Özel bir şirkette çalışan ve boş zamanlarında atölyeye çevirdiği evinin balkonunda naht sanatını yapan Özkan, bugüne kadar 30 eser ortaya çıkardı. Türk bayrağı, sureler, Mevlana, duvar saati gibi birçok eser ortaya koyan Özkan'ın hedefi kişisel bir sergi açmak.

 Ramazan Özkan:
 "İsteyen her insan bunu öğrenebilir ve yapabilir ama burada tek şey sabır"
 
Mersin'de yaşayan 43 yaşındaki Ramazan Özkan, 3 yıl önce öğretmeninin oğluna verdiği ödevi yaptıktan sonra naht ustası oldu. Özel bir şirkette çalışan ve boş zamanlarında atölyeye çevirdiği evinin balkonunda naht sanatını yapan Özkan, bugüne kadar 30 eser ortaya çıkardı. İlk hedefi kişisel bir sergi açmak olan Özkan, "3 yıl önce çocuğumun ödevini yaptıktan sonra bu sanatı yapmaya karar verdim. İsteyen her insan bunu öğrenebilir ve yapabilir" dedi.

Geçmişi Osmanlı dönemine ait olan naht sanatı, Mersin'de özel bir şirkette işçi olarak çalışan, 2 çocuk babası Ramazan Özkan tarafından yaşatılıyor. 3 yıl önce çocuğunun ödevini yaptıktan sonra bu sanatla ilgilenmeye başlayan Özkan, evinin balkonunu atölyeye çevirerek, boş zamanlarında bu sanatla uğraşıyor. Önce ufak eserler ortaya çıkaran daha sonra ise büyük eserler yapmaya başlayan Özkan, günde ortalama 3 saat çalışarak 3 sene içinde 30 eser ortaya çıkardı. Eserlerini 'sanat odası' olarak belirlediği evinin bir odasına asan Özkan'ın ilk hedefi kişisel bir sergi açmak.

Yaptığı naht sanatıyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Özkan, özel bir şirkette işçi olarak çalıştığını söyledi. Evli ve 2 çocuk babası olduğunu kaydeden Özkan, "İşlerimin dışında boş zamanlarımda Osmanlı'dan günümüze kadar gelen naht sanatıyla uğraşmaktayım. Yaklaşık 3 yıldır bu sanatla uğraşıyorum. Daha önce bir merak vardı, kendi kendime çalışarak epey kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. İleride kişisel bir sergi açmak en büyük hayalim. Bu işin özü sabır. Naht sanatı hat sanatından esinlenerek gelen bir sanattır. Allah ve Kuran yazılarını en güzel yazma sanatıdır. Bunun dışında tabi birçok eserde ortaya konulabiliyor" şeklinde konuştu.
 
"Çocuğumun ödevini yaptıktan sonra bu işe başladım"

Bu sanata başlama hikayesinden de bahseden Özkan, "Benimki sadece bir meraktı. 3 sene önce çocuğuma öğretmeni bir ödev vermişti, kartondan duvar saati yapın diye. Bende elime bir kıl testeresi aldım, bu duvar saatini çocuğumla beraber kontrplakı keserek yaptım. Ondan sonrada bu sanat ilgimi çekti. Daha sonrada bu sanata yöneldim. İnternetten, sosyal medyadan araştırarak kendimi geliştirdim. Yaklaşık 30 tane yaptığım eserim var.

Bu sanatta her türlü ağaç kullanılabilir. 3 milimden 8 milime kadar ağaçlarla çalışabiliriz. Ağaçların üzerine keseceğimiz objenin resmini, motifini yapıştırıyoruz. Daha sonra kıl testeresiyle bunları tek tek kesiyoruz. Ardından zımpara yapıyoruz, verniğini atıyoruz ondan sonra farklı zeminler üzerine montajını yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
 
"Bunu yapmanın tek şartı sabır"

Bugüne kadar birçok eser ortaya koyduğunu vurgulayan Özkan, "Bu iş biraz okyanus gibi, yani derinliği yok. Ahşaptan, ağaçtan çok farklı şeyler yapılabiliyor. Daha çok hat yazıları üzerine çalıştım. İlerde ki hedefim kişisel sergi açmak. Çünkü bu sergiyi istememdeki amaç bu sanata başlayacağım bir adım olarak görmem. Kişisel sergiyi açtıktan sonra bu işin usta öğreticilik belgesini alıp, çevremde bu işi öğrenmek isteyen insanlara bu işi öğretmek en büyük hedefim.

Ben ilk yaptığımda nasıl yapacağımı bilmiyordum. Karbon kağıdını ağacın üzerine koyup çizdim objeyi ve kestiğim parçaları onun üzerine yapıştırdım. Daha sonra kestiğim parçaları kalıp olarak kullandım, o şekilde montajlarını yaptım. Hepsini kendi kendime öğrendim. Yani isteyen her insan bunu öğrenebilir ve yapabilir. Ancak burada tek şey sabırlı olmak" diye konuştu.
 
Editör: Barış Köksal