Başkan Aşut:
 “’Talih hazır olana güler’ derler. Son yılların tecrübesi ile bu sefer bu yeni rüzgarı kaçırmamalıyız”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut, dünyada önümüzdeki yılların değişimini, 2000’li yılların başında ortaya çıkan değişen güç dengeleri, bilgi ve iletişim teknolojilerinde gençlerin gücü ve sürecin son ayağı olan Endüstri 4.0’ın belirleyeceğini kaydetti. Türkiye’nin önünde yeni bir fırsat ve yeni bir yapılanma modeli olduğunu belirten Aşut, “’Talih hazır olana güler’ derler. Son yılların tecrübesi ile bu sefer bu yeni rüzgarı kaçırmamalıyız” dedi.

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Aşut, yazılı bir açıklama yaparak, dünyanın yeni gerçeklerini ve Türkiye’nin bu gerçekler noktasında yapması gerekenleri değerlendirdi. Her 5-10 yılda bir iktisat bilimciler, ekonomistler ve gelecek bilimcilerin yeni bir kavramı gündeme getirdiklerini, bu kavramlar üzerine siyasi ve ekonomik politikalar oluşturulduğunu dile getiren Aşut, dünyada son 15-20 yılın en önemli kavramının küreselleşme olduğuna işaret etti. “Bu kavramların özünü erken tespit edenler, erken karar verenler, oluşturdukları doğru politikalarla pastadan daha büyük pay almayı başardılar” diyen Aşut, Türkiye’nin, küreselleşme kavramını kısmen de olsa yakalayabildiği için ekonomisini büyüttüğünü, dünyanın 17’inci, Avrupa’nın 6’ıncı büyük ekonomisi haline geldiğini vurguladı.

“Önümüzde yeni bir fırsat ve yeni bir yapılanma modeli var. Bu yeni rüzgarı kaçırmamalıyız”

Bu kavramlar sadece ekonomi değil, sosyal ve siyasi tüm alanlarda bir bütün olarak algılandığında gerçek başarıya ulaşıldığının altını çizen Aşut, “Bundan dolayı, ülke olarak gerçek potansiyelimize paralel bütüncül bir gelişme içerisinde olduğumuz söylenemez. İstihdam sıkıntısı, üretimdeki sıkıntı, ileri teknoloji ve Ar-Ge konusundaki düzeyimiz, eğitim seviyemiz ve içeriği, ihracat-ithalat dengemiz, ihracatta ithal ara malı bağımlılığımız bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken konular olarak önümüze çıkmaktadır. İşte önümüzde yeni bir fırsat ve yeni bir yapılanma modeli. ‘Talih hazır olana güler’ derler. Son yılların tecrübesi ile bu sefer bu yeni rüzgarı kaçırmamalıyız” dedi.

“Önümüzdeki yılların değişimini yeni gerçekler belirleyecek”

Önümüzdeki yılların değişimini, 2000’li yılların başında ortaya çıkan ‘yeni gerçekler’in belirleyeceğine dikkat çeken Aşut, “Yeni gerçekler, dünyada değişen güç dengeleridir; ortaya çıkan doğu ve batı ayrışması, AB’nin belirsiz durumu, hatta ABD’nin ve İngiltere’nin AB’ye uzaklaşması gibi. 2008 küresel finans krizinin bir sosyal ve siyasal değişimi doğurmaması düşünülemezdi. Her büyük ekonomik kriz gibi 2008 krizi de Arap Baharı’nı doğurdu. Diğer yeni gerçeklerden birisi de özellikle gençlerin ve daha fazla demokrasinin dünyada söz sahibi olacağının işaretiydi. Dünyayı dönüştüren bilgi ve iletişim teknolojilerini icat eden ve en iyi kullanan kesim olan gençlerin yükselişidir yeni gerçekler. Bunu okuyamayanlar, gençlerin bu gücünü kullanamayanlar, bu yeni dünyada var olamayacaklardır. Analog değil, dijital ekonomilerin geleceği belirlemesidir yeni gerçekler” ifadelerini kullandı.

