MTSO Başkanı Kızıltan yaptığı yazılı açıklamayla Doğu Akdeniz ve hinterlandının potansiyeline dikkat çekerek, yeni ekonomi bölgeleri oluşturulması noktasında Türkiye’nin bu potansiyelinin değerlendirilmesini istedi. Türkiye’nin uzun süredir iller bazında bir büyüme ve gereksiz bir kentler arası rekabet içinde enerjisini israf ettiğini vurgulayan Kızıltan, rekabetin güzel olduğunu, ancak rekabet adına kentlerin birbirine zarar veren tutumlarının, olumsuz anlamda kent milliyetçiliğini engelleyici tutumlarının, kentin bazı dinamiklerinin verimliliğe bakmadan tüm kamu yatırımlarını sadece kendi kentine çekme çabasının bu rekabetin yararlı hale gelmesini engellediğine işaret etti. Kızıltan, gelişmiş dünyanın artık kentlerle değil, bölgesel çapta büyüme stratejileri izlediğini, bölgenin gücünü kullanarak büyüdüklerini ifade etti.

“Marmara’ya alternatif yeni bir ‘Eko-Bölge’ oluşturmak zorundayız”

MTSO olarak uzun süredir birçok projelerine mutlaka komşu illeri de eklemlemeye çalıştıklarını ve bölgesel birliğin adımlarını attıklarını dile getiren Kızıltan, “Bu anlamda MTSO olarak bölgesel gelişmenin stratejilerini çalışmaya başladık bile. Rekabetin acımasız hale geldiği dünya ekonomisinde sadece Mersin olarak, Adana veya Osmaniye olarak ayakta kalamayız, savaşamayız. Mersin ve Adana’yı kapsayan Çukurova ile başlayan, onu kapsayan ikinci çemberde Kahramanmaraş, Osmaniye, İskenderun, Hatay’ı içine alan ve tüm bunların hemen sınırındaki üçüncü çemberde ise Gaziantep, Kayseri, Niğde, Karaman ve Konya gibi üretim kentlerini kapsayan ve Türkiye’nin gerek üretim gerek istihdam gerekse ihracat kapasitesi ile Marmara’ya alternatif yeni bir ‘Eko-Bölge’ oluşturmak zorundayız. Marmara büyüklüğünde yeni bir ekonomi bölgesi demek; ülke ihracatının iki kat artması, istihdamın artması, cari açığın kapanması demektir” ifadelerini kullandı.

“Doğu Akdeniz ve hinterlandı, var olan gücü ile Türkiye’nin yeni Marmara’sıdır”

Türkiye’nin sanayisi ve ticaretinin Marmara bölgesine yığılmış durumda olduğuna işaret eden Kızıltan, Marmara’nın ve İstanbul’un kapasitesinin artık dolduğunun altını çizdi. Deprem riski, aşırı nüfus ve ulaşım sorunlarının artık Marmara’yı eski cazibesinden uzaklaştırdığına dikkat çeken Kızıltan, şöyle devam etti: “Artık devletimizin de bunu zorlamasına gerek yok. Artık devletimiz gözünü buralara çevirmelidir. Hükümetimizin de yeni yatırımcılara alternatif bölgeleri göstermesi gerek. 500 milyar dolarlık bir ihracatı yapmak, bu ölçüde bir üretim yapmak için Türkiye’nin yeni bir İstanbul’a, yeni bir Marmara’ya ihtiyacı var. Sınırlarını çizdiğimiz bu yeni ‘Eko-Bölge’ buna adaydır. Aslında etkileri açısından bu sınırları aşacak bir oluşumdur. Türkiye, sanayi ve diğer katma değer üretecek yatırımlarını Anadolu’ya yaymalı ve Anadolu’nun enerjisinden yaralanmalıdır. Çukurova potansiyelleri ve bu yeni yatırımlarla yeni bir İstanbul; Mersin, Adana, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye ve bahsettiğimiz hinterlant ile birlikte Doğu Akdeniz ise yeni bir Marmara olmaya adaydır. Özellikle Doğu Akdeniz’in gelişmiş üretim kapasitesini destekleyen bir o kadar önemli bir dış hinterlandı vardır. Özellikle Gaziantep, Kayseri, Malatya, Aksaray, Konya, Karaman gibi kentler Doğu Akdeniz’le her konuda birbirine ekonomik anlamda bağlı ve destek olan bir bölge oluşturmakta ve Doğu Akdeniz ile birlikte devasa bir ekonomik bölge oluşturmaktadır. Aslında bu yeni Eko-Bölge fiili anlamda oluşmuştur ve işlemektedir ama buna bir isim koymak ve bütüncül olarak desteklemek, bütüncül planlamak ve strateji hazırlamak bu bölgeyi yatırımcılar için bir marka haline getirecektir. Doğu Akdeniz ve hinterlandı, var olan gücü ile Türkiye’nin yeni Marmara’sıdır.”

