Metropol'un son katlarında Greenpeace Akdeniz üyesi 6 kişi, pankart açmaya başladı. Bunu gören vatandaşlar durumu polise bildirdi. Olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edilirken, itfaiye ve ambulansta olay yerine gelerek tedbir aldı. Yaklaşık yarım saat süren eylem sonunda Greenpeace Akdeniz tırmanış üyesi 6 kişi, 'Nükleer Pahalıya Patlar' ve 'Greenpeace' yazılı 2 dev pankart açtı. Vatandaşlar meraklı gözlerle eylemi izlerken, bazı vatandaşların yüksekte olan eylemi izlemek için dürbün kullandığı görüldü.

Eylemin ardından adliye önünde açıklama yapan Greenpeace Akdeniz avukatlarından Deniz Bayram, "Greenpeace'nin planlanan santralin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’nun eksiklikleri nedeniyle Aralık ayında açtığı dava devam ediyor. Greenpeace, ÇED Raporu’nun iptalini ve Türkiye’nin nükleer planlarından vazgeçerek, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjilere yönelmesini talep ediyor. Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan santralin ÇED raporu, kısa bir süre önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanarak, nükleer projeye izin verildi. Bu rapor, eksikliklerin yanı sıra yanlış bilgilerle dolu. Şeffaf ve katılımcı olmayan süreçler ile kabul edilen ÇED raporunda, radyoaktif atıkların nasıl yönetileceği ve boğazlardan geçişi gibi esaslı konular belirsizliğini koruyor” dedi.

Greenpeace eylemcilerinin bugün cesur bir eylem daha gerçekleştirdiğini söyleyen Bayram, "Greenpeace eylemcileri, Türkiye'nin en yüksek binalarından birinden, hem Mersin hem de Türkiye'de nükleer istemeyen çoğunluğun sesi oluyor. Karar vericiler bu sese kulak vermeli. Türkiye, hem maddi olarak hem de riskleriyle bu topraklara pahalıya patlayacak olan nükleer enerjiye mahkum olmak zorunda değil. Projenin ÇED Raporu hakkında adil bir yargılama sürecinin yürütüleceğine güvenmek istiyor ve ilgili raporun yargı sürecinde iptal edileceğine inanıyoruz. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali, projenin tamamının Rusya hükümeti tarafından gerçekleştirileceği bir projedir. Nükleer bir kaza olması halinde, bu kazanın çevreye ve canlı yaşamına vereceği geri dönülemez zararların ekonomik ve sosyal sorumluluğunu kimin alacağı ise muğlaktır. Nükleer sorumluluk, Türkiye yasalarında düzenlenmediği gibi bu konularda yapılan uluslararası sözleşmeler ise yetersiz, eksik ve Türkiye’de uygulama alanı olmayan düzenlemelerdir. ÇED Raporu hazırlanırken şeffaf ve katılımcı bir süreç işletilmemiştir. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nda ve halkın katılımı sürecinde iletilen itirazların dikkate alınıp alınmadığı bugün bile halen bilinmemektedir. Nükleer enerji santralinin radyoaktif ve tehlikeli atık statüsünde olan nükleer atıkların nasıl depolanacağı ve taşınacağına ilişkin yeterli bilgiler yer almamaktadır. Santralin kurulması planlanan alana yakın bir fay hattı bulunuyor ancak ÇED raporunda, deprem olması durumundaki kaza riskleri değerlendirilmemiştir. Proje kapsamında, kaza riskleri gereği gibi değerlendirilmemiş, kaza olması halinde tahliye planı uluslararası standartlar kapsamında değerlendirilmemiştir" şeklinde konuştu.

Bayram, çevresel, sosyal, ekonomik etkisiyle nükleer enerji santralinin Türkiye'ye pahalıya patlayacağını sözlerine ekledi.



Editör: Barış Köksal