1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yapan İl Sağlık Müdürü Başaralı, yaklaşık 30 yıllık geçmişi olan ve çağın vebası olarak tabir edilen HIV virüsünün tüm dünyayı meşgul etmeye devam ettiğini kaydetti. HIV virüsünün ülke ekonomilerine büyük yük getirdiğini, henüz etkili aşısı ya da tedavi yönteminin de bulunamadığını ifade eden Başaralı, en etkili mücadele yolunun, bu virüsün nerelerden, nasıl bulaştığını bilerek korunma yöntemi olduğunun altını çizdi.
Bu yıl Dünya AIDS Günü’nün ana temasının “Sıfır Yeni Vaka, Sıfır Ayrımcılık, Sıfır AIDS’e Bağlı Ölüm” olarak belirlendiği bilgisini veren Başaralı, sağlıklı bir Türkiye için Dünya AIDS Günü’nün en etkili şekilde değerlendirilerek toplumsal bir duyarlılığın oluşturulmasının hedeflendiğini vurguladı. Başaralı AIDS ile mücadele kapsamında yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“Halkımızın HIV/AIDS’ın bulaşma yolları hakkında bilgilendirilmesi, güvenli ve sağlıklı cinsel hayat konusunda bilinçlendirilmesi, prezervatif kullanımının yaygınlaştırılması, HIV ile enfekte olmuş kişilere ayrımcılık yapılmaması, bu kişilerin hiçbir şekilde suçlanmaması, yargılanmaması ve toplumdan dışlanmaması konularında halk eğitimi yapılması.”
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2012 yılı raporuna göre, 2012 yılı içinde dünyada 2 milyon kişinin HIV’a yakalandığının tahmin edildiğini dile getiren Başaralı, “Yine aynı raporda dünyada 35,3 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 2012 yılı içinde 1,6 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü tahmin edilmektedir” dedi.

“EN SIK CİNSEL YOLLA BULAŞIYOR”
Yrd. Doç. Başaralı, Türkiye’nin ise hala dünyada HIV/AIDS açısından hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirildiğine işaret ederek, “1985’ten günümüze kadar Sağlık Bakanlığı’na 2012 yılı Haziran ayı itibarı ile toplam 6 bin 802 HIV(+) kişi bildirimi yapılmıştır. Vakaların yüzde 70’ini erkekler oluşturmaktadır. Enfeksiyondan en çok etkilenenler 25-39 yaş arası kişilerdir. Ülkemizde bildirimi yapılan HIV(+) vakalarını yüzde 17,2’si yabancı uyruklu kişilerdir. Ülkemizde bulaşma yüzde 56 oranla en sık cinsel yolla olmakta, ikinci sırada ise yüzde 1,9 ile damar içi madde kullanımı gelmektedir” ifadelerini kullandı.
HIV virüsünün bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında da bilgi veren Başaralı, virüsün temelde vücut sıvıları ile bulaştığını, bu nedenle kan, meni gibi virüsün daha yoğun olduğu vücut sıvılarının virüs iletiminde büyük yeri olduğunu aktararak, tükürük, ter, gözyaşı ve idrar gibi vücut sıvılarında ise virüs bulunmadığının altını çizdi.
Başaralı, AIDS hastalığından korunmak için bilinmesi gerekenleri şöyle sıraladı: 
“AIDS’ın ailelerimizi ve toplumumuzu parçalamasına izin vermemeliyiz. Hastalık taşıyorsak kan bağışında bulunmamalıyız. Tek eşliliği önemsemeliyiz. AIDS’lilere ve ailelerine yardımcı olmalıyız. Kondom kullanımını önemsemeliyiz. Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız. HIV/AIDS taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız. HIV/AIDS günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle yanaktan yanağa öpüşmek, aynı tabaktan yemek yemek, aynı bardağı, kaşığı, çatalı kullanmak, aynı kıyafetleri kullanmak ya da aynı tuvalet/banyoyu kullanmakla bulaşmamaktadır. Bunu unutmamalıyız.”
Editör: Barış Köksal