Mersin iş dünyası, bir deniz kenti olan ve lojistikte çok önemli bir noktada bulunan Mersin’in bu özelliğinden yeterince yararlanılamamasını, kentin aşılması gereken en önemli sorunlarının başında görüyor. Mersin DTO Genel Sekreteri Korer Özbenli, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Mersin’in lojistik anlamda coğrafyanın kendine bahşettiği bir imkana sahip olduğunu kaydetti. Özbenli, bu avantajlarıyla Türkiye’de ilk anlamda bir lojistik kent olması gereken Mersin’in bu anlamda geride kalmasını bazı yerel sorunların aşılamamasına ve kısır çekişmelere bağlayarak, “Ama çok kısa bir sürede bazı konuların aşılacağını düşünüyorum. Lojistiğin Türkiye’de bir mevzuatı yok. Lojistikle ilgili mevzuat düzenlemeleri gerekiyor. Bu düzenlemeler kısa bir süre içerisinde realize edilebilecek gibi duruyor. Çünkü dünyada ilk 100 liman arasına girmiş bir limana sahipsiniz. Yeni yapılan yatırımlarla bunu daha da aşağılara çekmek, ilk 60-70 limanın arasına girmek gibi çok önemli bir avantaja sahip. Devletin konteyner ana terminaline yaptığı yatırımlar da realize olduğu zaman bu coğrafyanın içerisindeki yükleme, boşaltma, elleçleme imkanları son derece büyük bir limana sahip olacak Mersin” dedi.

“KISIR ÇEKİŞMELER MERSİN’E KAYBETTİRİYOR”
Denizciliğin sadece limancılıktan ibaret olmadığını, endüstriyel ve balıkçılık boyutları da bulunduğunu dile getiren Özbenli, endüstriyel boyutta Mersin’in geçmişte tersaneciliği kaybettiğinin altını çizdi. Tersanecilik olmadığından Mersin’in gemi inşa sanayiden ve dünya pastasından payını alamadığına dikkat çekin Özbenli, kısır çekişmelerin kenti bu noktaya getirdiğini kaydetti. Siyasi boyutu da olan bu kısır çekişmelerin Mersin’e kaybettirdiğini vurgulayan Özbenli, “Halbuki 321 kilometrelik de bir sahil şeridiniz var. Bu sahil şeridinde siz limancılık, marinacılık, tersanecilik, yat çekek yerleri ve bütün denizle ilgili endüstriyel tesisleri yapabilirsiniz, yapacak yeriniz var. 3 mil açıkta açık deniz balıkçılığı yaparak balıkçılık endüstrisinden de istifade edebilirsiniz hem istihdam edilen kişi bazında hem de buranın kent ekonomisine ve Türkiye ekonomisine katkısı bakımından. Ama siz bunları belli kısır çekişmeler nedeniyle yitiriyorsunuz. Bütün bu endüstriyel boyuttan istifade etmeyip de belli kısır tartışmalar içerisine giriyorsanız, bunun içerisinde siyasi boyutu var. Bu siyasi boyuta girerseniz ve bunları iktidar-muhalefet sarmalına veya siyasi partilerin kendi aralarındaki çekişmeler doğrultusunda yaparsanız o zaman sizin memlekete olan katkınız azalır. Katkı sağlanmasını isteyen insanlarla katkı sağlanmasını istemeyen insanların çekişmesi noktasına gelir. Maalesef Mersin’in en büyük kayıplarından bir tanesi bu” diye konuştu.

“SİYASET, SİYASET ARENASINDA YAPILIR”
Kent yararına yapılacak işlere siyaset karıştırılmasını eleştiren Özbenli, “Anahtar kelime, birbirimizle uğraşmayı bitirmektir. Eğer Mersin bunu başarırsa birbirleriyle değil de kentin güzelleşmesi, faydalanması için çalışırsa Mersin’in önünde kimse duramaz. Burada kent konseyleri var, gelip herkes orada akıllarında herhangi farklı bir düşünce olmaksızın, bir çıkar ummaksızın görüşlerini söyleyebilmeli. Bu kentte yaşıyorsanız, bu kente katkı sağlamak istiyorsanız siyasi ceketinizi bir tarafa bırakıp bu kentli olarak iş yapacaksınız. Siyaset, siyaset arenasında yapılır. Kente yapılacak katkılar bazında siyaset yapamazsınız. ‘Onu yaptırırım, bunu ettirmem’ dediğiniz zaman en büyük zararı siz vermiş olursunuz bu kente” ifadelerini kullandı.

Mersin Marina ve 1-2 ay içerisinde bitmesi beklenen Kumkuyu Marinası’nın da biran önce aktif olarak faaliyete geçmesini beklediklerini belirten Özbenli, her iki marinanın faaliyete geçmesiyle Mersin’in endüstriyel boyutta katkı alacağına ve bu katkıların da denize bakış açısını değiştireceğine işaret ederek, “Çünkü oralardan gelen kazançlar belki tersanecilik boyutuna belki bir yat yapım yerine, mega inşaatlara karşı bakış açısını değiştirir. İnsanlar tersaneyi kirlilik yaratan bir yer olarak görüyorlar. Halbuki bugünkü teknolojide bunun kirlilik yaratması söz konusu değil. Çoğu uluslararası çok geniş bir mevzuat çerçevesi var. Siz bu uluslararası anlaşmalara, sözleşmelere uymadan bunları yapamazsınız. Uyduğunuz takdirde de kirlilik yaratılmaz” şeklinde konuştu.

“KENTİN GELECEĞİNE SADECE 2 AY GELİP KALANLAR KARAR VEREMEZ”
Mersin’in tersanecilik trenini kaçırmadığını da ifade eden Özbenli, sadece Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın şehrin planlamasında bu konuları ön plana çıkartması gerektiğini söyledi. Mersin’in 1/100 binlik çevre düzeni planının hala tamamlanmadığını anımsatan Özbenli, şöyle devam etti: “Limancılık, iskelecilik veya tersanecilik boyutuyla baktığınız zaman bunlar 1/100 binlik planda yer almıyor. Bugün böyle de sorunu var Mersin’in. Öncellikle 1/100 binlik planda yer alacak daha sonra 5 binlik planlarda yer alacak. Siz ona bakacaksınız, limanı, iskeleyi ona göre yapacaksınız. Şimdi mevcut SEKA limanını limancılık yapılmasın diye neredeyse çıkartmak istiyorsunuz. Niye? Oradaki bir bölüm insan bunu böyle istiyor diye. Bir devletin, bir kıyı kentin limanının kapatılmasını istemesi kadar absürt bir şey olabilir mi? Bir liman kapatılır mı? Liman dünyaya açılan kapınız sizin. Limanın kapatılması demek, orayı öldürmek demek, oradaki insanların ekonomiden elini eteğini çekmesini istemektir. Bunu isteyen insanlar Anadolu’nun başka taraflarından ununu eleyip eleğini duvara asmış, buraya geldiğinde artık denizi sadece seyreden insanlar. Mersin kiracılarının değil Mersin’in sahiplerinin bunlara karar vermesi lazım. Senede 2 aylık buraya gelen insanın karar vereceği nokta değildir Mersin’de nerede yatırımın yapılacağı konusu. Kiracılar değil, buranın mülk sahipleri karar verecek. Oradan gelmiş 2 ay burada kalan insanın buranın geleceğini planlama hakkı da yoktur, haddi de değildir. Kimse kusura bakmasın.”
Editör: Barış Köksal