“Endüstri 4.0, endüstrinin çok ötesinde bir kavram”

Endüstri 4.0’ın bu sürecin şimdilik son ayağı olduğunu belirten Aşut, Endüstri 4.0’ın endüstrinin, sanayinin çok çok ötesinde bir kavram olduğunu kaydetti. Endüstri 4.0’ın etki alanının hayal edilemeyecek kadar geniş olacağına vurgu yapan Aşut, şöyle devam etti: “Endüstri 4.0 üretim anlamında robotik teknolojileri, insan-robot iletişimini, hatta robotlar arası iletişimi içeren, bulut teknolojileri ile siber teknolojileri içinde barındıran, nesnelerin interneti ile gündelik hayatımızın her alanına dokunan bir gelişmedir. İçinde yazılımın olduğu, kod yazmanın yeni bir dünya dili olarak ortaya çıktığı bir gelişmedir.”

Tüm bunların temeli olması gereken eğitim sisteminin de buna uygun olması gerektiğini ifade eden Aşut, üretimde Endüstri 4.0’ın yanında Eğitim 4.0’ın da ihmal edilmemesi gerektiğini dile getirdi. Aşut, “Geleneksel, dört duvar arasında geçen, ders anlatan bir öğretmen ve onu pasif olarak tek taraflı dinleyen ezberci bir öğrenci manzarası ile Endüstri 4.0’a ulaşamayız. Analitik düşünen, sanat ve tasarım eğitimleri ile yaratıcı güce odaklanan, dil bilen, kod yazmayı küçük yaşlarda öğrenen, merak duygusu gelişmiş yeni bir öğrenci profili yaratmak zorundayız. Yani Eğitim 4.0’ı tasarlamalıyız” dedi.

“Üniversitelerimiz Endüstri 4.0 yüksek lisans ve doktora programlarını başlatmalıdır”

Türkiye’nin ticaret ve hizmet alanlarında da Endüstri 4.0’ı kullanması gerektiğini vurgulayan Aşut, turizm alanında birkaç gencin hazırladığı bir rezervasyon yazılımının, geçmişi yüzlerce yıla dayanan ve dünyanın her ülkesinde yüzlerce oteli, acentesi olan bir firmadan daha çok para kazandığına dikkat çekti. Aşut, bir yazılım, kod yazan birkaç genç, biraz yaratıcılık ve hayal ile Ticaret 4.0, Pazarlama 4.0, Lojistik 4.0 ve İhracat 4.0’ın düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi. Temelinde internet ve bilgi iletişim teknolojileri olan yeni gerçeklerin, sıradan insanlara üretici olma fırsatı verdiğini belirten Aşut, şunları kaydetti:

“Temelinde yazılım olan yeni gerçekler, sıradan insanlara girişimci olma fırsatı veriyor. Temelinde Endüstri 4.0’ın parçaları olan yeni gerçekler, küçük firmalara küresel oyuncu olma fırsatı veriyor. Artık hepimiz her an üreticiyiz, girişimciyiz, her an ihracatçı olabiliriz, her an küresel bir ekonominin parçası olabiliriz. Bu anlamda üniversitelerimiz Endüstri 4.0 yüksek lisans ve doktora programlarını başlatmalıdır. Daha çok farkındalık yaratmak zorundayız. Buna uygun inter-disiplin eğitimler almış yeni bir mühendis ve insan kaynağı yetiştirmek zorundayız. Elbette tüm bu vizyonun bir devlet politikası haline gelebilmesi ve kamu desteği alabilmesi için siyasetin de Endüstri 4.0’ı yakalaması gerekiyor. Yani, siyasette de bir Siyaset 4.0 elzemdir.”

Türkiye’nin girişimci sayısını artırması ve küresel rekabette onlara destek vermesi gerektiğini ifade eden Aşut, açıklamasında şunlara yer verdi: “Eğitim sistemimizi sürekli yenilemeliyiz çünkü bilgiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Markalaşmalı, yüksek teknolojiye, Ar-Ge ve inovasyona, yani yenilikçiliğe önem vermeli ve diğer sektörlerimizi ihmal etmeden yüksek teknolojili üretime geçmeliyiz. Siyasi istikrarımızı, demokrasimizi, hukukun üstünlüğünü insanımızı güvende kılacak düzeye getirmeliyiz. Tüm bunları bütüncül düşünmeden, sadece birkaç KOBİ’mizi Endüstri 4.0’a entegre etmek çözüm olmayacaktır. Üretimde de ticarette de ihracatta da hizmet alanında da eğitimde de siyasette de Endüstri 4.0’ın felsefe ve uygulamalarını anlamak zorundayız. Bu, verimliliğin ve verimliliğe bağlı büyümenin de temelidir.”
 

Editör: Barış Köksal