Mersin’in 2022 Kültür Başkenti unvanını alması fikrini ortaya atan Mersin GİAD Başkanı Alper Gürsoy, fikrin ortaya çıkışı ve önemini İHA muhabirine anlattı. Avrupa Kültür Kenti kavramının ilk kez Yunanistan Kültür Bakanı tarafından ortaya atıldığını ve 1985 yılında Yunanistan’ın başkenti Atina’nın ilk Avrupa Kültür Kenti seçildiğini anlatan Gürsoy, bu unvanın Atina’ya kültürel, sosyal ve ekonomik çok olumlu etkileri olduğunu, kentin bir cazibe merkezi haline geldiğini aktardı. Avrupa Kültür Kenti kavramının 1999’da Avrupa Kültür Başkenti olarak değiştirildiğini ifade eden Gürsoy, 2000 yılından itibaren de finanse edilmeye başlandığını ve unvanın 2005’ten sonra birden fazla kente verildiğini kaydetti. İstanbul’un da 2010 yılında iki kentle birlikte Avrupa Kültür Başkenti seçildiğini anımsatan Gürsoy, şu anda 2016 yılının kentleri ile 2017’den 2025’e kadar da ülkelerin belli olduğunu dile getirdi. 2022 yılının ülkelerinin ise Birleşik Krallık, Makedonya ve Türkiye olduğuna işaret eden Gürsoy, buradan yola çıkarak Mersin’in bu unvanı alması fikrini ortaya attıklarını söyledi.

Türkiye’de bu fikri ilk kez kendilerinin dile getirdiğine, Kültür Bakanlığı’nın bu çerçevede bir il seçmesi gerektiğine dikkat çeken Gürsoy, “Bu illerin içerisinde bizim Mersin’i öne çıkartmamız lazım. Çünkü Mersin’in Avrupa ile entegre olması, Avrupa’ya yakın bir kent olması bence bunu hak ettiğini gösteriyor. Bunun arkasını bırakmamamız, hep beraber destek olmamız lazım. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da çok ciddi bir lobi faaliyeti ile arkasını desteklememiz lazım. Bununla ilgili hem Kültür Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmalıyız hem de Başbakanımız geliyor; Başbakanımıza da anlatmalıyız” diye konuştu.

“2022’Yİ BU KENTE KAZANDIRMALIYIZ”

Mersin’in tarihsel, kültürel ve dini dokusunun buna çok uygun olduğunun da altını çizen Gürsoy, “Burada hem St. Paul’umuz hem Eshab-ı Kehf’imiz hem Kraliçe Aba’nın bölgede yaşanmışlığı hem Kızkalesi var. Yani kentte o kadar çok şey var ki. Dolayısıyla 2022’yi bu kente kazandırmak lazım. ‘Daha 10 yıl var’ denilebilir ama bu kentler yaklaşık 7 yıl önceden belirleniyor. 2022’nin 7 yıl öncesine gittiğimizde zaten bunun 3 yıl seçim süreci oluyor. Dolayısıyla bugün harekete geçmek lazım. İstanbul’dan sonra Mersin’in olması da önemli. Ayrıca, 2013 Akdeniz Oyunları’nın da buna çok etkisinin olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Bu konuda hep birlikte hareket edilmesi gerektiğine vurgu yapan Gürsoy, konuyu Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut ile de görüştüğünü belirterek, “MTSO’nun bayrağı altında hep birlikte lobi faaliyeti yürütebiliriz. Biz bunu seslendirdik, kim öne geçerse arkasında dururuz. Bu kent hepimizin kenti” şeklinde konuştu.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da MEGİAD kongresinde bu fikre destek verdiğini anımsatan Gürsoy, şöyle devam etti: “Sayın Bakanın, ‘Benim son kullanma tarihim 2019. Beni tepe tepe kullanın’ sözleri de çok güzel bir mesaj oldu. O yüzden kullanmak lazım. Sayın Çağlayan’ın bu konuda desteğini almak lazım.”

“KENDİ AVLUSUNDA DANS EDEN GÜZEL ÇOCUK ARTIK MEYDANA ÇIKTI”

2013 Akdeniz Oyunları’nın Mersin ve Avrupa Kültür Başkenti unvanı için lokomotif olacağını savunan Mersin GİAD Başkanı Gürsoy, bu lokomotifin arkasına artık vagonların yerleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Vagonların bugünden hazırlanması gerektiğini de kaydeden Gürsoy, şunları söyledi: “Vagon koymazsanız lokomotif boş boş gezer. Kentte bazı fotoğraflar insanı karamsarlığa itebiliyor ama birçok fotoğrafa baktığınızda acayip bir dinamizm var. Bu dinamizmin içerisinde yerinde oturup iş yapmayan kimse koltuğunda oturamaz. Kentte artık bu saatten sonra fitil ateşlenmiştir. Yeni fikir üretmeyen, geleceğin önünü açmayan, kapatan herkes gider. Bundan sonra artık bu dinamizmin önüne hiçbirimiz geçemeyiz. O yüzden herkes işini çok iyi yapmak zorunda. Artık uyuyan dev uyandı. Artık herkesin gözü açıldı. Mersin, kendi avlusunda dans eden güzel bir çocuk gibiydi ve yüzünü hiç göstermiyordu. Kendi avlusunda dans eden çocuğun artık yüzünü açtığını, meydana çıkıp dans etmeye başladığını düşünüyorum. Bu saatten sonra hepimiz çok çalışmalı, yeni fikirler ortaya koymalıyız.”

Editör: Barış Köksal