Yazımın ikinci bölümünde turizmde Uluslararası Havaalanı’ndan ve onun bilinmeyen ayrıntılarından söz edecektim fakat bir kurvaziyer gemi kent gündemini oluşturdu ve kentin “olmayan turizminin” hatalar, ihmaller ve rant hırsını gündeme getirdi ve bazı kişilerin maskeleri düştü…

Bilirsiniz, seçim kaybeden siyasi liderler hiçbir zaman başarısızlıklarını kabul etmezler. Çeşitli çapraşık karşılaştırmalar yaparak, bunlardan birinde başarılı oldukları tezini ortaya atarlar ve özeleştiri yapmadıklarından da sürekli başarısız olurlar.

10 yıldır sayısız fuara katılarak, kentin yüzbinlerce dolarını harcayıp bu kente 2 gemi gelmesini sağlarsanız (!) ve de üstelik geçen yıl Türkiye’ye 1.572 gemi gelmiş ise, bu neresinden bakıp ne bahane gösterirseniz gösterin, eleştirilir.
Gelelim bu iki geminin Mersin hikayesine:
Birinci gemi geçen ay gelmişti; işin komedi yanı, Turizm Platformu gemi geldiğinde bir yurt dışı fuar gezisinde (!) idi.
“Malum acentenin araçları” 100 civarında yolcuyu transfer edip Tarsus’a götürdü. Diğer yolcuları kente getirecek araçların şoförlerinin liman izni alınmadığından kente getirilemedi.
Bu utandırıcı tecrübeden sonra,  ikinci gemi için bu izinlerin alınması ve diğer yolcuların kente girmesinin sağlanması gerekirdi. Akıl, mantık, profesyonellik ve en önemlisi vicdan bunu söylüyor.
Bu hafta İkinci gemi geldi. 
Ah! Ne tesadüf değil mi; Turizm Platformu yine bir yurt dışı gezisinde idi… 
Yahu, Allah aşkına! 365 günde yalnızca iki gemi geliyor; o gün bari Mersin’de olun.
“Malum acentenin araçları” bu kez 160 yolcunun transferini yapıp Tarsus’a götürüyor; yani ticarete devam!  Diğer yolcular gemide “yine aynı sorun nedeniyle” kente gelemiyorlar.
Burada Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu ve Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Gökbel büyük bir uğraş vererek “Belediye araçları” ile bir kısım yolcunun kente getirilmesini sağlıyorlar.
Üniversite ile görüşüyorlar, dil bilen rehberler bulunuyor, adeta âni gelişen imece bir halk hareketi ile başarı sağlanıyor.
Yasmina Lokmanoğlu’na ve Hasan Gökbel’e kentim adına teşekkür ediyorum. Yine tüm işlerini bırakıp büyük bir çaba gösteren Kent Konseyi üyesi Eyüp Dinç’i unutmamak gerek.
Zaman zaman eleştirdiğim Kent Konseyi’ni  kent yararına  bu yaptıklarından sonra tüm eleştirilerimi geri alıyorum ve kente sağladıkları bu değerli katkıyı hiçbir zaman unutmayacağım.
Turizm platformuna gelince… 
Yurt dışından yetkilileri arayarak yolcuların gemiden indirilmesine tepki gösteriyor ve malum acentenin bunların transferini sağlaması gerektiğini yani bundan kar edilmesi gerektiğini açıkça belirtiyor.
Maalesef turizmimizin geldiği acı nokta bu: Ben kazanırsam turist gelsin, ben kazanmazsam turist gelmesin. Onca aksaklığın, onca tersliğin sonunda bari özür dileyin; ya da susun ki insanlar bu rezilliği fazla dillendirmesin… Ne gezer; özür dileyip yardımcı olanlara teşekkür edeceğine, pişkin ve saldırgan bir eda ile ve hiç çekinmeden meseleyi tartışmaya kalkıyor. 

Yine acı bir nokta da, 15 yıl eski Büyükşehir Belediye Başkanı’nı yanına alıp sözde turizm çalışmaları yapanlar, şimdilerde en küçük bir eleştiride yeni Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yanlarında olduğunun altını çiziyorlar;  Mersin’de  oluşturdukları yalancı turizm patlamasında kervanın yürüyeceğini, eleştirenlerin de olacağını ifade ederek, saldırgan bir dille  itibarsızlaştırmaya ve aşağılamaya çalışıyorlar .
Bu şekilde aslında turizm için iyi niyetle çırpınan Büyükşehir Belediye Başkanı’na ‘da zarar vermekteler. Şehidimizin olduğu bugün, Başkanla birlikte –Belediye Basınının servis etmediği- Afrika’da safari resimlerini paylaşarak ve bunun basında çıkmasını sağlayarak kendilerine prestij sağlamaya çalışırken iyi niyetle turizm adına bir şeyler yapmaya çalışan Büyükşehir Belediye Başkanı’nı da ne duruma düşürdüklerinin farkında değiller…

Yazı dizimin en başında söylediğim gibi eleştireceğiz, eleştirilerden ders çıkarılacak. Yapacağımız öneriler dikkate alınacak. Yoksa bir 15 yıl daha birbirimizi avutarak, aldatarak bu komediyi sürdürürüz.
Hele bu kentte turizmi kendi ticari amaçları için rezilce kullanmaya kalkanlar, bunun için her dönem yerel iktidarlara yakın durmayı, el altından bu yakınlığı şantaj aracı olarak kullanmayı marifet sayan küçük adamlar ortalıktan temizlenmedikçe, zaten on yıllardır yerlerde sürünen Mersin turizm sektöründeki cılız damar da kuruyacaktır.

Sakin, dürüst ve doğru bilgilerle konuyu konuşmaya devam edeceğiz. 

HARUN ARSLAN