Ankara’da faaliyet gösteren Metin Mert İnşaat İth. İhr. San. Tic. A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Metin, Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) yurt dışında Türk işadamlarına kurdukları tuzakları, işadamlarının milyon dolarlık kayıplarını ve oradaki yapılanmayı, kendi yaşadıklarından yola çıkarak İHA’ya anlattı.
10 yıl boyunca Azerbaycan’da çeşitli projelere imza atan ve son olarak bir askeri tesis projesini tamamlayan İşadamı Mehmet Ali Metin, 2013 yılında Duhok’ta bir inşaat işi alarak Kuzey Irak’a geçti. Kuzey Iraklı ortaklarıyla buradaki işi bitiren İşadamı Metin, 2015 yılında Erbil’de bir otel işletmecisi olan Adıyamanlı M.S. isimli kişinin, 25 katlı bir bina inşaatı teklifinde bulunması üzerine, söz konusu kişiyle ortak olarak bina inşaatına başladı. İş sırasında harcadığı yaklaşık 250 bin dolar parayı alamayınca inşaatı yarım bırakan Metin, ölüm de dahil aldığı türlü tehditlerin yanı sıra iş yaptığı kişilerin FETÖ/PDY’nin Kuzey Irak’taki uzantıları olduğunu ve kendisi gibi çok sayıda Türk işadamını tuzağa düşürdüklerini öğrendi. Pasaportu gasp edildiği için illegal yollardan girdiği Türkiye’de mücadelesine devam eden Metin, hükümete seslenerek, FETÖ/PDY’nin Erbil’deki faaliyetlerinin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da aynen devam ettiğini belirtti ve ‘canavar’ diye nitelediği FETÖ’nün Kuzey Irak’taki dalının da kesilmesini istedi.

“Türk işadamlarını ‘güzel proje var diyerek’ tuzağa düşürüyorlar”
Erbil’de FETO’cular nedeniyle yaşadığı sıkıntıları anlatan Metin, oradaki inşaata başlarken yaklaşık 250 bin dolar para harcadığını, daha sonra kendisine ‘ortağız’ diyen otel işletmecisi M.S.’nin kenara çekildiğini ifade ederek, “Bu arada, M.S.’ye ait otelde dikkatimi çekiyor, her Cuma günü namazdan sonra toplanıyorlar, sordum, dediler ki, ‘Bunlar Fethullahçı’. Tabi o zaman FETÖ’yü bilmiyoruz, Türkiye’de paralel yapı söylemleri var ama. Bunlar oradaki Türk işadamları, hastane, otel sahipleri, Bağdat’tan, Basra’dan geliyorlar. Otelin lobisi işadamlarının kulisi gibi çalışıyor. Daha önce de benim gibi bazı işadamları geliyormuş, TUSKON (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) aracılığıyla ‘Burada güzel projeler var. İşadamı gönderin, ihale olmadan başlatabiliriz’ diyorlarmış. Adamlar geliyormuş, işe başlayıp paralar harcıyorlarmış, daha sonra tehdit ve şantajlar başlıyormuş. Ödeme yapılmıyor, adam korkup kaçıp gidiyor. Adının da basına yansımasını istemediği için oraya harcadığı 400-500 bin dolar da orada kalıyor. Biz de aynı duruma düştük” dedi.

“Bunlar paralelci, insanları tuzaklarına düşürüyorlar”
Erbil’de iki oteli olan M.S.’nin kendisine ‘ben yokum’ diyerek ortadan kaybolduğunu dile getiren Metin, ”Tehditler, şantajlar başladı inşaatı bitirmem için. Bu arada pasaportum gasp edildi. Benim oturma iznim dolduğu için bir aracı şirkete pasaportumu vererek, oturma izni almasını istemiştim. Bu M.S. ile paralel yapıya destek veren oradaki Kürt gruplardan bazı kişiler gidip pasaportumu almışlar. Polisle korkutmaya çalıştılar, bir-iki sefer asayiş geldi, beni arabaya bindirdiler, ‘ ya bu işi bitireceksin ya da seni zindana atarız’ diye tehdit ettiler. ‘Ödeme yapın, bu kadar para harcamışım’, yok. Tabi ‘paralelci’ dediğimiz arkadaşımız da kayıp, yok piyasada. Daha sonra o otelde çalışan müdür bana, ‘Keşke önceden bilgim olsaydı, ben seni uyarırdım. Bunlar paralelci, insanları tuzaklarına düşürüyorlar. Kaç işadamı geldi işe başladı, sonra polis korkusundan gitti. Otelci de sonra gidip diğer taraftan parasını alıyor’ dedi” şeklinde konuştu.

“15-20 milyon dolar parayı oraya batırıp giden insanlar var”
Kendisi gibi tuzağa düşürülen çok sayıda işadamı olduğunu, ancak korktukları ve isimlerinin basına yansımaması için konuşmadıklarını belirten Metin, “İnanır mısınız, en az 15-20 milyon dolar parayı oraya batırıp giden insanlar var. TUSKON aslında kendisine zarar veriyor, çünkü bu insanlar TUSKON aracılığıyla Erbil’e gidip iş yapan insanlar. En az harcayan benim, 1-2 milyon dolar harcayan insanlar var. İş belli bir aşamaya geldikten sonra işadamı ödeme bekliyor ama ödeme yok, ortak da para vermiyor” diye konuştu.

