Şahin:
“Bunun bir zehir olduğunu hepimizin bilmesi, ne kadar tehlikeli ve hassas bir işle uğraştığımızın farkında olmamız lazım”

 “Denetimler sonucunda meyve ve sebzede kalıntı oranı 2013’te yüzde 39, 2014’te yüzde 17 azaldı”

MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Çakır:
 “Ürünleri gönül rahatlığıyla ihraç edemiyoruz ve tüketemiyoruz. En önemli sebebi tarım ilacı”

 “Ziraat mühendisinin yazdığı ve üreticinin attığı o ilaçla yüzlerce kişi etkilenebiliyor. Bunun vebali çok büyük”
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Murat Şahin, herkesin üzerine düşen görevi hakkını vererek yapması halinde kalıntı sorunu yaşanmasının mümkün olmayacağını belirterek, “Kalıntı, uluslararası sahada rakibi elemek için savaş şekline dönüştü” dedi.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi tarafından "Avrupa Birliği'nde Gıda Güvenliği ve İzlenebilirlik" konulu konferans düzenlendi.

Zirai tarım ilaçlarının yanlış kullanımı sonucu oluşan kalıntının insan sağlığına ve ihracata etkilerinin masaya yatırıldığı konferans, MTSO’da yapıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Murat Şahin’in de konuşmacı olarak yer aldığı konferansa, akademisyenler, gıda mühendisleri, ihracatçılar ve üreticiler katıldı.
 
Çakır: “Ürünleri gönül rahatlığıyla ihraç edemiyoruz ve tüketemiyoruz. En önemli sebebi tarım ilacı”

Konferansın açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Sefa Çakır, kendisinin de bir ihracatçı olduğunu belirterek, bölge olarak üretim miktarı ve çeşitlilikle Türkiye için ürün yetiştirmekle kalmadıklarını, tüm dünyaya ihracat yaptıklarını vurguladı. Çakır, “Bu ürünleri, ihracat yaparken de tüketirken de gönül rahatlığıyla ihraç edemiyoruz ve tüketemiyoruz.

Ülkemizin bu gücünü maalesef kullanamıyoruz. Bunun en önemli sebebi tarım ilacı. Doğanın kendi içinde bir döngüsü var. Biz daha çok üretim için bu döngüyü bozuyoruz. Bunu daha çok ilaç ve daha çok gübre ile telafi etmeye çalışıyoruz. Sonuçta ortaya kirlenen topraklar ve yer altı suları, ihraç edilemeyen kalıntılı ürün ve en önemlisi sağlığı bozulan insanımız kalıyor. Bu işte hepimizin çok fazla sorumluluğu var. Doktorun yazdığı reçete ile sadece o ilacı alan hasta etkileniyor ama ziraat mühendisinin yazdığı ve üreticinin attığı o ilaçla yüzlerce kişi etkilenebiliyor. Bunun vebali çok büyük” diye konuştu.

Kalıntı nedeniyle birçok ihracatçının da mağduriyeti olduğuna işaret eden Çakır, “Örneğin, yurt dışındaki büyük marketler bizden bir tır kiraz istiyorlar. Biz buna sözleşme yapamıyoruz, çünkü 1 tır kirazı 20 üreticiden alıyoruz. İçinden bir üreticinin kirazında kalıntı çıktığı zaman bu kirazı imha etmek zorunda kalıyoruz. Değeri 100 milyon liradan fazla. Bu da bizim ihracattaki gücümüzü düşürüyor. Üreticilerin çok emek vererek yetiştirdiği ürünlerin karşılığının geri dönmesi gerekiyor. Artık savaşları topla tüfekle değil, kalıntılar nedeniyle ürünlerini sana sattırmayarak yapıyorlar. Kalıntı kontrolü kolay değil, bunu çok iyi biliyoruz. Onun için biz de elimizi taşın altına koyuyoruz. Yapılması gerekenler konusunda hem Bakanlığımızın hem üreticimizin her zaman yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Bakanlıktan beklentilerini de dile getiren Çakır, şu anda yürürlükte olan ama istendiği gibi çalışmayan, reçeteyi yazan ile ilacı satanın aynı olduğu reçeteli ilaç sisteminin değiştirilmesini istedi. Bu sistemde yanlış ve fazla ilaç kullanıldığını düşündüklerini vurgulayan Çakır, “Ayrıca, bölgemizde üretimi çok olan ve çok ilaca maruz kalan sert çekirdekli meyvelerin de biyoteknik mücadele teşvik sistemine alınmasını talep ediyoruz. Hedefimiz, bu güzelim topraklarımızı gereksiz ilaç ve gübreyle çoraklaştırmadan sağlıklı, bereketli ürünler yetiştirmek ve ihraç etmektir” şeklinde konuştu.
 
