Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aytekin Kemik, Ramazan Bayramı ve sonrası için beslenmedeki püf noktalara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Ramazan ayı boyunca oruç tutan kişilerin günlük öğün sayısını azaltmaları ve beslenme düzeninde meydana gelen değişiklikler nedeniyle bayramda normal yeme düzenine geçtiklerinde psikolojik olarak daha fazla yemek yeme eğilimine girebildiklerine işaret eden Kemik, “Kimi kişiler hala kendilerini oruç tutuyor zannederken, kimi kişiler ise 'oruç bitti şimdi yeme zamanı' diyerek aşırı miktarda besin tüketirler. Bayram sonrası aşırı yemek yeme ile bazı problemler kaçınılmaz olur. Bunların en önemlisi hazımsızlık ve mide problemleridir. Ayrıca, gelenek üzere bayramda tatlı tüketimi de artmaktadır. Bayramda birdenbire aşırı yemek yemek, şeker, çikolata, ağır hamur işleri ve diğer tatlıları aşırı tüketmek, sindirim sisteminde ve diğer organlarda çeşitli rahatsızlıklara yol açacaktır. Vatandaşların bu nedenle bayram ziyaretlerinde sunulan ikramlara dikkat etmeleri gerekmektedir” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2003 yılında yayınladığı tavsiye raporunda, gıdaların doğal yapısında bulunan şeker dışında gıdaya üretim aşamasında eklenen şekerler ile çay şekeri olarak adlandırılan sakarozun toplam günlük alım miktarının günlük enerji miktarının yüzde 10’unu geçmemesi gerektiğini ifade ettiğini kaydeden Kemik, gıdalar eklenen şekerin günlük 50 gram, yani 10 tatlı kaşığını geçmemesi gerektiğinin altını çizdi. Kemik, “Türkiye için önerilen günlük enerji ihtiyacı 19-65 yaş arasındaki erkekler için ortalama 2 bin 500 kalori, 19-65 yaş arasındaki kadınlar için ise ortalama 2 bin 100 kaloridir. Günlük enerjimizin en fazla yüzde 10’unun şekerden karşılandığını düşünürsek erkeklerin günlük aldıkları enerjinin 250 kalorisi (65 gram), kadınlarda ise 210 kalorisi (55 gram) şekerden gelmelidir. Günlük hayatta tükettiğimiz bazı gıdaların ortalama şeker miktarlarını bilmek faydalı olacaktır. Bir kutu gazlı içecekte (330 ml) 37 gram şeker, 1 porsiyon baklavada (100 gram) 50 gram şeker, 100 gram çikolatada 58 gram şeker olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

“RAMAZAN SONRASI YİYECEK MİKTARINI ANİDEN ARTIRMAYIN”
Ramazan Bayramı ve sonrasında sağlıklı beslenmenin devam etmesi açısından çeşitli önlemlerin alınması önerisinde de bulunan Kemik, Ramazan ayının sonlanması ile beraber tüketilecek yiyeceklerin miktarının aniden arttırılmaması ve öğün aralarının en az 2, en fazla 4-5 saat olacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi. Hafif bir kahvaltı ile güne başlanması ve gün boyu öğün atlanmamasının önemine de değinen Dr. Kemik, vatandaşlara şu önerilerde bulundu: 
“Kahvaltıda kızartma, kavurma yöntemleriyle pişirilmiş besinler yenilmemesi, bayram ziyaretlerinde geleneksel olarak tatlı ikramı olacağından kahvaltıda şeker, bal gibi tatlı besinlerin bulundurulmaması gerekmektedir. Kahvaltıda domates, salatalık, maydanoz, taze biber gibi çiğ sebzelerin bolca tüketilmesi, az yağlı peynir tercih edilmesi, haşlanmış yumurta tercih edilmesi, sucuk, salam, sosis gibi yağlı besinlerden, börek gibi hamur işi gıdalardan sakınılması sağlık açısından önemlidir. Ekmek olarak kan şekerini kontrol altında tutan ve tokluk hissi veren tam buğday ekmeği tercih edilmedir. Ramazan Bayramı boyunca tatlı, çikolata tüketimine dikkat edilmesi, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınması gerekmektedir. Bayram süresince ve bayramdan sonra da sıvı alımının artırılmalısı, günde yaklaşık 2-2,5 litre su içilmesi, sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlere ayran, taze sıkılmış meyve suyu, az şekerli limonata ve az şekerli komposto gibi sıvı gıdaların eklenmesi, sağlık açısından önemlidir. Şeker, kalp ve yüksek tansiyon hastaları ile kronik hastaların, sürdürdükleri diyete bayram süresince de özen göstermeleri, özellikle yaşlılar ve tansiyon hastalarının gün boyu kahve ve çay tüketimlerine dikkat etmeleri, bitki çaylarını tercih etmeleri, günde 2 fincandan fazla kahve tüketmekten kaçınmaları, Ramazan boyunca önerilen sahur yemeklerinin ramazan sonrası gece yemek şeklinde sürdürülmemesi, gece öğününde meyve, yoğurt gibi besinlerin tüketiminin tercih edilmesi, şeker ve şekerli ürünleri satın alırken Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan izinli olmasına, son kullanma tarihi geçmemiş ve ambalajı bozulmamış olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.”
Her gün düzenli yapılan fiziksel aktivitenin fiziksel ve zihinsel sağlığı olumlu yönde etkilediğini, oruç tutma nedeniyle azalan metabolizma hızının artmasına imkan sağladığını da vurgulayan Kemik, şöyle devam etti:
“Fiziksel aktivitenin kan şekeri ve kolesterolü azaltmaya, kilo kaybetmeye ve bağırsak hareketlerini arttırmaya yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle mümkün olduğunca bayram ziyaretlerine yürüyerek gidilmesinin tercih edilmesi, özellikle fiziksel aktivitenin arttırılması adına haftada 5 gün en az 30-60 dakikalık orta şiddette fiziksel aktivite yapılması önerilmektedir. Ramazan Bayramınızın sevdiklerinizle birlikte sağlık, huzur ve mutluluk içerisinde geçmesini temenni ederim.”
Editör: Barış Köksal