“Bu yeni Eko-Bölge sadece ekonomik değil aynı zamanda stratejik bir bölgedir”

Bu yeni ‘Eko-Bölge’nin potansiyellerini de sıralayan Kızıltan, “Bu yeni Marmara diyebileceğimiz bölge yükselen pazarlara yakındır, ulaşım maliyetleri ve süresinde büyük avantaj oluşturmaktadır, ürün ve üretim çeşitliği olağanüstüdür, çok gelişmiş bir yan sanayisi vardır, bölgede vasıflı iş gücü ve bilgiye ulaşma sorunu yoktur, üniversiteleri, teknoparkları ile bir bilim bölgesidir. Türkiye’nin en etkin OSB’leri bu bölgededir, Türkiye’nin en gelişmiş karayolu ağına sahip olan bölge, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası havaalanlarının olduğu, Türkiye’nin demiryolu bağlantılı en büyük limanlarına sahiptir. Özellikle Mersin Limanı dünyanın en büyük ve etkin ilk 100 limanı içindedir. Tarımda, sanayide, turizmde, lojistikte, dış ticarette Türkiye’nin lider kentlerinin olduğu Doğu Akdeniz Bölgesi, iki büyük ovasıyla zengin su kaynakları ile Türkiye’nin enerji bölgeleriyle sadece ekonomik değil aynı zaman da stratejik bir bölgedir” değerlenmesini yaptı.

“Türkiye bu fırsatı kaçırmamalı”

“Türkiye yeni İstanbullar, yeni Marmaralar oluşturabilecek bu fırsatı kaçırmamalıdır. Bugün bir İstanbul’umuz daha olsaydı ihracatımız en az 200 milyar dolar olurdu. Bir Marmara’mız daha olsaydı ihracatımız 250-300 milyara dayanmıştı” diyen Kızıltan, şöyle devam etti: “Bahsettiğimiz bölgede 20’yi aşkın üniversite var, 30 organize sanayi bölgesi, 5’i uluslararası 6 havaalanı, 6 Teknoloji Geliştirme Bölgesi-Teknopark, Mersin ve İskenderun Limanları var, gelişmiş karayolu ağı, demiryolu ağı, güçlü yan sanayi, nitelikli insan gücü, yüksek kent yaşam kalitesi var. 2023’e yönelik ihracat hedefimiz varsa, en önemli sorunumuz olan cari açığı katma değeri olan ihracat ürünleri ile kapatmak istiyorsak, işsizlik sorunumuza yeni istihdam alanları açmak istiyorsak, ülkenin refah ve zenginliğini ülke çapında yaymak istiyorsak, Anadolu’da yeni ekonomi bölgeleri oluşturmak zorundayız. Çukurova, onu çevreleyen Doğu Akdeniz ve hinterlandı her açıdan buna hazırdır.”

Kaynak: iha