MERSİN (İHA) – MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, iş dünyasının önünü görmesi, enerjisini yükseltmesi açısından Merkez Bankası’nı sahada görmenin moral verdiğini söyledi.

Son yıllarda para piyasalarının alacağı aksiyona yön verebilmek, sağlıklı kararlar alınmasına katkı sağlamak adına sahaya inerek reel sektörü dinleyen Merkez Bankası yetkilileri, bu kez iş dünyasının sorunlarını ve taleplerini tespit etmek adına Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti. Merkez Bankası Yapısal Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü Adana Bölge Koordinatörü Rifat Enes, Bölge Koordinatör Yardımcısı Cemil Tuncer ve Bölge Yetkilisi Tuba Subaşı, MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan ile bir araya geldiler.

Başkan Kızıltan, ziyarette yaptığı konuşmada, Merkez Bankası’nın yürüttüğü çalışmanın, geleceğe dair umutları artırdığını belirterek, “Merkez Bankası’nı sahada görmek bizlere moral verdi. Teknik insanların sahada olması, ekonomik gidişatı da bu teknik insanların yönlendireceği imajı veriyor. Bu nedenle yürüttüğünüz çalışma, geleceğe dair umutları artırıyor. Para piyasalarında Merkez Bankası gibi yıllarını bu işe vermiş kurumların görüşleri doğrultusunda tedbirler alınması önemli” dedi.

“Üretimi teşvik etmeliyiz”

İş dünyasının bankalardan beklentilerini ve ekonomideki gidişatın rayına oturabilmesi adına önerilerini aktaran Kızıltan, cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar fazla destek kredisi verilmeye başlandığına dikkat çekerek, “KOSGEB ayrı destek veriyor. KGF ayrı kredi, Nefes Kredileri derken çok fazla kaynak var gibi görünse de maalesef bunlar ihtiyaç sahiplerine ulaşmıyor. İhtiyacı olan insanlar hak ettiği ölçüde bu kaynaklardan yararlanamıyor. Üretilen krediler ekonomiye girip yansımıyor. Krediler tek elden koordine edilip doğru kişilere yönlendirilebilir” diye konuştu.

En önemli sorun olarak da üretimin durup, ithalata dayalı ihracat gerçekleştirilmesini gösteren Kızıltan, teşviklerin mutlaka üretim bazlı olması gerektiğini vurguladı. Bir dönem ülkenin döviz rezervlerinin çok yükseldiğini hatırlatarak, bu dönemde ele geçen sıcak paranın üretime yönlendirilmemesinin sıkıntılarının bugün yaşandığını kaydeden Kızıltan, “Döviz bolluğu ülkede ithalatı artırdı. Türk halkı tembelleşti ve üretim azaldı. Şimdi yeniden canlandırmak adına adım atılmalı. Üretim demek istihdam demektir, ekonomik refah demektir” ifadelerini kullandı.

“Üretim olmazsa para politikalarıyla belli bir yere kadar ilerleriz”

Üretimde kimsenin kafasına göre yatırım yapmaması gerektiğini kaydeden Kızıltan, planlama yapılması gerektiğinin altını çizdi. Çukurova’yı örnek veren Kızıltan, şunları söyledi:

“Çukurova’nın birçok imkanı olduğu gibi kısıtları da var. Bunlar göz önünde bulundurulup yatırım planlanmalı. Bu planlama yapılırken bölgenin öncelikli sektörleri özellikle, ithalata dayanmayan üretim modelleri geliştirilmeli. Marmara tıkanmış durumda. Biz de son dönemlerde bu konuya yoğunlaştık. Mersin, Adana, Hatay, Konya, Gaziantep bir araya gelerek imkanlarımızı birleştirip yeni bir sanayi bölgesi oluşturulabiliriz. Kaynakları doğru yönlendirmek, planlamak israfın da önüne geçecektir. Kısacası üretim olmazsa para politikalarıyla belli bir yere kadar gelebiliriz. Sonra aynı sıkıntılı döngüye gireriz.”

Kapasite artırımı ya da modernizasyon yatırımları için verilen desteklerin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Kızıltan, bu desteklerin de suistimal edildiğini ve doğru kullanılmadığını söyledi.

“Yapısal reformlar yapılmalı”

Merkez Bankası Bölge Koordinatörü Rifat Enes ise son 3 yıldır saha çalışmalarını yoğun şekilde sürdürdüklerini anlattı. Sektörleri dinleyip sorunları tespit edip, bir taraftan genel gidişatın ne olduğu konusunda fikir edinerek para politikası kararlarına dahil edebilmeyi, diğer taraftan da reel sektör firmalarının sesi olmayı hedeflediklerini belirten Enes, “Merkez Bankası’nın sahadaki gözü, kulağı olmaya çalışıyoruz. Reel sektör, kamu iletişim köprüsü oluşturuyoruz” dedi.

Çalışmayı Türkiye genelinde sürdürdüklerine de işaret eden Enes, yaptıkları görüşme sonuçlarını, yaşanan gelişmelerin arka planlarında yatan sıkıntıları rapor haline getirip Para Politikası Kurulu’na sunduklarını ifade etti. Maliyet artış sebeplerini, finansman koşullarını, ülkenin kredi notu değişimlerinin ihracata yansımalarını ayrı başlıklarda incelediklerini dile getiren Enes, yaptıkları görüşmelerde ulaştıkları sonucu ise şöyle özetledi:

“Sanayicinin en temel sorununun ucuz ve erişilebilir kaynak olduğunu biliyoruz. Aynı şekilde temel sorunumuz enflasyon. Bu sorunları hepimiz ortak çözmeliyiz. Önceliğimiz yapısal sorunların çözümü olmalı. Fiyat artışına neden olan yapısal sorunlar çözülmeli.”

Kaynak: iha