Günümüzde küresel rekabetin teknolojiye dayalı üretimlerle gerçekleştiğini ifade eden İpek, "Küresel ekonomide söz sahibi olabilmek ve toplumsal refah seviyemizi artırabilmek için ekonomik gelişimin sağlanması birinci şarttır. Ekonomik kalkınmışlık seviyesini belirleyen en önemli unsurlardan biri ise rekabet edebilme yeteneğidir. Eskiden doğal kaynaklara ve iş gücüne yönelik rekabet söz konusu iken, günümüzde teknolojiye dayalı üretimler ilk sırada. Ürün rekabeti, yerini bilimsel ve teknolojik rekabete bıraktı. Bilimi, teknolojiyi üreten ve bunu toplumsal kalkınmaya dönüştürebilen ülkeler bu yarışın kazananı olurlar" şeklinde konuştu.

Teknolojiyi, internet bağımlılığı olmaktan çıkarıp üretime dönüştürülmesi gereken bir unsur olarak niteleyen İpek, "Türkiye'nin bu yarışta boy gösterebilmesi için Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine daha fazla önem vermemiz ve gençlerimizi teknolojiye yönlendirmemiz gerekiyor. Ülkemizde yaşamın tüm alanlarında talep edilen bir unsur haline gelen teknolojiyi, teknolojik bağımlılık olmaktan çıkarıp teknolojik üretime dönüştürmeliyiz. Ekonomik gelişimin en büyük yönlendiricisi, bilim ve teknoloji alanında uygulanan politikalardır. Bu nedenle bilgi ve teknoloji üretiminde üniversite-sanayi işbirliği ayrılmaz bir ikili haline gelmelidir. Bu gerçeklerden hareketle Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesi ve üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi, ilgili kurum ve kuruluşların öncelikli hedefi olmalıdır" ifadelerini kullandı.


 
Editör: Barış Köksal