"Türkiye ekonomisinin kötüye gittiğini söyleyenler, önce kendilerine baksınlar"
2016 yılında cari açığında sürdürülebilir seviyede gerçekleştiğini kaydeden Elvan, "Yılın tamamında cari açığının milli gelire oranı olarak yüzde 3.8 gibi gayet makul sayılabilecek bir seviyeye gerilemiştir. Kamu dengeleri korunmuş, bütçe disiplini sürdürülmüştür. Merkezi yönetim bütçe açığımız gayri safi yurt içi hasılanın ancak yüzde 1'i olmuştur. Avrupa Birliği (AB) tanımlı borç stokunun milli gelire oranı yüzde 28.3 olarak gerçekleşmiş ki bu gelişmiş ülkelerde yüzde 100'ün üzerindedir. Özellikle Çin gibi birçok gelişmekte olan ülkelerde yüzde 200'ün üzerindedir. Yatırımlarımızın milli gelire oranı ise yine AB ülkelerinin üzerindedir yüzde 28.7. Bankacılık sektörümüz güçlü yapısı korumaktadır. Bankacılık sektörü sermaye yeterlilik oranı 2016 yılında 15,5 iken bugün yüzde 16.4'e yükselmiştir. Bu oran Çin'de yüzde 13, Portekiz'de yüzde 13,5, Rusya'da 12.7'dir. Takipteki alacakların toplam nakdi kredilere oranı 2016 yılında 3,24 iken bu sayı şu anda yüzde 3,19 olmuştur. AB ortalaması yüzde 5,2'dir. Türkiye ekonomisi kötüye gittiğini söyleyenler, Türkiye ekonomisinin aleyhine sürekli yazı yazanlar önce kendi ülkelerine baksınlar. Kendi ülkelerindeki makro ekonomik göstergelere baksınlar, sonra Türkiye'yi konuşsunlar. Dolayısıyla bankacılık sektörümüzde gayet iyi" ifadelerini kullandı.
"Bu aydan itibaren işsizlik ve enflasyon oranlarında bir düşme eğilimi başlayacak"
İşsizlik oranının bir miktar yüksek olduğuna da dikkat çeken Elvan, "Ancak bu aydan itibaren de işsizlik oranımızda da, enflasyon oranımızda da bir düşme eğilimi başlıyor. Dolayısıyla bunu daha aşağılara çekeceğiz. İşsizlik oranının yukarı çıkmasında en önemli unsurlardan bir tanesi, iş gücüne katılım oranındaki artış. İş gücüne katılım oranındaki artış, bir anlamda ekonomideki canlılığı da ifade ediyor. İş gücüne katılımına katılımdaki bir puanlık artışın anlamı işsizlikte yüzde 1,8'lik artış demektir. Dolayısıyla işsizlik oranındaki artışının ciddi bir kısmı iş gücüne katılımın artmasından kaynaklanıyor. Uzun vadede Türkiye'nin dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme politika izlemesini bilerek hareket eden hükümetimiz 2016 yılında yavaşlayan ekonomik büyümeye rağmen mali istikrarı koruma ve yapısal reformları hayata geçirme kararlığıyla gerekli tedbirleri almaktan çekinmemiş, hızlı, koordineli bir şekilde ekonomiyi canlandıracak gerekli adımları zamanında atmıştır. Aralık ayındaki aşırı dalgalanma, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın ve hükümetimizin zamanında etkili uyguladığı para politikalarıyla durdurulmuş, referandum belirsizliğinin de geri de kalmasıyla Türk lirası dolar karşısında değer kazanma eğilimine girmiştir" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından derneğe yeni üye olanlara rozetleri takıldı.
Editör: Barış Köksal