Şahin: “Kalıntı, uluslararası sahada savaş şekline dönüştü”
Daha sonra kürsüye çıkan Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Şahin ise "Türkiye'de Tarımsal Üretimde Zirai Kalıntı ile Mücadele ve İhracata Etkileri" başlığı altında, zirai kalıntı sorununun önüne geçilmesi için Bakanlığın yaptığı çalışmalar ile üretici ve alıcının yapması gerekenleri anlattı. Şahin, herkesin üzerine düşen görevi hakkını vererek yapması halinde kalıntı sorunu yaşanmasının mümkün olmadığını dile getirdi.

Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü olarak bu alanda çok yoğun çalışmaları olduğunu belirten Şahin, köylülerin zirai ilaç için ‘zehir atmaya gidiyoruz’ dediklerine dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Öncelikle bunun bir zehir olduğunu hepimizin bilmesi lazım. Ne kadar tehlikeli ve hassas bir işle uğraştığımızın farkında olmamız lazım. Bu, bugünün meselesi değil, uzun yıllardır tarım ilacı kullanımı, kalıntı sorun olarak görülüyor. Ancak, gün geçtikçe bu artık bazı uluslararası sahada savaş şekline dönüştü. Sizi, rakibinizi elemek için kullanılmaya başlandı. İhracata giden ürünümüzü önemsemiyor anlamında değil, yüzde 5-6’larda. Bizim kendimiz, çocuğumuz, ailemiz daha önemsiz değil. Onun için bizim toplam tüm üretimimizin sağlıklı olması lazım. Bunun için de Bakanlık olarak biz birçok çalışma yapıyoruz. Sadece Bakanlık değil, tüm taraflar üzerine düşeni yaparsa bir yol kat edebiliriz.”
Bitkisel üretimde kalıntı sebeplerini 5 başlık altında toplayan Şahin, bu sebepleri şöyle sıraladı:

“Tavsiye dışı ve yasak pestisit kullanımı. Doz aşımı. Doz aşımı, bilgisizlikten çok ‘atarsam daha çok sonuç alırım’ yaklaşımından kaynaklanıyor. Temel sorunlardan biri bu. Ayrıca, uygun olmayan makine kullanımı, kalibrasyon ayarının yapılmaması da doz aşımına neden oluyor. Diğer sebeplerden biri de ilacın ilgisiz kişiler tarafından uygulanması. Etiket bilgilerine uyulmaması ve uygulama ile hasat arasında geçmesi gereken süreye uyulmaması da diğer sebepler.”
 
“Denetimler sonucu, kalıntı oranı 2014’te yüzde 17 azaldı”

AB ve G8 ülkelerinde ruhsatlı olmayan bitki koruma ürünlerinin Türkiye’de ruhsatlandırılmadığını ifade eden Şahin, Bakanlığın insan, bitki ve çevre açısından uygun bulunan ürünleri ruhsatlandırdığını söyledi. Şahin, “Ruhsatlandırmada dünyadaki hassasiyet neyse bizde de aynı hassasiyet var. AB ülkelerinde kullanımdan kalkmış 181 adet aktif maddeyi içeren zirai ilaç bizde de yasak. Hangi ilaç ne kadar dozda, hangi hasatlıkta uygulanacak ve bekleme süreleri ne kadar, bu şartlara uyulması halinde kalıntı olması mümkün değil” dedi.

Mutlaka işi bilene yaptırmak gerektiğinin altını çizen Şahin, 2012’den bu yana Bakanlık olarak hasat öncesi pestisit denetimi yaptıklarını kaydederek, bu denetimler sonucunda meyve ve sebzede kalıntı oranının 2013’te kalıntı yüzde 39, 2014’te yüzde 17’lik azaldığını dile getirdi.
 
“Onaylanması halinde önümüzdeki yıl şeftalide destekleme verebiliriz”

MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Sefa Çakır’ın taleplerine de yanıt veren Daire Başkanı Şahin, Bakanlığın ticareti yapan satıcının ticari kaygı ile davranabileceğini göz önünde bulundurarak, ısrarla ve çok baskı yapılmış olmasına rağmen reçete yazanla bayide zirai ilaç satanı ayrı tuttuğunu belirtti. Şahin, “İlaç satıcıları reçete yazamaz ama uygulamada var olduğu söyleniyor.

Bunlarla ilgili denetimler yapılıyor, zaman zaman büyük cezalar da kesiliyor ama uygulamada varsa gözden geçirmeliyiz. Öte yandan, sert çekirdekli meyvelere destek talebinde ise turunçgilde veriyoruz, sert çekirdeklide vermiyoruz. Bakanlıkça ruhsatlı ürünlere destekleme veriyoruz, yoksa Bakanlık kendisi ile çelişir. Şeftalide bu sene yeni ruhsat aldı. Destek bütçelerini bir önceden belirlediğimiz için bu yıl veremiyoruz ama onaydan geçmesi halinde önümüzdeki yıl şeftalide destekleme verebiliriz” diye konuştu.
 

Editör: Barış Köksal