Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezince düzenlenen 'Türkiye-Avrupa Birliği Dijital Gelecek Forumu'na katılan Büyükelçi Berger, İngilizce olarak yaptığı konuşmasına, "Umut ediyorum ki bir gün, insan çevirmenlerin yerine evrensel olarak çeviri yapabilecek olan makineler konuşuyor olacak" diyerek başladı. 

"Dijital devrim, sınırları ve mesafeleri ortadan kaldırdı" 

Dijital teknolojilerin, fikirlerin, inovasyonun yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çeken Berger, iş ve kişisel yaşamı geliştirdiğini ve bugünün en önemli sorunlarına çözüm bulmakta fırsat verdiğini söyledi. Şu anda dünya ekonomisinin ve toplumlarının büyük değişikliklerden geçtiğine işaret eden Berger, "Büyük değişikliklerin çoğu da iş yapma ve birbirimizle etkileşimimizde gerçekleştirilen yeni teknoloji ve bunlarla ilgili yenilikçi yollar sebebiyle gerçekleşmektedir. Özellikle de dijital devremin, coğrafi sınırların ortadan kaldırdığını, coğrafi mesafeleri ortadan kaldırdığını ve dünyanın her yerinde de çok büyük etkisi olduğunu görüyoruz. 1995 yılında dünya nüfusunun yalnızca yüzde 4'ü ağlara bağlantılıydı şimdi ise bu rakam yüzde 40'a ulaşmıştır. 1985 yılında Suriye'de ilk diplomatik pozisyonumda bulunuyorken, gazetemin aboneliğini devam ettirebilmek için bankaya mektupla ödeme yapmam gerekiyordu. Ama bugün ise hem ödemelerimi çevrimiçi olarak gerçekleştirebiliyorum hem de gazetemi çevrimiçi gerçekleştirebiliyorum. 1985 yılında hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri gerçekleştirebiliyoruz şu anda" diye konuştu. 

"Dijital okur-yazarlığı olmamak sosyal dışlanma sebebi görülebilir" 

Dijital yetenekler ve yeterliliklerin aslında okuma-yazma kadar temel yeterlilikler haline geldiğini vurgulayan Berger, "Kodlama ve programlamanın 21. yüzyılın dilleri haline geldiğini ve yeni okur-yazarlık mecraları olduğunu söyleyebiliriz. Hali hazırda bugün dünyadaki işlerin yüzde 90'ını bir derece de olsa dijital okur-yazarlık gerektirmektedir. Yani bu da giderek dijitalleşen bir toplum içinde pek çok iş alanında dijital yeterliliğin önemli olduğu anlamına gelmektedir. Gittikçe dijitalleşen bir toplumda yaşıyorsak da dijital okur-yazarlığı olmamak sosyal dışlanma sebebi görülebilir. Dünyadaki dijital yenilikçi merkezlere ayak uydurmak için gerçekten de iyi donanımlı olmamız gerekir, bunu yapabilmemiz için de becerilere erişimimiz olması ve aynı zamanda bu becerileri nasıl yenileyeceğimizi bilmemiz gerekmektedir. Ayrıca şunu da öğrenmemiz gerekir, çocuklarımızın ve gençlerimizin, yarının iş gücü piyasası ve toplumunda başarılı olabilmesi için eğitim sistemlerimizin onlara doğru becerileri ve tutumları kazandırdığından emin olmalıyız. Önümüzde gerçekten eşi benzeri görülmemiş fırsatlar bulunuyor. Teknolojiler, özellikle dijital teknolojiler, sağlımızı iyileştirmek, kültürlerimizi korumak, yaşama ve çalışma biçimlerimizi geliştirmek için gereken araçları bize sağlayabilir. Bunun başka bir tarafı daha var, çünkü fırsatlar aynı zamanda bir sorumluluk getirmektedir. Bu sorumluluk da gençlerimizin fırsatlardan yararlanmaları ve teknoloji kullanmayı öğrenmeyi sağlama sorumluluğudur" ifadelerini kullandı. 

"Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri" 

AB ile Türkiye arasında bir çok alanda olduğu gibi dijital meseleler için yapılan hazırlıklar ve insanların iş piyasasına girmesi konusunda da işbirliği yapıldığını aktaran Berger, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu gibi meselelerde çalışmalar yapmak ve görüşmeler üretmek bizin anlamlı bir diyaloga ve işbirliğine sahip olmamızı sağlıyor. Ayın zamanda Türkiye ve AB arasında hali hazırda devam eden ticaret ilişkilerine de katkı sağlıyor. Türkiye için AB, en büyük ticaret ortağı konumunda ve AB için de Türkiye şu anda 5. en büyük ticaret ortağı konumunda bulunuyor. Türkiye, AB işletmeleri için gerçekten de büyük bir yatırım merkezi haline gelmiş durumda. Aynı zamanda bununla beraber Türkiye'nin, AB'nin arz-yönetim zincirine gittikçe daha fazla entegrasyonun olduğunu da görebiliyoruz. Özellikle otomotiv ve tekstil sektöründe bunu görebiliyoruz. Bu da Türkiye'de istihdam oluşmasına ve ortalama ücretlerin yükselmesine katkı sağlıyor. Ayrıca artan rekabet tüketicilerin lehine olmak üzere Türk ürünlerinin daha iyi bir fiyat ve kalite oranına sahip olmasını sağlıyor." 
"Türkiye, pek çok stratejik alanda AB'nin çok önemli bir ortağı konumunda" 
Ticaretin ötesinde Türkiye'nin, pek çok önemli ve stratejik alanda Avrupa Birliği'nin çok önemli bir ortağı konumunda olduğunu vurgu yapan Büyükelçi Berger, "Örneğin burada son zamanlarda yaşamakta olduğumuz göç olgusundan ve gerçekten de büyük 
akımlar halinde gelen mültecilerden bahsetmek mümkün. Bunun yanında birlikte çalıştığımız alanlardan biri de eğitim alanı. Bu konuyla ilgili çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Hiçbir şekilde kayıp nesil olmamasını ve tüm çocukların okula gittiğinden emin olmaya çalışıyoruz. Yalnızca okula gitmeleri için değil daha sonra üniversiteye gitmeleri için burs konusunda da onlara yardımcı oluyoruz. Bu ilişkilerin daha da geliştirilmesini istiyoruz. 1 yıl önce başlamış olan yüksek düzeyde ziyaretlerle ilişkileri pekiştirmek niyetindeyiz. AB ile Tükiye'nin gerçekten birlikte yapabileceği çok şey var. Hem halklarımız hem de ekonomimiz için yapacak daha çok şey bulunuyor" dedi. 
Aşut: "Avrupa ne kadar önemliyse, Türkiye’nin değeri, güvenliği, huzuru ve kalkınması Avrupa için o kadar önemli olmalıdır" 
MTSO Başkanı Şerafettin Aşut ise forumun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin, medyaya daha çok siyasi seviyede yansıyan bir konu olduğuna işaret etti. Ancak, Türkiye’de Avrupa Birliği Bilgi Merkezine sahip nadir dalardan biri olarak, bu ilişkiyi daha çok teknik boyutuyla ve tartışmaların ve anlaşmazlıkların ötesinde, daha çok karşılıklı katkı sunma çerçevesinde ele aldıklarını kaydeden Aşut, "Sadece siyaset tartışma getiriyor. Ama proje bazlı ortaklıklar karşılıklı kazanımlar getiriyor. Tartışanlar uzaklaşıyor, ortak iş yapanlar yakınlaşıyor. Sanırım iş dünyasının bu ilişkilere en büyük katkısı da budur" diye konuştu. 
Dijitalleşmenin, yakın zamanda tüm dünyada siyasetçilerin gündelik siyasi argümanlarını anlamsız kılacağını savunan Aşut, "Artık sadece AB ve Türkiye değil, küresel anlamda tüm dünya, ortak geleceği bu temelde düşünmek zorundadır. Ancak, AB üyeliği yolunda kararlılıkla yürüyen bir Türkiye olarak, Avrupa ne kadar önemli ve değerli ise Avrupa’nın ve Nato’nun Asya’da son durağı olan Türkiye’nin değeri, güvenliği, huzuru ve kalkınması Avrupa için o kadar önemli olmalıdır. Türkiye’nin sınır güvenliği Avrupa’nın güvenliğidir ve Türkiye’nin teröre karşı yürüttüğü mücadelede Avrupa’nın bize karşı gerçekçi, dostane ve teröre karşı net bir politika izlemesi gerekmektedir. Bu dijitalleşen dünyanın da bir gereğidir" şeklinde konuştu. 

Editör: Barış Köksal