Prof. Dr. Uğur Oral Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konferansa MERKAM Müdürü Prof. Dr. Bahar Taner, Rektör Danışmanı Öğretim Görevlisi Dr. Berat Barış Buldum, öğretim elemanları ve öğrencileri ile kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. 

Konferans da konuşan Prof. Dr. Taner, kadınların şiddet haberleriyle ülke gündemine gelmeye devam ettiğini belirtti. Kadın Platformu’nda kadının bilinçlenmesi ve şiddetin önlenmesi konusunda çeşitli çalışmalar yaptıklarını aktaran Taner, ancak ne kadar yol alınabildiğinin sorgulanması gerektiğini dile getirdi. Şiddeti önlemeye yönelik kanunların oldukça iyi olduğundan bahseden Taner, kanunların uygulanamıyor oluşuna dikkat çekti.

Avukat Hülya Gülbahar ise 4 Mart’ın dünyada laiklik günü olarak kutlandığını belirterek, laikliğin önemine vurgu yaptı ve bu konuda ülkemizde yapılan çalışmaların azlığından yakındı. Laiklik konusunun kadın hakları açısından önemine vurgu yapan Gülbahar, tüm dünyanın laiklik krizi içinde olduğunu ve bu krizi çözmeden ilerleme kaydedilemeyeceğini söyledi. Gülpınar, eşitlik ve özgürlük kavramlarını tanımlayan Gülbahar, bu kavramların laiklikle bağlantılı olduğunu belirtti. Kadınların özgürlük istediklerini ve bu talebin şiddetle bastırıldığını kaydeden Gülbahar, her şiddet ve cinayet olayında bunu görmenin mümkün olduğunu söyledi. Özgürlüğü kişinin kendi bedeni ve hayatı üzerinde söz sahibi olması ve bu iradeyi hiçbir otoriteye devretmemesi olarak tanımlayan Gülbahar, “Bu dünyada beraber yaşama kurallarını kadınlar ve erkekler birlikte yaptığımız sözleşmeler ve koyduğumuz kurallarla gerçekleştirmeliyiz. Çeşitli dinler ve onların getirdiği yaşam kuralları vardır. Ancak birlikte yaşama kuralları bizim oluşturduğumuz, herhangi bir merciye havale etmediğimiz kurallar olmalı” dedi.

Kadının pek çok alanda eşitsizliğe maruz kaldığını söyleyen Gülbahar, 2000’li yıllarda aile içinde edinilen malların sadece yüzde 8.7’sinin kadınlara ait olduğunu belirtti. Kadının ev içi emeğinin değersizleştirilerek gasp edildiğini söyleyen Gülbahar, aynı durumun sanayide ve tarımda çalışan kadınların emeği için de söz konusu olduğunu dile getirdi. Türkiye kadın hareketinin 1980 sonrası dönemine değinen Gülbahar, bu dönemde atılan her adımda eşitlik ve özgürlüğü kendilerine kılavuz edindiklerini aktardı. Kadınların 1980 öncesi kamusal haklar için mücadele ettiğini, 1980 sonrasında ise özel alanda yaşadıkları şiddeti paylaşır, konuşur hale geldiklerini dile getiren Gülbahar, 1987’de gerçekleştirilen 'Dayağa Hayır' yürüyüşünün de bunun için bir dönüm noktası sayılabileceğini söyledi.

Kadın hareketinin 1980 sonrası verdiği mücadelelerle baskı unsuru olduğunu, bunun da Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanun’da çeşitli değişiklikleri getirdiğini ifade eden Gülbahar, bu değişikliklerle ilgili ayrıntıları katılımcılarla paylaştı. Kadınların verdiği mücadelelerle yasa yapıcıların çeşitli yasalar çıkardıklarını dile getiren Gülbahar, ancak cinsiyetçi sistemin bu kanunların uygulanmasını engellediğini belirtti.
Konferansın ardından Gülbahar, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı.
Editör: Barış Köksal