“Erbil’i illegal yollardan terk etmek zorunda kaldım”
Pasaportu gasp edildikten sonra Erbil’deki Türk Konsolosluğu’na başvurarak, dilekçeyle yardım istediğini ifade eden Metin, “Bu arada tehditler, şantajlar devam ediyor. Ofise gidemiyoruz. Konsolosluktan bir destek alamadım. Bana, ‘mahkemeye şikayet et’ dediler, ettim ama geçici olarak bir çıkış belgesi istedim, onu da pasaportumun gasp edildiğine dair mahkemeye başvurduğum için vermediler. Mahkeme sonucunu beklemem gerektiğini söylediler. Bunun üzerine Ankara’daki avukatımı aradım ve durumun çok ciddi olduğunu, can güvenliğimin tehlikede olduğunu ve bu ülkeden çıkmam gerektiğini anlatarak, Dışişleri Bakanlığı ile görüşmesini istedim. Ancak, oradan da bir sonuç alamadığım ve can güvenliğim tehlikede olduğu için dağları aşarak illegal yollardan Türkiye’ye geçtim” ifadelerini kullandı.

“Her Cuma namazdan sonra otelde ‘hizmet’, ‘himmet’ toplantıları yapılıyor”
Haziran 2015’in sonlarında Türkiye’ye döndükten sonra Dışişleri Bakanlığı’na dilekçe yazarak, uğradığı haksızlığın giderilmesini, bu kişilerin cezalandırılmalarını, başka vatandaşların da bu tür sorunlar yaşamamaları için caydırıcı önlemler alınmasını ve uğradığı haksızlıkların giderilmesini istediğini söyleyen Metin, FETÖ’nün Erbil’deki oteldeki faaliyetlerine ilişkin ise şunları anlattı: 
“Her Cuma günü Cuma namazından sonra 70-80 kişilik bir grup otele gelir, yemek yerler, toplantı odasına geçerler, orada saatlerce süren görüşmeler olur. Ne konuştuklarını bilmiyorum, çünkü kapalı kapılar ardında toplantı yapıyorlar. Basra’da özellikle çok güçlüler ve Basra’dan gelip bu otelde toplantılar yapıyorlar.”

“Cuma toplantılarına darbe girişiminden sonra bile devam ediyorlar”
Erbil’deki söz konusu otelde düzenlenen FETÖ toplantılarının 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da hala devam ettiğini ve rutin olarak her Cuma günü gerçekleştirildiğini kaydeden Metin, şunları söyledi:
“Acı olan şudur, hala Irak ile yeni bir sektörde iş yaptığım için oradaki arkadaşlarla görüşüyorum ve öğrendim ki, hala otel devam ediyor, hala o dam orada, hala yine her Cuma günü öğleden sonra yok ‘hizmettir’, yok ‘himmettir’ toplantılar devam ediyor. Darbe girişiminden sonra da bu Fethullahçı, paralel yapı elemanı olan oradaki işadamları hala normal hayatlarına devam ediyorlar. Toplantıları da çalışmaları da devam ediyor.”
Türkiye’nin ilişkilerinin en iyi olduğu ülkenin şu anda Kuzey Irak olduğunu vurgulayan Metin, Türk Hükümeti’nin oradaki paralel yapıyı da bitirmesi çağrısında bulunarak, şu ifadeleri kullandı: 
“Başka ülkelerde gördük, okulları kapatıldı, çoğu insan gözaltına alındı, Türkiye’ye teslim edildi ama Kuzey Irak’ta FETÖ yapılanması darbeden sonra bile aynen devam ediyor. Benim Dışişleri Bakanlığı’na verdiğim bir dilekçe var. Orada olayları, isimleri anlattım. Diğer işadamlarının da bu tuzağa düşmemeleri için bunu dikkat alsınlar. Hala orada bir yapılanma var ve devam ediyor. Bizim istihbarat güçlerimiz orada, MİT orada, yasal binası da var. Bunların takip edilmesi, kimler oldukları, ne amaçla burada her Cuma günü toplandıkları araştırılabilir. Bu toplantıya katılanların hepsi Türk ve her konuşmalarında hizmet ve himmetten bahsediyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin Barzani ile ilişkilerimiz de çok iyi, hükümetimiz için çok zor bir şey değil. Bir ricayla bile oradaki bütün yapılanmayı ortadan kaldırabilirler. Kuzey Irak’taki yapılanmayı da çökerttiğimiz zaman ağacın bir dalını kopartmış oluruz. Şu anki canavarı belli bir noktada etkisiz hale getirdik ama ilerleyen tarihlerde ne olacağını bilemiyoruz.”
 
Editör: Barış Köksal