Kültür ve Turizm Bakanlığı Arslan Eyce Amphora Müzesi ve Taşucu Eğitim Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Arslan Eyce, Antik Dönem ticaret tarihi hakkındaki verilerin önemli bölümünü Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen arkeolojik araştırmaların sağladığını belirtti. 

2004 yılı sonunda Ege Üniversitesi’nden bir ekip tarafından başlatılan çalışmalarda incelenen amphoraların teşhirinin tamamlandığını bu eserler doğrultusunda bölgenin ticaret tarihindeki yerinin değerlendirildiği bir yayın hazırlandığını belirten Arslan Eyce, “Müzemiz Doğu ve Batı Akdeniz ticaretinin önemli bir döneminde yapılan zeytinyağı ve şarap ticaretinde kullanılan amphoraları bünyesinde toplayan müzedir. Müzemizde Helenistik, Roma ve Bizans dönemi tarihçesini bünyesinde oluşturan müzemiz dünyadaki en kültürlü müzeden bir tanesidir. Şarap ve zeytinyağı ticaretinin başladığı M.Ö 8. yüzyıldan M.S 17. yüzyıla kadar zeytinyağı ve şarap ticaretinde kullanılan amphoralar çok kültürlü bir müze olarak bünyesinde 33 kültürü barındırmaktadır. Yapılan bilimsel arlaştırmalar sonucunda da dünyanın en kültürlü Amphora müzesi bilim adamları tarafından belgelenmiştir. Şarap Amphorası M.Ö 2. yüzyıla ait olup özel firavunlara yapılan amphoralardan bir tanesidir. Bu açıdan müzemiz dünyanın çok kültürlü 33 kültürü bünyesinde bulunduran dünyanın en zengin müzesi olduğunu ifade ediyorum” dedi. 

Müzede bulunan en eski amphoralar Doğu Akdeniz’de ticari yoğunluğun arttığı M.Ö. 8. yüzyılda kullanılan ve Suriye-Filistin kıyılarında üretilen ürünlerin taşındığı silindirik gövdeli küçük kulplara sahip formlar olduğunu belirten Eyce, “Arkaik dönemin başından Helenistik döneme kadar Fenike kıyılarından Akdeniz’e yoğun olarak ihraç edilen, torpil formlu, 12-13 lt. kapasiteli küçük amphoraların ise müzede üç tam örneği bulunmaktadır. Bu amphoraların Mısır’da ve Doğu Akdeniz’de birçok bölgede taklit edildikleri bilinmektedir. zeytinyağı ve şarap ticaretinde Akdeniz pazarında kendine ait özel bir yeri olan Kıbrıs’da üretilen amphoralar da müzeye balıkçıların kazandırdığı önemli bir grubu oluşturmaktadır. Aykırı formları ve yüksek kapasiteleriyle sepet kulplu amphoralar olarak adlandırılan Arkaik Kıbrıs amphoralarının Helenistik dönemin başlarına kadar, formlarındaki incelmeye rağmen asıl karakteri olan ağız kenarını aşan ve içinden bir sopa geçirilerek taşınmasına olanak sağlayan yüksek kulplarını korudukları görülmektedir. Adaya has olan bu formun Suriye-Filistin kıyılarında ve Mısır’da da üretilmesinin yanında Kıbrıs’ın ticari pazarları elinde tutmaya yönelik olarak dönemin popüler formlarında amphoralar da ürettiği bilinmektedir” diye konuştu. 
Editör: Barış Köksal